Birkaç kitap okumak kadar etkili ve izlenecek değil okunacak bir sergi;

Her mekanın taşıdığı bir ruhtan bahsedebiliriz. Zaten mekana anlam katan da bu ruhtur. Taş, toprak ve diğer unsurlar o ruhlarla hayat ve anlam kazanıyor.
Bu unsurlar içerisinde mekanın en kıymetli konuğu da insandır.
İnsan, diğer unsurları da taçlandırıyor.

İnsanlar içinde de, âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı, varlığın güneşi Peygamber (a.s.m) var. Yine Sahabeler, âlimler, evliyalar birer yıldır gibi parlamaktadırlar.
İşte âlem böyle nurlanmaktadır, aydınlanmaktadır.
Bu tablolar da, insanlık âleminin, ibret alınması gereken, şeref levhalarıdır.
İşte bir sergi de bu.

 **
 
Şanlıurfa şehrimiz de böyle yıldızları bol bir mekândır.
Peygamberler şehri olarak, mübarek mekânlar tablosunda asaletli bir konuma sahiptir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin tabiriyle; bu şehir, taşıyla, toprağıyla mübarektir.
Yine bir başka tabiriyle de, Urfa, âlem-i İslam’ın ‘Medine-i Münevvere’sidir.

İlahi takdirin sevkiyle, Bediüzzaman’ın kendi dünyasında da Urfa’nın çok özel bir konumu vardır ki, ebedi âleme irtihalini bu şehirde gerçekleştirmiştir.

O gün bugündür Urfa, ‘Peygamberler şehri’ unvanına, ‘Bediüzzaman’ın şehri’ unvanını da katmış bulunmaktadır.

Doğrusu, İlahi dinlere beşiklik etmiş Urfa’ya, her türlü müspet sıfatlar yakışmaktadır. Yani Mekke ile Kâbe-i Mükerreme; Medine ile Medine-i Münevvere nasıl etle tırnak gibi olmuşlarsa, Urfa’da ‘Peygamberler diyarı’ tanımlamasına bir o kadar yakışmaktadır.

 **

Balıklıgöl-Rıdvaniye Medresesinin mütevazı bahçesi; bugünlerde nura bir kez daha kucak açıyor. 11 Eylül 2009 tarihinde, Şanlıurfa Rıdvaniye Medresesinde, Bediüzzaman’ın Barla ve Kastamonu Yılları Sergisi’nin açılışındayız. Burası Bediüzzaman’ın sağlığında da Bediüzzaman’ın talebelerine kucak açmış tatlı bir mekân…

Şimdi, bu mütevazı, tarihi medrese bahçesi, dünyaya penceresini açmış ve bir sergiyle, Bediüzzaman’ı tanıtıyor. Televizyonlar, radyolar, gazeteler, site yöneticileri bu gülistan bahçesinden dünyaya gül kokulu, kardeşlik konulu, İbrahim Halilullah kokulu, Bediüzzaman kokulu haberleri takdim ediyorlar.

Barla Platformunun düzenlemiş olduğu ve 11–16 Eylül tarihleri arasında açık kalacak olan sergi, klasik bir serginin ötesinde, bu bahçeye girenlerin istifadesiz kalamayacağı noktalarda bazı özel düşünmüşlükler içeriyor.

Öncelikle, serginin kompozisyonu çok güzel oluşturulmuş. Seçilen tarihi mekan başlı başına bir orijinallik içeriyor.

Bir başka güzellik, sergiyi ‘içinize sindirerek izleyin’ sloganı ki, bu çerçevede dikkatlice yapılacak bir görsel beslenme, kişiyi birkaç kitap okumuş kadar etkileyecek bir yoğunluğa sahip. Yani kendinizi ‘medrese’ atmosferinde, hususi derste hissediyorsunuz.

Bir başka özellik de, Risale-i Nur’un telifi aşamasındaki nur kahramanlarının ‘özel biyografileri ile tanışmak’ apayrı bir tada sahip. Yani insan libası giymiş meleklerle.

Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu âleme ilan Bediüzzaman ve eserleri olan Risale-i Nur Külliyatı her geçen gün yeni bahçeler kazanmaya, yeni kahramanlar kazanmaya devam ediyor.

Asır, Kur’an’ın bu asırdaki bir dellalı olan Risale-i Nur’la, gün be gün nurlanıyor. Bu Kur’an hazinesinden istifade edenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Denilebilir ki, Kur’an Risale-i Nur’la da nurunu tamamlıyor.

**

Sergi açılışında, Bediüzzaman’dan hatıra denilebilecek talebelerinin, Bediüzzaman’ı görmüşlerin, Bediüzzaman’ı okuyanların kattığı nurani atmosfer yaşanmaya değerdi. Mehmet Fırıncı ve Abdulkadir Badıllı ağabeyler nur talebesi kardeşleriyle tam bir kardeşlik kucaklaşması gerçekleştirdiler.

Bu atmosfere, bu asrın çok ihtiyacı var. Kur’an’ın nurları olan Risale-i Nurlar, Nur okuyucularının gözlerinden asra süzülüyor ve böylece asır nurlanıyor.

‘İçinize sindirerek’, aslında izlenecek değil, okunacak bir sergi.

**

Rıdvaniye bahçesinde, Bediüzzaman sergisinde, O’nu (a.s.m) ve dostlarını, davalarıyla ilgili her konuda yanı başınızda hissediyorsunuz.
İzlemeniz temennisiyle…