Reflünün tedavi yöntemleri
Erişkin nüfusun yüzde 20'sinde görülen rahatsızlığın tedavisi hastalığın şiddetine göre değişmekte...
Reflü toplumda erişkinlerin yaklaşık yüzde 20’sinde görülen önemli bir sağlık sorunu. Tedavi yolları ise hastalığın derecesine ve hastanın ihtiyacına göre değişiyor.
Ceyda Erenoğlu'nun haberi
Halk arasında mide reflüsü olarak bilinen gastro özofageal reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması olarak tanımlanıyor. Reflü, asitlimide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesi sonucu yemek borusunun asitten kendini koruma özelliğinin yok olmasından kaynaklanıyor ve erişkinlerin yaklaşık yüzde 20’sinde görülüyor.
Yemek borusunun alt ucundamide içeriğinin yemek borusuna geçişini engelleyen bir kapak mekanizması bulunuyor. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Levent Eminoğlu, bu hastalarda en sık görülen özelliğin bumekanizmanın gevşekliği olduğunu belirtiyor. Bu durumsıklıklamide fıtığıyla birlikte yaşanıyor. Mide boşalım bozukluğu ya da bozulmuş yemek borusu hareketi bu hastalığı tetikleyen diğer nedenler arasında bulunuyor. Reflü’nün dört tedavi şekli olduğu belirtiliyor.
İLAÇ TEDAVİSİ
REFLÜ yakınması olan kişilerde başlangıçta mutlaka ilaç tedavisi uygulanıyor. Bu tedavi reflü şikâyeti olanların yüzde 80’ ini rahatlatmakla birlikte soruna neden olan mekanik bozukluğu ortadan kaldıramıyor ve reflüyü tamamen tedavi edemiyor. Bu nedenle ilaç tedavisini bırakan reflü hastalarının yüzde 90’ ında aynı yakınmalar kısa süre içinde tekrar başlıyor. Op. Dr. Levent Eminoğlu, ilaç tedavisinde 3 farklı yöntem bulunduğunu söylüyor. Bunlar;
* Proton pompa baskılayıcı tedavi, midenin asit salgılama miktarını kontrol altına alıyor ve yukarı doğru çıkan mide asit miktarını düşürüyor.
* Aljenik ilaç tedavisiyle yemek borusunun yüzeyi kaplanarak mide asidinin etkisi azaltılıyor. Bu tedavi yönteminde, yemek borusu ilaç tarafından yüzeysel olarak sıvanıyor. Böylece yukarı çıkan asidin yemek borusu hücreleriyle karşılaşması en aza indirgenip tahriş azaltılıyor.
* Prokinetik ajandalar yan etkilerinden dolayı en az tercih edilen ilaç tedavi yöntemi olarak görülüyor. Bu tedavi, yemek borusu hareketini düzenleyerek yukarı doğru reflü olan sıvının tekrar aşağı doğru itilmesini kolaylaştırıyor.
ENDOSKOPİK REFLÜ CERRAHİSİ
PLICATOR, kronik reflünün kalıcılığında altın standart olan laparoskopik cerrahide yapılan onarımı, daha az girişimsel bir yöntem olan endoskopi yolu ile taklit etme esasına dayalı bir uygulama olarak dikkat çekiyor. Endoskopik olarak yapılan kontrol sonrasında hasta bölgeye bu cihazla girilerek mide kapak mekanizmasındaki yapısal bozukluk mide içinden konulan bir ya da iki dikiş yardımıyla onarılıyor. Endoskopik reflü tedavisi en yeni ve ağızdan girilerek uygulanan ameliyatsız bir tedavi yöntemi olarak biliniyor. Özellikle cerrahi tedaviye sıcak bakmayan reflü hastalarına uygulanan yöntemin bazı sınırlamaları bulunuyor.
LAPAROSKOPİK YÖNTEM
LAPAROSKOPİ karından yapılan ve karın kesilmeden (0.5 ve 1 cm’lik küçük noktalardan girilerek) uygulanan bir teknik olarak tanımlanıyor. Eğer kişide mide fıtığı varsa öncelikle fıtık onarımı yapılıyor. Fıtığın büyüklüğü ve hastanın özelliklerine göre bazı hastalarda nüks riskini azaltmak amacıyla bazen yama da (mesh) kullanılıyor. Sonrasında ameliyat öncesi yapılan incelemeler ışığında hastaya özel bir anti - reflü düzenek oluşturuluyor. “Fundoplikasyon” işlemi olarak adlandırılan bu aşamada çoğu kez 360, nadiren 270 derecelik bir kapak düzeneği oluşturuluyor. Böylece yemek borusunun ileri doğru olan dalga hareketi ile gıdalar mide içine itiliyor ve geri kaçış engelleniyor. Laparoskopik reflü ameliyatlarının ortalama süresi 35 - 40 dakika sürüyor. 6 saat sonra yürütülen ve geceyi hastanede geçiren hasta ertesi gün hafif bir kahvaltı sonrasında evine gidebilir duruma geliyor.
ROBOTİK CERRAHİ
Op. Dr. Levent Eminoğlu, "Her ne kadar birçok cerrahi girişim laparoskopik olarak yapılıyor olsa da laparoskopinin teknik özellikleri beraberinde bazı kısıtlamaları da getiriyor” diyor. Dr. Eminoğlu, robotik teknoloji ile reflü ameliyatlarının göbekten tek bir giriş noktasından yapıldığını, bunun hem ameliyat sonrası ağrıyı hem de hareket kısıtlılığını azalttığını söylüyor."
Habertürk