Himmet UÇ
Kur’an’ın anlatımında mesafe distans ilkesi
Allah anlattığı şahısları, gördüğü olayları farklı mesafelerden anlatır. Mesafe olay ile anlatıcının bulunduğu noktadır, anlatım ve gösterim sanatının önemli unsurudur. Anlatılan şeye ne kadar yakın olursa anlatan bahis o kadar canlı olur, sürekli şimdiki zaman maziye ve geleceğe taşınmayan ama her yerde her an canlı olan zamandır. Allah olayı lokalize eder kendi yüksek seyir noktasından girişler yapar. “Hani onlar aralarında şöyle konuşmuşlardı” Burada manzarı alâsından olayı nakleder, ama konumayı naklederken aradan çekilir, sürekli bir anı kullanır. “Hani onlar aralarında şöyle konuşmuşlardı.”Yusuf ile öz kardeşi, babamıza daha sevimli geliyor. Oysa bir daha güçlü bir grubuz. Pek belli ki babamız bu işte yanılıyor. Yusuf’u öldürün veyahut onu uzak bir yere atın ki babanızın sevgi ve teveccühü yalnız size kalmasın. Ondan sonra da tevbe ederek salih kimseler olursunuz, babanızla münasebetleriniz düzelir, işiniz yoluna girer. “12/8-9 sürekli şimdiki zaman zamanı eskitmez, maziye ve geleceğe intikal ettirip tesiri soğutmaz, sıcaklığını bütün zamanlara taşır.” Yusuf ile öz kardeşi babamıza daha sevimli geliyor” Burada konuşan kardeşlerdir. Mesafe sıfırdır. Sürekli şimdiki zaman klasiklerin zamanıdır her zaman şu an cereyan ediyor gibi izlenmini verir.
Şer bloku yapacaklarına karar verdikten sonra babalarına gittiler. (bu cümleyi Allah onları seyrederken kullanır) “(bundan sonraki cümleler kardeşlerin babalarıyla konumasıdır, mesafe sıfırdır) sevgili babamız, sen neden güvenip de Yusuf’u bize emanet etmiyorsun. Oysa biz onu çok seviyoruz, ona samimiyetle bağlıyız. Yarın onu bizimle gönder, gezsin oynasın, biz ona çok iyi sahip çıkarız. Baba” onu götürmeniz beni meraklandırır. Korkarım ki siz farkında olmadan, onu kurt yer”Onlar “Vallahi, biz böylesine güçlü bir topluluk iken onu kurt kapar da yerse, yazıklar olsun bize! Biz ne güne duruyoruz. Olayın can damarını ve yoğunlaştığı kısmı anlatırken kendi aradan çekilir. Büyük anlatıların canlılığı buradan gelir.
Buradaki anlatımda iki mesafe kullanılmış, biri sevgili babamıza gelinceye kadarki cümle, sevgili babamızdan sonraki cümle ise tamamen oyunculara terkedilmiş canlı ve sürekli bir zamandır. “Yatsı vakti ağlayarak babalarının yanına dönüp dediler ki “sevgili babamız, biz yarışmak üzere bulunduğumuz yerden ayrılırken Yusuf’u da eşyalarımızın yanına bıraktık. Bir de döndük ki onu kurt yemiş, şimdi biz doğru da söylesek bize inanmayaycaksın.” Onlar Yusuf’un gömleğini sahte kan bulaştırarak getirmişlerdi. Babaları Yakup “Hayır, nefisleriniz sizi aldatmış bu işe sevketmiş. Artık bana düşen ümitvar olarak güzelce sabretmektir. Ne diyeyim sizin bu anlattıklarınız karşısında Allah’dan başka yardım edebilecek hiç kimse olamaz.
Olayları gösterir, ama Allah genel yorumlarda kendi katından olayların üstünden değerlendirmeler yapar. Burada anlatım mesafesi yoktur.” Böylece Yusuf’un o ülkede yerini sağlamlaştırdık, ona imkan verdik ve bu cümleden olarak, ona rüyaların yorumunu öğrettik. Allah u taala iradesini yerine getirmekte her zaman mutlak galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. O kemal çağına geldiğinde kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte güzel iş yapanlara biz böyle karşılık veririz.”olaylarda mesafe kullanan Allah yorumlarda kendi yorumlar.
Allah konuşmalarda aradan çekilir mesafe sıfırlanır, ama olayları birbirine bağlarken bağ cümleleri kullanır. Niyetleri nakleder, eylemleri gösterir.
“Derken bulunduğu evin hanımı, Yusuf’a sahip olmak istedi ve kapıları kapatarak “haydi yaklaş bana “dedi. O “Allah’a sığınırım” dedi “Doğrusu senin kocan olan benim efendimin çok iyiliğini gördüm, hıyanet ederek zalim olanlar iflah olmazlar” Doğrusu hanım ona sahip olmayı iyice aklına koymuş ve buna yeltenmişti de, eğer Rabbinin delilini görmeseydi, o da kadına meyledecekti. İşte biz fenalığı ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için bürhanımızı gösterdik. Çünkü o Bizim tam ihlasa erdirdiğimiz kullarımızdandı. Bu cümle hanımın niyetini okur, bitince yine sözü kadına bırakır.
Derken ikisi de kapıya doğru koşuştular. Kadın Yusuf’un gömleğini arkadan yırttı. Tam bu sırada kapıda kadının kocası ile karşılaştılar. Kadın hemen “senin ailene kötü maksatla yaklaşmanın cezası zindana atılmaktan veya gayet acı bir azaptan başka ne olabilir?” dedi. Yusuf ise “Asıl o bana sahip olmak istedi.” Hanım’ın akrabalarından biri de şöyle şahitlik etti “Eğer gömleği önden yırtılmış ise o yalan söylemiştir, delikanlı ise yalancının tekidir. Yok eğer gömleği arkadan yırtılmışsa o yalan söylemiştir, delikanlı doğru söylemektedir. Gömleğin arkadan yırtıldığını gören kocası eşine, “Anlaşıldı” dedi, bu siz kadınların oyunlarınızdan biri, gerçekten sizin fendiniz pek müthiştir.
Yusuf sakın bunu kimseye söyleme! kadın sen de günahından dolayı af dile çünkü sen günaha girenlerden biri oldun.” Allah şahıslara dağıtır konuşmayı, ama konuşmaları birbirine kendi bağlar.
Yusuf ‘un Kur’an’daki olayından hareketle Allah Peygamberimizle (sav) konuşur, mesafeyi sıfırladığı olayı “sana vahiy yoluyla bildirdiğimiz gaybi hadiselerdendir” diye ifade eder. Yusuf’un devrinden Peygamberimize (sav) uzanan bir zaman diliminde peygamberi ile mesafeyi sıfırlayıp hem ona olayı hikaye eder, hem de genel yorumlar yapar. “işte bunlar ey Resulüm sana vahiy yoluyla bildirdiğimiz gaybi hadiselerdendir. Yoksa onlar tuzak kurmak ve planlarını kararlaştırmak için toplandıklarında elbette sen onların yanında bulunmuyordun. Şunu unutma ki sen büyük büyük bir kuvvetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman etmezler. Halbuki sen bu tebliğ karşılığında onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. Ku’ran sadece bütün insanlar için bir derstir, evrensel bir mesajdır. Göklerde ve yerde Allah’ın varlığını, birliğini, kudretini gösteren nice deliller vardır ki insanlar yanından geçip gittikleri halde yüzlerini çevirdiklerinden farkına varmazlar. Onların ekserisi şirk koşmaksızın Allah’a iman etmezler. Acaba onlar farkında olmadıkları bir sırada Allah’ın cezasına uğrayıp azabın kendilerini kaplamasından yahut ansızın kıyametin kopmasından emin midirler? 12/1-107
Allah olayları dramatize eder, mesafeyi sıfırlar, ama olayları kendi canibinden insanlar ve peygamberler için yorumlar. Allah kıssaların mesajlarını verir. “Peygamberlerin kıssalarında elbette tam akıl sahipleri için alacak dersler vardır. İyi bilin ki Kur’an uydurulmuş bir söz değildir, sadece daha önceki kitapları tasdik eden, dine ait herşeyi açıklayan iman edecek kimseler için hidayet, rehber ve rahmettir. “12/111
Şeytanın olayını anlatırken sahne zengindir, Allah melekler, şeytan ve konuşmaları anlatırken farklı mesafeler kullanır. Bazan yüz yüze sıfır mesafe bazan uzaktan şuradaki gibi “Meleklerin hepsi secde ettiler. Lakin iblis secde etmedi, o kibirlendi ve kafirlerden oldu. “Daha sonra şeytana sıfır mesafe ile hitap eder, sonra onu aynı şekilde konuşturur. “Meleklerin hepsi secde ettiler. Lakin iblis secde etmedi, o kibirlendi ve kafirlerden oldu. Allah buyurdu “iblis benim ellerimle yarattığım mahlukuma neden secde etmedin? Gururlandın mı, yoksa kendini çok yükseklerde mi görüyorsun? “İblis “Ben ondan üstünüm, çünkü beni ateşten, onu ise topraktan yarattın” dedi. Allah “defol oradan. Sen artık kovulmuş birisin. Lanetim de hesap gününe kadar senin üstündedir.” “Ya Rabbi dedi bana insanların dirileceği güne kadar mühlet verir misin ?” Allah “haydi sana mühlet verildi, sen bir vakte kadar izinlisin. “İblis “öyle ise dedi senin senin izzetine yemin ederim ki ben de onların hepsini şaşırtacağım, ancak senin ihlasa erdirdiğin kullar bundan müstesnadır”38/71-83
Mesafe kullanımı bugün kamera olarak yorumlanır. Kamera ne kadar yakın olursa olayın ayrıntısı o kadar gösterilir, kamera uzaklaştıkça ayrıntı azalır. Allah bir nevi nazarını yaklaştırdıkça mesafe azaldıkça ayrıntıyı gösterir, kamera kalkınca yüksekten yorum yapar, özneleri ve nesneleri farklı dramatik sahnelere, olaylara.
Hazreti Nuh’un olayını Kur’an ‘da nakleder, sonra Nuh’un halkı ile konuşmasını ikisi birlikte anlatırlar.
Celalim hakkı için biz Nuh’u Resul olarak halkına gönderdik” Ey halkım dedi, yalnız Allah’a ibadet edin. Ondan başka bir Tanrınız yoktur. Bunu yapmazsanız, korkarım ki müthiş bir günün azabı tepenize inecektir. Halkının söz sahibi yetkilileri “Biz seni besbelli bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler. “Ey kavmim dedi benden hiçbir dalalet yok, fakat ben Rabbülalemin tarafından size bir elçiyim. Size Rabbimin mesajını tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından gelen vahiy sayesinde sizin bilemeyeçeğiniz şeyleri biliyorum. Kötülüklerden korunup Allah’ın merhametine nail olmanız için içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasiyle Rabbinizden size bir buyruk gelmesine mi şaşıyorsunuz. Onlar Nuh’u yalancı saydılar, biz de onu ve yanında olanları yeniden kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları ise boğduk. Çünkü onlar basiretleri körelmiş kimselerdi. 7/59-64
Nuh’un olayını, Peygamberimize (sav) nakleder, ümmetine onun olayının anlatmasını ister. Sonra yine mesafeyi zaman zaman sıfırlayıp bazan da nakilleri bağlar.”Peygamberimize (sav) hitaben Nuh’u ümmetine anlatmayı öğütler Allah; Onlara Nuh hakkında haberi oku. O halkına ey benim halkım, dedi eğer benim aranızda bulunmam ve size Allah’ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geldiyse şunu bilin ki ben yalnız Allah’a dayanıp güvendim. Siz de şerik koştuklarınızla beraber toplanıp işinizi kararlaştırın da işiniz başınıza dert olmasın. Sonra da bana hiç mühlet vermeden hakkımdaki hükmünüzü uygulayın. 10/71
Allah bazan da bize göre cansız olan varlıklarla konuşur, tıpkı bir insan gibi onlar ile arasında mesafe yoktur.” Kafirler boğulduktan sonra yerle göğe “Ey yer suyunu yut ve ey gök suyunu tut” emir buyuruldu. Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cudi üzerinde yerleşti ve kahrolsun o zalimler denildi. Nuh Rabbine hitap edip “Ya Rabbi dedi elbette boğulan oğlum da ailemdendi, öz evladımdı. Halbuki ben onları gemiye alırken Sen bana kurtulacaklarını müjdelemiştin. Senin vadin elbette haktır ve sen hâkimlerin hâkimisin!” Ey Nuh buyurdu Allah “O senin ailenden değil çünkü o dürüst işyapan temiz bir insan değildi. O halde hakkında kesin bilgin olmayan bir şeyi Benden isteme. Cahilce bir davranışta bulunmayasın diye sana öğüt veriyorum.”
Peygamberleri ümmetleri ile konuştururken Allah konuşmaları idare eder. Sözü peygambere verir, mesafe yine peygamber ile ümmeti arasında yüzyüzedir, ve sıfırdır. “Hz. Meryem de peygamberimizden (sav) haber vermiştir. “Vakti geldi Meryem’in oğlu İsa da “Ey İsrail oğulları dedi ben size Allah’ın Resulüyüm. Benden önceki Tevrat’ı tasdik etmek benden sonra gelip ismi Ahmet olacak bir resulü müjdelemek üzere gönderildim. Ne zaman ki o Resul açık açık delillerle kendilerine geldi, “bu kesin bir büyüden ibarettir “dediler. “
Hz. Peygamberi (sav) insanlara tanıtırken Allah insanlarla anlatım mesafesini sıfırlar, ama yine de aracı Hz. Peygamberdir. “Yine onu insanlara tanıtır, özelliklerinden sayar. “Size kendi aranızdan öyle bir peygamber geldi ki bir zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi üstünüze titrer müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir” olarak Muhammed’e indirilen vahye iman edenlerin ise günahlarını örtüp, hallerini düzeltir. “Hem peygamberini över hem de ona inananları.”; “Muhammed Allah’ın Resulüdür, onun beraberindeki müminler de kafirlere karşı şiddetli olup kendi aralarında şefkatlidirler. Sen onları rüku ederken, secde ederken Allah’tan lütuf ve rıza ararken görürsün. Onların alameti yüzlerindeki secde izi, secde aydınlığıdır. Bunlar Tevrat’taki sıfatları olup İncildeki meselleri ise şöyledir. Öyle bir ekin ki filizi çıkarmış, sonra da onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış da artık gövdesi üzerinde doğrulmuş. Öyle ki ekicilerin hoşuna gider, kafirleri de öfkelendirir. İşte böylece Allah, onlar gibi iman edip makbul ve güzel işler yapanlara bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. “
Allah bazan da resulünün yerine konuşur. Onun adına yaptığı konuşmayı insanlara yansıtır, ikisinde de mesafe azalmış neredeyse sıfırlanmıştır. “Muhammed sadece Resuldür elçidir. Nitekim ondan önce de nice resuller gelip geçmiştir. Şayet o ölür ve öldürülürse siz hemen gerisin geriye dinden mi döneceksiniz? Kim geri döner dinden çıkarsa bilsin ki Allah’a asla zarar veremez. Ama Allah hidayetin kadrini bilip şükredenleri bol bol mükafatlandıracaktır. “
Bazan da Resulüne öğretir, nasıl söylemesi lazımgeldiğini, “de ki “şeklinde bir ön cümle ile nakleder, etkileyici olmayı anlatır, yine yakın mesafeli konuşmalardır, canlıdır.” Allah, insanlardan bir peygamberden yanlış ve hikmetsiz beklentilerine Resulünün nasıl cevap vermesi gerektiğine uygun konuşmalarda bulunur. “De ki “Ben size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır “demiyorum” Gaybı da bilmem. Size ben melek olduğumu da söylemiyorum. Bana ne vahyediliyorsa ben ancak ona tabi olurum “De ki “kör, görenle bir olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz?”
“De ki Ey insanlar ben sizin hepinize Allah tarafından gönderilen Peygamberim. O ki göklerin ve yerin hakimiyeti O’na aittir. Ondan başka ilah yoktur. Hayatı veren de, ölümü yaratan da O ‘dur. Öyle ise siz de Allah‘a ve O’nun bütün kelimelerine iman eden Nebiyy-i Ümmi o Resulüne inanın. Ona tabi olun ki doğru yolu bulasınız. “
“De ki ben sadece sizin gibi bir insanım ancak şu farkla ki bana “sizin ilahınız tekdir” diye vahyediliyor. Artık kim Rabbine ahirette kavuşacağını umuyorsa makbul ve güzel işler işlesin ve sakın Rabbine ibadetinde hiçbir şeyi ona ortak koşmasın”
Allah peygamberine verdiklerini, onun için yaptıklarını onunla sanki yüz yüze gibi anlatır, mesafe az, bu yüzden ifade canlıdır. Onun direncini artırır, güçlendirir.”Senin belini çatırdatan o ağır yükünü indirmedik mi? Hem senin şanını yüceltmedik mi? Demek ki güçlükle beraber kolaylık vardır. Evet güçlükle beraber kolaylık vardır. O halde bir iş bitince hemen başka işe giriş onunla uğraş. Hep Rabbine yönel O’na yaklaş.”; ”Hasılı Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini islama açar. Kimi de saptırmak isterse onun göğsünü sanki o kişi gökte yükseliyormuşçasına dar ve tıkanık yapar. İşte Allah böylece imana gelmeyenlere rüsvaylık verir. “
Yine peygambere (sav) hitap eder “Seni yetim bulup barındırmadı mı ? Seni dinin hükümlerinden habersiz bulup dosdoğru yola koymadı mı ?”
Yine onun islamdan önce habersiz olduğunu ifade eder” biz bu Kur’an’ı sana vahyetmekle geçmiş ümmetlerin birtakım haberlerini en güzel şekilde beyan ediyoruz. Şu bir gerçek ki daha önce senin bunlardan hiç haberin yoktu” Ona önceki halini beyan eder Allah” İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Halbuki sen daha önce kitap nedir, iman nedir bilmedin.”
Allah ona verdiklerini ona hatırlatır. “Seni muhtaç bulup ihtiyacını gidermedi mi?”
Bütün bunlara rağmen o doğru yoldan sapma ihtimalini de düşünür. “De ki “Eğer ben yoldan saparsam, kendi aleyhime olarak saparım. Şayet doğru yolu bulursam, bu da Rabbimin bana vahyetmesi sayesindedir. O herşeyi işitir, kullarına pek yakındır.”
Allah neredeyse bütün Kur’an ‘da Hz. peygamber ile konuşurken çok yakın mesafeden konuşur, karşı karşıyadır sanki.
Hz. Meryem’in kucağında Hz. İsa ile gelmesi olayı yaşanmakta olan bir olay canlılığı içinde verilmiştir. Mesafesizdir. “Yahudiler Meryem’e iftira attılar. Yani inkarları ve Meryem deyince müdhiş bir iftira atmaları. Onu kucağına alıp akrabalarına getirdi” Kız Meryem dediler sen ne tuhaf bir şey yapmışsın öyle! Ey Harun’un kardeşi baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz bir kadın değildi. Meryem bana değil çocuğa sorun dercesine çocuğu gösterdi” Nasıl olur da derler beşikteki bebekle konuşuruz? Derken bebek “Ben Allah’ın kuluyum. Dedi o bana kitap verdi, beni peygamber olarak görevlendirdi. Nerede olursamolayımbeni kutlu mübarek kıldı, yaşadağım müddet bana namazı ve zekatı farz kıldı. Anneme saygılı hayırlı evlat kılıp, asla zorba bedbaht ve hayırsız biri eylemedi. Doğduğum gün öleceğim gün de kabirden kalkıp dirileceğim gün de selam üzerine olsun. İşte hakkında şüphe ve tartışmalara girdikleri Meryem oğlu İsa konusunda gerçeğin ta kendisi olan Allah sözü budur. ( 19/27-34)
Lut kavminin helaki için gelen melekler Allah’ın isteğini yansıtarak konuşurlar. Allah yüz yüze bir canlılıkla idare eder konuşmaları, ama konuşmaları şahıslara verince aradan çekilir, tamamen mesafe sıfırlanır. Getirdiklerinde, dediler, cevap verdiler, onlar dediler ki konuşmaları idare ederken söylenmiş kelimelerdir.
Melaikeden olan elçilerimiz İbrahim ‘e İshak’ın doğumuna dair müjde getirdiklerinde “Haberin olsun “dediler, biz bu şehrin halkını imha edeceğiz, çünkü oranın halkı büsbütün zalim kimselerdir.”İbrahim “Ama lut da orada deyince onlar şöyle cevap verdiler. “Orada bulunanları biz pek iyi biliyoruz. Onu ve yakınlarını kurtaracağız. Yalnız eşi geride kalıp helak edilenler arasında olacak” Elçilerimiz Lut’a gelince, onları halkının tecavüzlerinden koruyamayacağı düşüncesiyle üzüldü, eli kolu bağlanıp göğsü daraldı. Onlar dediler ki “Bizden yana endişe etme üzülme ! Biz seni ve yakınlarını kurtaracağız, yalnız eşin geride kalanlar arasında yer alacaktır. Büsbütün yoldan çıkmaları sebebiyle bu şehir halkının üzerine gökten bir azap indireceğiz. Biz aklını kullanıp düşünen kimseler için o memleketten aşikar bir vesilesi (harabe) bıraktık. “29/28-35
Allah anlatımında farklı mesafeler kullanır bazan çok yakından, bazan biraz uzaktan, bazan maziye giderken görülen geçmiş zaman eki kullanır. Ama hiçbir zaman rivayet kullanarak meselenin tazeliğini bozmaz, yapıyor, yaptı ve yapmışlardaki gibi. Yapıyor sürekli şimdiki zamandır, ama yapmışlar ise maziye çokça intikal etmiştir. Allah hep canlı ve müşahit kipler ile konuşur. Peygamberler de mesafe ilkesine dikkat ederler, Allah onları da yüz yüze konuşturur. Mesella Hz. Nuh ümmeti ile konuşur. Allah bu konuşmayı ayetine yüklerken yine yüz yüzeliği ve canlılığı koruyarak verir. Her şeyi ile mu cize bir anlatım.” Hem ey benim halkım, bu tebliğimden ötürü sizden maddi bir karşılık istiyor değilim. Benim mükafatımı verecek olan yalnız Allah Taaladır. Ben o iman edenleri kovacak da değilim. Elbette onlar Rablerine kavuşacaklardır. Ama ben sizin cehalet içinde yuvarlanan bir toplum olduğunuzu görüyorum. Hem ey milletim! ben onları kovacak olsam Allah indinde bu sorumluluktan beni kim kurtarabilir. kim bana yardım edebilir? Artık bir düşünmez misiniz? Ben size Allah’ın hazineleri benim elimdedir, yahut ben bir meleğim de demiyorum. Hor gördüğünüz müminlere “Allah hiçbir hayır yoktur hiçbir meziyet vermez de demem. Allah onların içlerinde olanı pek iyi bilir. Böyle bir şey yaptığım takdirde ben elbette zalimlerden olurum. “Ey Nuh “dediler, Bizimle mücadele ettin, bu mücadelende de hayli ileri gittin. Yeter artık, eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bizi tehdid edip durduğun o azabı da getir de görelim! Nuh Cevap verdi dedi ki “Onu dilerse ancak Allah getirir ve Onun elinden siz asla kaçıp kurtulamazsınız. “Allah sizin helakinizi dilemişse ben sizin iyiliğinizi arzu etsem bile bize öğüt verip iyiliğinizi istemem, size fayda etmez. Rabbiniz O’dur ve siz O‘nun huzuruna götürüleceksiniz? Nuh’a şöyle vahyolundu ki; Artık halkından daha önce iman etmiş olanlar dışında, hiç kimse iman etmeyecektir. Öyleyse o kafirlerin yaptıklarından dolayı kederlenme de, Bizim gözetimimiz altında ve doğrultusunda gemiyi yap ve o zalimler lehinde benden hiçbir ricada bulunma, çünkü onlar suda boğulacaklardır.
Allah Hz. İsa ile de konuşur, arada mesafe yok. Binlerce yıl önce cereyan eden olay bugün gibi mesafesiz ve canlıdır. “İsa hem senin, hem annenin üzerindeki nimetimi iyi düşün! Düşün ki Ben Seni Ruhul kudüsle desteklemiştim(Cebrail) Sen beşikte iken de yetişkin iken de in anlarla konuştun. Ben sana Kitabı, hikmeti, Tevrat ve İncil’i öğretmiştim. Sen benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıyor, ona üflüyordun, O da benim iznimle kuş oluveriyordu. Düşün ki Benim iznimle ölüleri kabirden diri olarak çıkarıyordun. Hani Ben İsrailoğullarının şerlerini senden defetmiştim. Kendilerine apaçık deliller mucizeler getirdiğin zaman da onların kafirleri “Bu besbelli bu büyüden başka bir şey değil demişlerdi”5/110
Çok eşhaslı konuşmalar, Hz. Musa ile Firavun arasında cereyan eder, Allah her iki tarafın konuşmalarını sadece nakil cümleleri ile yansıtır, ama sözü yine onların mesafeyi sıfırlayan tarzı ile verir. “Firavun, Musa’yı görünce, Aa, sen şu bebekken alıp yanımızda büyüttüğümüz çocuk değil misin? Sonra da bizim sarayımızda senelerce kalmış, ömrünün bir kısmını bizimle geçirmiştin? Sonunda da bildiğin o işi yapmıştın. Sen doğrusu nankörün tekisin! Ben dedi yanlışlıkla sonunda ne olacağını bilmeksizin, şaşkın bir vaziyette o işi yapmıştım. Sizden korktuğum için de kaçmıştım. Ama Rabbim bana hüküm ve hikmet verdi ve beni peygamberler arasına dahil etti. O başıma kalktığın iyilik ise, israiloğullarını köleleştirmenin bir sonucu değil miydi?
Firavun, “Şahi şu bahsettiğin Rabbülalemin’de ne dedi? Yani göklerin ve yerin Rabbi. Eğer işin gerçeğini bilmek isterseniz söyleyeyim. O göklerin ve yerin ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbidir.
Firavun alaycı bir şekilde çevresindekilere “Bu adamın dediklerini işittiniz değil mi? Kendine kalsa cevap veriyor. Musa onu hiç duymamış gibisözüne devam ederek “O sizin de sizden önceki babalarınızın da Rabbidir. Firavun “Dikkat edin size gönderilen bu elçi kesinlikle bir deli “Musa, “O doğunun da batının da, doğu ile batı arasındaki her şeyin de Rabbidir. Aklınız varsa bunu anlarsınız.
Firavun, Musa’ya cevaben “Eğer benden başka tanrı kabul edersen mutlaka seni zindanlı ederim “dedi. “Ya dedi, sana doğruluğumu isbatlayan aşikar bir delil getirmiş olsam da mı?” Haydi dedi doğru söylüyorsan göster o belgeni de görelim.
Ve Musa Firavun’a “Ben alemlerin Rabbi tarafından sana gönderilen bir resulüm, görevim Allah hakkında doğrudan başka bir şey söylememektir. Ve beni teyid eden doğrulayan Allah’ın benimle birlikte gönderdiği delildir.
Firavun halkına duyuru yapıp dedi ki “Ey benim halkım, Mısır’ın yönetimi benim elimde değil mi? Ayaklarımın altından çıkan şu nehirler, kanallar benim değil mi? Görmüyor muşunuz? Yoksa ben şu aşağılık meramını bile neredeyse anlatamayan adamdan daha üstün değil miyim? Eğer o dediği gibi ise üstüne gökten altın bilezikler atılmalı, yahut beraberinde melekler gelmeli değil miydi? O halkını küçümsedi onlar da ona itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir toplum idi. Bizi gazaba davet edince, biz de onların hepsini suda boğarak onlardan müminlerin intikamını aldık. Onları sonraki nesillere geçmiş bir ibret ve misal yaptık.
İsrail oğullarını benimle birlikte olmaya çağır. I Firavun, Musa’yı görünce, Aa, sen şu bebekken alıp yanımızda büyüttüğümüz çocuk değil misin? Sonra da bizim sarayımızda senelerce kalmış, ömrünün bir kısmını bizimle geçirmiştin? Sonunda da bildiğin o işi yapmıştın. Sen doğrusu nankörün tekisin! Ben dedi yanlışlıkla sonunda ne olacağını bilmeksizin, şaşkın bir vaziyette o işi yapmıştım. Sizden korktuğum için de kaçmıştım. Ama Rabbim bana hüküm ve hikmet verdi ve beni peygamberler arasına dahil etti. O başıma kalktığın iyilik ise, israiloğullarını köleleştirmenin bir sonucu değil miydi?
Firavun, “Sahi şu bahsettiğin Rabbülalemin’de ne dedi? Yani göklerin ve yerin Rabbi. Eğer işin gerçeğini bilmek isterseniz söyleyeyim. O göklerin ve yerin ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbidir.
Firavun alaycı bir şekilde çevresindekilere “Bu adamın dediklerini işittiniz değil mi? Kendine kalsa cevap veriyor. Musa onu hiç duymamış gibisözüne devam ederek “O sizin de sizden önceki babalarınızın da Rabbidir. Firavun “Dikkat edin size gönderilen bu elçi kesinlikle bir deli “Musa, “O doğunun da batının da, doğu ile batı arasındaki her şeyin de Rabbidir. Aklınız varsa bunu anlarsınız.
Firavun, Musa’ya cevaben “Eğer benden başka tanrı kabul edersen mutlaka seni zindanlı ederim “dedi. “Ya dedi, sana doğruluğumu isbatlayan aşikar bir delil getirmiş olsam da mı?” Haydi dedi doğru söylüyorsan göster o belgeni de görelim.
Ve Musa Firavun’a “Ben alemlerin Rabbi tarafından sana gönderilen bir resulüm, görevim Allah hakkında doğrudan başka bir şey söylememektir. Ve beni teyid eden doğrulayan Allah’ın benimle birlikte gönderdiği delildir.
Firavun halkına duyuru yapıp dedi ki “Ey benim halkım, Mısır’ın yönetimi benim elimde değil mi? Ayaklarımın altından çıkan şu nehirler, kanallar benim değil mi? Görmüyor muşunuz? Yoksa ben şu aşağılık meramını bile neredeyse anlatamayan adamdan daha üstün değil miyim? Eğer o dediği gibi ise üstüne gökten altın bilezikler atılmalı, yahut beraberinde melekler gelmeli değil miydi? O halkını küçümsedi onlar da ona itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir toplum idi. Bizi gazaba davet edince, biz de onların hepsini suda boğarak onlardan müminlerin intikamını aldık. Onları sonraki nesillere geçmiş bir ibret ve misal yaptık.
İsrail oğullarını benimle birlikte olmaya çağır. aholayların can alıcı noktalarında bir sahne gibidir anlatım. Hz. Musa gözlemci
Ve anlatıcı Allah, Firavun, Sihirbazlar, Halk eşya ve nesneler, sihir araçları, Musa’nın asası. Çok yönlü çok özneli anlatım.
Firavun” Eğer gerçekten getirdiğin bir delil varsa, ve sen doğru söyleyen biri isen, onu ortaya koy da görelim.” Dedi. Olayların can alıcı noktalarında bir sahne gibidir anlatım. Hz. Musa gözlemci ve anlatıcı Allah, Firavun, Sihirbazlar, Halk eşya ve nesneler, sihir araçları, Musa’nın asası. Çok yönlü çok özneli anlatım.
Firavun” Eğer gerçekten getirdiğin bir delil varsa, ve sen doğru söyleyen biri isen, onu ortaya koy da görelim” dedi.
Allah kelamının canlılığını sağlamak için olayları mesafesiz yüz yüze anlatımlarla yapar. Bu tarz anlatımlar sinema ve tiyatro, roman sanatının henüz anlatımı keşfetmediği ve ortaçağın karanlıklarında yapılmıştır. Klasik roman, romans, roman ve modern romana kadar anlatım bin yıllık bir serüven geçirmiş, onların birbirini doğurması beklenmiş, halbuki Allah kendi kelamını bu yüzyılların itekleme ile getirdiği vadiyi daha yüzyıllar öncesinden kullanmış ve canlılığını bugün dahi korumakta. Northop Freyee Eleştirinin Anatomisi kitabında çok yerde İncil’in eleştiriye getirdiği yeniliği anlatır, defalarca İncil’den aldığı anlatıları kullanır. Bizim kitabımız ondan çok çok zengin iken bizim edebiyatımıza Kur’an ve eleştiri ve edebiyat girmemiş. Türk aydınının kitabından haberi yok ki, Müslümanların dahi yok, hafızalar beş on ayet ile doymuş gibi tavır içinde.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.