Putlarımızdan kurtulmak için Hiçbişey'iz
Yayın hayatına yeni başlayan Hicbisey.com üzerine...
Risale Haber – Haber Merkezi
Geçtiğimiz ay yayın hayatına başlayan Hicbisey.com kısa zamanda hem yazar kadrosunu, hem okuyucu kitlesini genişletti.
Hicbisey.com Genel yayın Yönetmeni Levet Bilgi ile site üzerine yapılan röportajda site ile ilgili merak edilen birçok konuya dair cevabı bulmak mümkün.
Nihayet Deniz: Sonbahar’ın en güzel ayı, Eylül ayının sonlarında bir site ile çıktınız karşımıza. Önce bu site fikri nasıl doğdu onunla başlayalım.
Levent Bilgi: Bir ilkbahar ayı, geçen Mart ayında üç arkadaş İstanbul’da bir kongrede buluşmuştuk. Mustafa Oral, Caner Kut ve ben. Bir minibüs ile Haliç’i geçerken dedik, “ya bize kimsenin kızmayacağı, parmak sallamayacağı, azarlamayacağı, öfkelenmeyeceği çılgın bi site kursak.” Yani hicbisey.com İstanbul’da, Haliç üzerindeyken, biraz da dost meclisinde gülüp, espriler yaparken tasarlandı. Sanırım bir minibüste kurulan ilk site de biziz. Hatta site ismi MİNİBÜS olsun diye de gülerek çok konuştuk. Sonra bu üçlüye Mert İnan da katıldı. O da sitemizi bu güzel hale getiren, geliştiren, hareketlendiren isimdir. Bir de Tülay Karatekin’i unutmayalım. Tülay da sitemizin heyecan, renk, şevk katan yüzü.
Nihayet: Nasıl bir site kurmak istediniz?
Levent: Bi defa başta söyleyeyim çılgın bi site kurmak istedik. Çılgın ve özgür. Biz bu ülkedeki insanların, bilhassa gençlerin bir türlü özgürleşemediklerini, Doğuda, Batıda gençlerin hep bir takım tabularla, yasaklarla kendi özlerinden, fıtratlarından çok uzaklarda, hep tabularla yaşamak zorunda kaldıklarını düşünüyoruz. Gençlerimiz kendilerini ifade edemiyorlar, düşündüklerini söyleyemiyorlar, hatta çoğu zaman büyükler karşısında numara yapmak zorunda kalıyorlar. Biz bu site ile özellikle gençlerimize düşüncelerini özgürce paylaşabilecekleri bir alan açmak istiyoruz. Onların çılgınlıklarını ve özgürlüklerini paylaşmak istiyoruz.
Nihayet: Gördüğümüz kadarıyla sitede çok farklı tür ve muhtevada yazılar var. Bu kadar farklı muhtevalar bir kaos oluşturmuyor mu?
Levent: Evet, bu eleştiri aldığımız bir konu. Sitede çok farklı kategoriler ve muhtevalar var. Çok direkt söyleyeyim, biz bunları zenginlik olarak görüyoruz ve özellikle böyle olmasını arzu ediyoruz. Hikaye, şiir, deneme, sinema, tarih, kitap tanıtım. Belki ilerde felsefe, sosyoloji yazılarına da başlayacağız. Tür olarak olduğu kadar, içerik de çok farklı. Bizim ölçümüz bir fikir, bir derdi olan yazılar olsun. Kimseye ve kimsenin değerlerine hakaret etmeden, farklı fikirlere saygı duyarak, her yazarımız bu sitede kendi düşüncelerini bir seviye dahilinde ortaya koyup paylaşabilsin.
Nihayet: Aslında bu tarz bizim ülkemizde pek de görülmeyen bir şey. Genelde bizde gazeteler, televizyonlar, siteler hep belli bir grubun, siyasi partinin veya cemaatin elinde olur ve bir koro halinde hep aynı ses çıkar.
Levent: Evet biz bir koro değil, her sesin demokratik, özgür, seviyeli bir ortamda konuşulmasını, düşünen insanların amalara, acabalara girmeden kendilerini ifade edebilmelerini, fikirlerini paylaşıp, birbirlerinden istifade etmelerini istiyoruz. Bu öylesine ortaya çıkmış bir şey değil, bilakis bizim asıl yapmak istediğimiz şey. Bir gruba, partiye, zihniyete yaslanmadan, yüreğimizden başka muska takmadan konuşmak, düşünen gençlere alan açmak istiyoruz.
Nihayet: Yani bu sitede farklı görüşleri, farklı düşünceleri bir araya getirebileceğinize inanıyor musunuz? Bu en zor olan bir şey değil mi? Yani tek bir grup halinde çıkmak pratikte çok daha kolay değil mi?
Levent: Evet bu anlamda zora talibiz. Yani bir grup, cemaat, parti siteleri çok. Onların hepsine saygımız var ve bu ülkede bir yer doldurduklarına inanıyoruz. Ama biz onların bir benzeri olmak istemiyoruz. Çok uç iki örnekle; bu ülkenin bölünmemesi gerektiğini savunan birini de saygıyla dinleyelim, okuyalım, ama bu ülkenin bölünmesi gerektiğini düşünen, savunan birini de saygı ile dinleyelim. Allah’ın varlığını anlatan, savunan bir yazıyı da okuyalım, ama Allah’ın yokluğunu savunan, bunu fikri anlamda ortaya koyan bir yazıyı da okuyabilelim. İnsanların düşüncelerine katılmayabiliriz, hatta bize çok yabancı, yanlış da gelebilir. Ama insanların düşüncelerini ifade etmelerini sonuna kadar savunmalıyız. Sonra da katılıp katılmadığımızı özgür bir şekilde ifade edebilmeliyiz. Biz farklı düşüncelerin bir arada medenice, saygıyla, paylaşarak, katılarak veya katılmayabilerek buluşabileceklerine, hür bir ortamda tartışabileceklerine inanıyoruz. Çok mu iyimseriz bilmiyorum.
Nihayet: Hicbisey.com’da siyaset pek yok. Bundan ziyade sanki içe dönük bir içerik var.
Levent: Evet. Siyaset yok, çünkü bu ülkede siyaset o kadar basit yapılıyor ve o kadar ayağa düştü ki siyasetten korkar olduk. Yoksa fikri anlamda, bir tarafı tabulaştırmadan, diğer tarafı da şeytanlaştırmadan, düşünce noktasında bir siyaset eleştirisi veya tavsiyesi yapılabilse, öyle yazılar bulabileceğimize inansak hemen siyaset kategorisi oluştururuz. Ama biz bu ülkede siyasete taraflar arasındaki kavgalar, gücü elinde tutanların zulümleri, taraftarının herşeyine evet, karşıtının elindeki herşeye de hayır diyenlerin alanı, menfaat için çöreklenmiş insanların çöreklendiği yer olduğu için karışmak istemiyoruz. Ama dediğim gibi siyasetin fikri, düşünsel boyutu yazılıp çizilebilse neden olmasın.
Kavgadan, zulümden, silahtan, her türlü ve herkesin ölümlerinden, sloganlardan her zaman uzak duracağız. Ve lanetleyeceğiz. Bizce asıl yolculuk insanın kendi içine doğru yürümesidir. Bu yolda vaktin oyuncaklarının, düzenin, sistemlerin, devletlerin, üstün ırkların, büyük adamların, kravatlı beylerin, sınırların, kanla sulanmış bayrakların, savaşların, modern tapınak AVM’lerin, büyük büyük lafların, ülkeler kurtaran sloganların çok dışındayız.
Nihayet: Hiçbişey adlı editör yazınızda “Ebedi ve mutlak gerçeklik iddialarıyla gelmiyoruz. Bilincimizin mucizevi ışımalarla aydınlandığını ve toplumu aydınlatma gibi bi görevimiz olduğunu da düşünmüyoruz. Biz sadece HİÇBİŞEY’iz. ” diyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
Levent: Evet, Hiçbirşey olduğunun farkında olan, sadece bu an ile, düşüncelerle, sorularla, elinde kandil cevap arayışlarına talibiz. Soru sormakla yalnızlığımıza ihanet etmiş olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Düşüncelerimizi söylerken öyle haykırmayacak, barış/savaş nutukları atmayacak, birilerine tehditler savurmayacağız. Bağırmanın, hep konuşmanın, kimseyi dinlememenin, hep ben biliyorum havalarına girmenin psikolojik/hedonik bi hastalık olduğunu ve çok yaygınlaştığını biliyoruz.
HİÇBİŞEY, bi derdi olan, bi sorusu, kendiyle, hayatla bi kavgası olanların dert ortağı. Hayatın bi imkânlar yumağı, özüne, insan olmaya dönüş yolculuğu olduğunu biliyoruz. Bu yolun sonuçlarını değil, yolun kendisini seviyoruz biz. Bi yerlere, bi şeylere ulaşmak için, birilerine bi şeyler anlatmak, öğretmek, irşad etmek için değil; yolun kendisi için buradayız. Yeni duyuşlar, yeni düşünceler, yeni anlam arayışları için yola çıktık.
Biz uzun uzun kendimize, kendi içimize, varlığa ve hayata, insan olmaya, edebiyata, fikre, sanata, şiire bakmak istiyoruz. Bizimle aynı duyguları paylaşan, aynı arayışlar içinde olan bi arkadaşa, bi gence, “biz burdayız, bak senin gibi düşünen, senin gibi hisseden, senin gibi var olmayı, insan olmayı dertlenen, önemseyen birileri var” diyebilirsek çok şey yapmış olacağımıza inanıyoruz. Bizim derdimiz insanla. İnsanın özünü, varlığını, anlamını keşfetmekle.
Nihayet: Sanki Hicbisey.com’da bir muhalefet, isyankâr bir tavır görüyorum.
Levent: Evet, sivil ve seviyeli bir muhalefet yapmak istiyoruz. Hiçbir makama, idareye, servete ve şöhrete talip değiliz. Zulmün her türlüsüne, ölümlerin, silahların, sloganların, varlığın anlamını unutmuş o keyifli aptal gülüşlerin her türlüsüne muhalifiz. Hazır cevapların insanları uyuşturduğunu, kafalarımızın pek çok tabularla, putlarla doldurulmuş olduğunu biliyoruz. Sorular kışkırtır. Biz sorularımızla, gençleri düşünmeye, paylaşmaya davet etmekle, kendimizi ve gençleri kışkırtmak istiyoruz. Mülkiyetin, sahip olmanın, ırkçılığın, eşyanın kölesi olmayadır isyanımız. İnsanın insana efendi olmaya çalışmasınadır. E. From’un dediği gibi, biz insanları sahip olmakla, efendi olmakla, gönüllü köleler olmakla, hakim zihniyetlere, mutlak kabul ettiğimiz yalanlarla kendimize bir masal uydurmalara karşı çıkmaya, sahip olmakla olmak arasında bir tercih yapmaya çağırıyoruz.
Kendi varlığından koparılan, kovalanan, robotlaşmaya, köleleşmeye, sürüleşmeye zorlanan, kendi varoluşsal sorunları içinde kıvranan, inandığı, kendisine inandırılan yalan gerçeklerin birbiri ardına yok olup gittiğini, aslında avuntu yalanlar olduğunu görmeye çalışan insanın önünde bi zıtlık, bi karmaşa, bi çelişki, bi aykırılık olmak istiyoruz.
Biz insanları, gençleri değiştirmek, onlara bişeyler empoze etmek, öğretmek, onları ıslah etmek, istemiyoruz. Sadece paylaşmak, sadece beraber düşünmek ve özgürleşmek istiyoruz.
Nihayet: Sanki birilerini rahatsız edeceksiniz gibi geliyor bana.
Levent: Önce kendimizi rahatsız etmek istiyoruz. Bu yolda birilerine mesaj verme, birilerinden övgüler alma, sırtımızı birilerine dayama veya birilerine savaş açma gibi bi derdimiz yok. Bizim derdimiz, savaşımız kendimizle. Bize ezberletilen yalanlarımızdan, putlarımızdan kurtulmak için buradayız.
Nihayet: Aynı yazıda “birilerini ve bişeyleri sahiplenmenin bu kadar abartıldığı, önemsendiği bi dünyada, sahiplenmemek için editör yazılarını bile farklı farklı arkadaşlarla yazacağız. Yani bu site biraz hiçkimse, biraz da hiçbişey. ” diyorsunuz. Kimin bu site?
Levent: Hiç kimsenin veya herkesin. Hicbisey.com açılalı henüz on beş gün oldu. Bu süre içinde site ile ilgili on binlerce paylaşım yapıldı. Sosyal medyada tahmin edemeyeceğimiz kadar çok takipçileri oldu. Doğrusu biz de şaşırdık. Sanki bu site özellikle gençlerimizin arayıp ta bulamadıkları bir özgürlük alanı. Sağcısı, solcusu, muhafazakarıyla düşünen her türlü insanla beraber olunabileceğini, meselelerimizi medeni bir şekilde konuşup birbirimize saygı gösterebileceğimizi gösterdi bu site bize. Yayınlanan yazılara bakarsanız içeriklerin hemen her kesimi kapsar olduğunu görürsünüz.
Nihayet: Yani ilginç bir nokta, beş kişi ile başlayan daha on beş günlük bir sitenin yazar sayısı 45’i geçti sanıyorum.
Levent: Evet, doğrusu buna biz de hayret ettik. Çünkü tanıdığımız ve tanımadığımız pek çok genç yazmak için, siteye katkıda bulunmak için bizimle irtibata geçiyorlar. Çanakkale’den İstanbul’a, Bursa’dan Denizli’ye, Ankara’dan Van’a, Bitlis’den Diyarbakır’a kadar gençler bize ulaşıyorlar. Bunların içinden hakikaten çok kaliteli, yoğun yazan arkadaşlarımızı yazarlarımız arasına ekliyoruz. İlk başladığımızdan bu yana günde yaklaşık üç yazar artarak, şu günlerde elli yazara kadar yaklaştık.
Nihayet: Yani size ulaşan gençleri yazar kadrosuna alıyor musunuz?
Levent: Yukarıda bahsettiğimiz ölçüler dahilinde elbette ki gençlerimize açığız ve sitemize her düşünceden, her kategoriden gençleri davet ediyoruz. Yalnız başlangıçta beş yazı veya şiir isteyip bir kurulumuzla değerlendiriyoruz. Sürekli yazabilecek, belli bir kaliteyi tutturabilmiş veya röportaj, karikatür, fotoğraf vs. gibi başka faaliyetlerle katkıda bulunacak genç arkadaşlarımıza kapımızı özellikle açık tutmak istiyoruz. Özellikle Caner arkadaşımız her fırsatta, “ne varsa gençlerde var, biz birilerini bulup zamanla siteyi o gençlere devredelim” deyip duruyor. Hatta şunu da söyleyeyim, ben sitenin yayın yönetmenliğini yapıyorum. Bu işi yapabilecek bir genç bulsam hemen ona devredip ben sadece okumak ve yazılar yazmak istiyorum.
Çünkü insan yürümekle, anlamla, yeniden yeniden hep kendine dönmekle zenginleşen bi varlıktır. Sonuçlarla değil, yolda kazandıklarıyla zengindir. Bu dünyada HİÇBİŞEY, hiçkimse ve hiçbiyer bize yurt değil. Bi yaramız var ve doğduğumuz günden beri ruhumuz sızlıyor.
Nihayet: Ben de bir genç olarak, gençlere bu kadar güvendiğiniz, bu kadar rahat ve açık olduğunuz için teşekkür ederim.
***
Siteyi incelemek için TIKLAYINIZ >> Hiçbişey.com
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.