Risale-i Nur, gnostik tefsir mi?

Zaman zaman Risale-i Nur’u tanıma ve tarif etme babından ona gnostik eser yakıştırması yapılmaktadır. Bu yakıştırma veya tanım gerçeğe ne kadar isabet ediyor? Öncelikle olarak gnostik kavramını izah etmemiz ve bu kavramın ne kadar Risale-i Nur’a intibak ve tekabül ettiğini keşfetmeye çalışmamız lazımdır.

Gnostiszm tanımlamalarında karşımıza genel olarak sezgi yoluyla gizli bilgi edinme yöntemi ve mefhumu çıkmaktadır. Keza gnostisizmin Arapça çevirilerinde arifiyye veya irfaniyle tabiri kullanılmaktadır. Bu Araplardan ziyade Perslerin yatkın olduğu bir türdür. Bununla birlikte gizli bilgi edinmenin birçok yöntemi vardır. Bunlardan bir kısmı zorlama bir kısmı ise içe doğma ve sünuhat şeklinde, tarzındadır. Keşf, rüyalar veya içe doğma yoluyla bilgi elde etmektir. Hakikate ermek değil hakikatin tılsımlarını yakalamaktır. İstihraç da ebced tarzı yöntemler kullanarak Kur’an’da gizlenmiş olduğu varsayılan tali bilgilere ulaşmaktır. Lakin bunun kuralı, sağlaması temellere ters düşmemektir. Bu bir nevi tevildir. Tevil ise muhataralı bir yoldur. Ölçünün kaçırılmaması, zorlanarak haddinden fazla kullanılmaması gerekir.

Risale-i Nur hangi tefsir türüne girmektedir? Sezgi ve ilham yoluyla elde edilen bilgilere manevi ve iş’ari tefsir ekolü de denmektedir. Mevlana Celaleddin Rumi’nin müstakil bir tefsiri yoktur. Bununla birlikte Mesnevi ve eserleri için, ‘Kur’an-ı Kerim’in manevi tefsiridir’ denmiştir. Formel bir tefsir olmadığı halde neden Mevlana’nın Mesnevisi tefsiri manevi kabul edilmiştir? Kur’an-ı Kerim’in maksadını ve özünü kavradığı, anlattığı için. Bazen formel tefsirler Kur’an-ı Kerim’in maksadını tam olarak anlatamayabilir. İzahtan aciz kalabilir. Zaten bu bir kitabın değil bütün kitapların bile harcı olmaktan uzaktır.

Bununla birlikte formel olmayan bazı eserler bu maksadı daha fazla karşılayabilmektedir. Bu açıdan formel tefsire tefsir demek ve kalanlara tefsir gözüyle bakmamak Kur’an’ın maksadına aşina olmamaktır. İbret, fazla sözle meramı anlatmak değil icazla özü yakalamaktır. Manevi tefsirler gibi geçmişten günümüze aktarılan konulu tefsirler (mevdui) de intişar etmiştir. Bunların çeşitlerinden birisi de ahkam ayetlerinin tefsiridir. Nasıl-i ahkam hadisleri yorumlanıyorsa keza ahkam ayetleri de yorumlanmaktadır.

*

Manevi tefsirler de böyledir. Mevlana Celaleddin Rumi ile Bediüzzaman’ın eserleri manevi tefsir kapsamına girmektedir. Maksat insanları Kur’an-ı Kerim’in magza ve maksadını ulaştırmaktır. Her iki külliyat da kaynak olarak Kur’an-ı Kerim’e dayanmakta ve onun hazinelerini ve incilerini ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Elbette felsefecilerin yolu teemmül veya tefekkürdür. Bununla birlikte Kur’an eksenli olarak mücerret tefekküre mebni çalışmalar dirayet tefsiri olarak anlamlandırılır. Buna mukabil tefsir-i me’sur denilen Kur’an-ı Kerim’i hadisler veya kelam-i kibar ışığında yorumlama metodu da vardır. Sadece teemmüle dayalı tefsir veya yorum felsefi veya nazari tefsir olmaktan öteye gitmez.

Bir de yaşayarak kazanılan, elde edilen tefsir türü vardır. Bu da teemmül ile birlikte sülükü yani yaşamayı da kapsar, esas alır. Teemmül ile sülükün buluşması, ortak semeresi ise manevi tefsir ya da ilmi ledünni olarak ifade ettiğimiz batini değil manevi tefsirdir. Kur’an’da buna açıkça temas vardır. İttakullah yuallimikumullah/ Allah’tan sakının; o size ögretsin’ ayeti açık bir biçimde zihin yoluyla değil sülük yoluyla, gönül yoluyla kazanılan bilgiye temas eder. Zaten bilginin kaynağı dimağ olmayıp manevi letafet olan akıldır. Bununla birlikte bu tarz bilgi zapta gelmelidir. Peygamberin getirdiği bilgi ile vahiy ile ters düşmemelidir. Ters düşmesi halinde bu tarz bilgiye veya bu yolla elde edilen bilgilere itimat etmek mümkün değildir. Gnostik bilgi umumen zapta gelmiyor. Bu açıdan da pürüzlü bir tariktir.

*

Gnostisizm geniş bir alandır ve içinde birçok tarz ve yol barındırabilir. Efradına cami ve ağyarına mani bir yorumu da yoktur. Bu anlamda İslam’da batini tefsir ekolleri olduğu gibi aynı zamanda sufiler tarafından geliştirilen tefsir tarzı vardır. İrfan mektebi ile anılan işari tefsir yöntemi budur. Süleyman Ateş, İşari Tefsir Okulu adıyla bu konuya temas etmiş ise de bu mesele bir kitabın hacmi, harcı değildir. İslam dünyasında da benzer çalışmalar ve çabalar görülmektedir. Bunlardan birisi de Meş’an Suud Abdulaysevi adlı akademisyenin kaleme almış olduğu Et Tefsir el İşari: Mahiyetuhu ve Devabituhu adlı çalışmadır. Kitapta da dile getirildiği gibi aslında her işari tefsir batini değildir. Her batini tefsir işari olsa da her işari tefsir batini değildir. Dolayasıyla her sünühata veya sezgiye açık bilgi veya yöntem de gnostik değildir. Bu yöntemle elde edilen bilgilerde aranan sıhhat vasfı, temel bilgi ve yöntemle çelişmemesinin yanında temelin füruu şeklinde dizinine de imkan vermesidir.

Risale-i Nur eserleri için gnostik yakıştırması isabetli değildir. Her sezgiyi gnostizmin eseri olarak görmek de hakikate tecavüzdür. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum