Paylaşma kültürü ırkçılığın en büyük düşmanıdır
Tarhan, Amerika’daki ırkçılığın sadece biyolojik değil ekonomik yönünün de olduğuna dikkat çekti.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ABD’de George Floyd’un ölümüyle gündeme gelen ırkçılık ve ırkçılık psikolojisi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
İnsanın bir temel kişilik gelişimi, bir de kimlik gelişimi olduğunu kaydeden Tarhan, “Kimlik gelişimi, ırkçılık olarak tanımlanmaya çok müsaittir. Kimlik gelişimleri sosyal rollerdir. Bu sosyal rollerin sanki biyolojik rol olarak kabul edilmesidir ve bununla ilgili bir çeşit ayrımcılık yapılır. Irkçılık denildiğinde genellikle etnik ayrımcılık olan biyolojik ırkçılık olarak anlaşılıyor. Kişi hangi genetik havuza aitse kendi ırkını özel buluyor.” dedi.
"Farkında olmadan da ırkçılık yapılabiliyor"
Narsisizmin ne olduğunu bilmeden ve anlamadan ırkçılık sorununun çözülemeyeceğini belirten Tarhan, “Irkçılıkta üzerinde durulması gereken bir başka durum da şudur; ırkçılık farkında olmadan olabilir. Gizli ırkçılık vardır bir de. Beyaz anne yanında çocuğuyla yürüyor, karşısından da zenci geliyor. Anne çocuğun elini tutup kendine çekiyor. Bunun farkında değil. Buna politik psikolojide otomatik stereotip deniyor. Otomatik stereotipleri olan kişi aslında ondan korkuyor, korktuğundan dolayı bunu yapıyor. Korktuğu için de ayrımcılık yapıyor.” dedi.
"ABD’de ırkçılığın ekonomik boyutu da var"
Amerika’daki ırkçılığın sadece biyolojik değil ekonomik yönünün de olduğunu söyleyen Tahan, “Biyolojik ırkçılığa herkes karşı ama ekonomik ırkçılığı sessizce onaylıyor. Çünkü arkasında çıkar var. Bu son olayda ekonomik ırkçılık olduğu için bu derece ciddi tepkiler ortaya çıktı. Amerikalılar bunu öngörememişler. Hâlbuki şu anda 5 ABD’li, 25 dünya vatandaşı kadar tüketiyor. Amerikan halkı da artık uyandı, tepki verdi. Fakat ırkçılık öyle bir durum ki ayrımcılık sürdüğü zaman düşmanlaşma olur. Düşmanlaşma ilerleyince şeytanlaşma olur. Toplumun bir kesiminde demek ki şeytanlaşma derecesinde bir nefret oluşmuş. Amerika’da basit bir protesto yağmacılığa dönüştü. Bu sosyolojik bir krizdir. Kanayan yara bir yerden uç verdi. Şu anda bu durum doğru okumazsa, gelir adaletsizliği giderilemezse ufak bir kıvılcımdan kriz patlar.” şeklinde konuştu.
"Türkiye’de etnik ırkçılık yok"
Türkiye’de ırkçılık yapılmadığını söyleyen Tarhan, “Bizde devlet olarak ekonomik ırkçılık yapılmıyor. İnsanımız bunu bildiği için ırkçılık iddiaları haklılık kazanamadı. Biz, kültür ve toplum olarak da bir siyahiye karşı hiç ayrımcılık yapmıyoruz. Çünkü sokakta ırkçılık yok. Biz toplum olarak oyun kuranların oyununu bozan taraftayız. İmparatorluktan gelen toplumda bir efendiliğimiz var. Bizim halkımızın yapısında bu ayrımcılık yok. Kürt, Türk, Laz herkes aynı yerde yaşıyoruz. Bu konuda devletin rolü çok önemli. Bizim kültürümüzde de devlete itaat eden, itimat etmeyi düstur edinen bir anlayış var. Bizim halkımız arasında bu ayrımcılık yok.” diye konuştu.
"Paylaşma kültürü ırkçılığın en büyük düşmanıdır"
Tarhan, son olarak şu ifadelere yer verdi: “Paylaşma kültürü ırkçılığın en büyük düşmanıdır. İnsanı koruyan dindarlığı, zenginliği vs. değildir. İnsanı koruyan hesap verebilirliğidir. Kişi yaratıcıya karşı vicdanı rahat bir şekilde hesap verebiliyorsa o kişi bu hatalara düşmez. Hata yapsa bile sanki görünmez bir el, koruyucu bir melek iyi niyetli insanları hatadan koruyor gibi olur. Bu gizli psikoloji yasası diye geçiyor. Vicdan zaten yaratıcının yansımasıdır.”
üha
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.