Pay, paydaş ve payidar

Yeryüzü sakinleri olarak bu dünyadan pay sahibiyiz. Güneşten bize ışıklar, kardan bize soğuklar, sudan bize akışkan duygular ve temizlik, bahçeden yeşillik, hayvanlardan gıda ve diğer milyonlarca paydaşımızla payımızı hazır ve peşin alıyoruz.

Ayrıca dünyada kazandıklarımız var. Hazır olanı öğrenme ona göre uyum ve beraberinde işe dönüştürme çabaları. Eğitim, beceri, iş hayatı ve toplum içinde sahip olduğumuz emanetler var. İtibar, temsil, icra, iletişim ve yararlılığa dayalı memnuniyet ve hizmet edebilme gayretleri.

Pay/payda ne kadar oranlı ve adil ise sonuçlar da o kadar dengeli ve huzur verici oluyor. Pay/payda dengesi sağlıklı ise herkes emeği kadar hak sahibidir, ürünleri kadar alır, aidiyetini huzurla ve tercihle yaşar, iradeli ve sürdürülebilir bir ahengin ve paydaşlığın tadını çıkarır.

Paydaşlık, pay/payda dengesinde görünen hakkaniyet oranında değer üretir ve birliği taçlandırır. Ortak amaçlar etrafında sosyal kümeler ve maksat birliği, ortak hedefler etrafında işbirliği/İttifak-ı vazife oluşur.

Paydaşlıkta payına razı olmak, kapasitesini doğru kullanıp ehliyet ve uzmanlık ile emek sınırlarında sonuçtaki hakkına ve sadece hakkına ait olmaktır. İçinde, hayalinde ve düşüncelerinde başkasının emeğine, hakkına, becerisine ve gayreti ile duasına kıymet vermektir, göz dikmemektir.

Muvaffak olmuş ve takdir ettiğimiz insanlara gıpta edebiliriz, imrenebiliriz. Bunun da göstergesi takdir, taltif ve modellerken yine kendi fıtrat ve yeteneğimize denk düşen kısmına talipli olmaktır.

Aksi halde meziyetleri kopyalama ve taklit, ilimden ihtisastan ve hikmetten uzaklaştırır. Çünkü hakikat herkese aittir ve kapsayıcıdır, şümullüdür. Ama kişiye ait tercih, tarz ve fıtrata dayalı fırsatlar değişkendir ve her insanın zeka ve algı düzeyine göre ayrı bir elbise, ayrı bir tasarım ve tasavvur ister.

Bütün mesele konfeksiyon işi yerine butik çalışmak, kamet-i kıymet/boy ve değer ölçüleri göz önüne alarak iç taleplerimize uymak, kalbi tercihlerimizi doğru tanımlamak, vicdani testlerimizi doğru cihazlarla yapmaktır.

Payını böyle güzel tanımlayıp fıtratına arkadaş, vicdanına kardeş, aklına dost ve kalbine yoldaş olan bir ihlas yüklemi, beraberinde paydaşlar içinde payının sınırlarında kalmayı öğrenir. Sonuçlarıyla mutlu olmayı, takdir etmeyi ve irade özgürlüğünü elde etmiş bir paydaşlık zekası ile huzur bulmayı ister.

Ortak irade, böylesi cüzi irade ile başlayan pay/tanım/sınır/paydaş/sonuç ilişkisi içinde paydaşlık kalitesini grup/cemaat/toplum alt yapısına ciddi bir katkı yapmış olur.

Sabah sabah kendi kendime sordum: En büyük paydaşım kim? En büyük payı kimden aldım? Paydaşlık kümesinde tanımlı mıyım? Bir işe yarıyor muyum? Bu iş süreklilik ve istikrar arz ediyor mu?

Payları, paydaşları, süreçleri ve sonuçları halk eden ve bizi ruhlar aleminden beri payidar birer kul yapan, yaratan Rabbime sonsuz şükürler olsun.

Yukarıdaki soruları beşeri düzlemde düşündüğümde, hayatımızdaki paylar, payımıza düşen hayatlar ve bunların merkezindeki en büyük paylar ve paydaşlarımız, elimize alacağımız bir envanteri ve öncelikler listesini oluşturur. Kişiler, olaylar, süreçler, kıymetler ve ihtiyaçlar ile öncelikler birbirini sarar, bazen sarmalar, bazen de savurur.  Kritik eşiklerde arz/talep dengesini maddi ve manevi korumak adına kendimize yeni sorular sorabiliriz:

Kaderin, niyazın, takdirin, imtihanın, lütfun/kahrın her daim ümit/korku, diğer ifadeyle havf/reca yörüngesinde hayat yolu/apartmanı yıkılmaya giderken, yol/yoldaş, pay/paydaş ahenginde sorumluluklarımızın neresindeyiz?

Baba sözünden payını alan evlat, vatandaşı paydaş gören devlet, doktordan/hastaneden payını alan hasta, camiden hakkını alan mümin, ailede payını alırken paydaşlığa uyan bir çocuk düşünün.

Pay/payda hukukuyla paydaşlıkları taçlanmış beraberlikler ile payidar olan bir hayat ne güzel?

Değerlerinden payını alan insan, değerler ortaklığı ile paydaş olan bir topluluk ne güzel?

İlimden pay alan, ilim çevreleri ile paydaşlığı olan ve ihlasın, ilmin, izzetin, iktisadın ve inkişafın paydaşı olmak ne güzel?

Beslendiği kaynaklardan, referans aldığı eserlerden pay alan, payının hakkını iki kat ödeyen, bilişmekle/tearüfle, yardımlaşmakla/teavünle bu yüce idrakin payidarı olmak ne güzel.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum