Risale-i Nur tercümesinde 4 şeye dikkat-FOTO

Risale-i Nur tercümesinde 4 şeye dikkat-FOTO

1. Uluslararası Risale-i Nur Mütercimleri Toplantısı konuşmaları ve fotoları

Abdurrahman Iraz'ın haberi:

Fotoğraflar: Abdülkadir Özsoy

RİSALEHABER-Ruba Vakfı tarafından düzenlenen 1. Uluslararası Risale-i Nur Mütercimleri Toplantısı Hamidiye Vakfı'nın Topkapı'daki hizmet binasında kalabalık bir iştirak ile başladı.

RİSALE-İ NUR SIKILIRSA İÇİNDEN ESMA ÇIKAR

Toplantının açılış konuşmalarının ilkini Prof. Dr. Yunus Çengel yaptı. Yunus Çengel konuşmasında Risale-i Nur'un tercüme ediliş sebeplerini anlattı. “Risale-i Nur insanlar için akli ve saf  bilim kitaplarıdır” diyen Çengel, Risale-i Nur'un insanlara muhakeme gücü verdiğini, hem dini hem ilmi olarak akla hitap ettiğini ve her “niye?” sorusuna yeterli tatmin edici cevap verdiği iiçin bütün insanlığa hitap ettiğine vurgu yaptı. Prof. Çengel, Risale-i Nurun insanlığın istifadesi için tercume edildiğini, hikmet, şefkat ve sevgiyle insanlara yaklaştığını, en avamdan en havassa kadar herkese hitap ettiğine değindi. Çengel, ”Risale-i Nur sıkılırsa içinden esma çıkar. Dolayısıyla Risale-i Nur asrın kitabıdır. Asrın metodudur. Asrın değeridir. Dili sevgi, şefkat ve hikmettir” dedi.

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)

BEDİÜZZAMAN İLK TERCÜMEYİ KARDEŞİNE YAPTIRDI

Daha sonra kürsüye gelen İhsan Kasım El-salihi, “benim kimseye öğretecek bir şeyim yok, ben bu münevver insanlardan öğrenmeye geldim. Fakat şunu söylemeliyim. Risale-i Nur tercümesi yeni başlamadı. Bediüzzaman ilk tercümeyi bizzat kendisi kardeşi Abdülmecit’e yaptırdı” diyerek mikrofonu Prof. Dr. Ahmet Akgündüz'e bıraktı.

7 DEFA OKUMAYINCA TERCÜME EDEMİYORUM

Hollanda Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

"Risale-i Nurların tercümesi noktasından hayati ehemmiyete haiz dört noktayı ifade etmek istiyorum.
Bilirsiniz tercüme haddizatında zor bir iştir. Meşakkatli bir iştir. Mesuliyetli bir iştir. Hele tercüme ettiğiniz eser Nur Külliyatı ise o zaman mesuliyet bambaşka bir buud kesbedebiliyor. Yazmış olduğum eserleden birisi İslam Hukukuna Giriş kitabı idi. İslami hukuk kitabı olması hasebiyle içerisinde ziyadesiyle ıstılahi kavram ve kelimeler bulunuyordu. Bu kitabım Flemenkçe diline tercüme edilmiş, tercüme eden mütercim ise gayet zorlandığını ifade etmişlerdi. Daha sonra kendisine Risaleler tercüme edilmek üzere verildiği zaman şu itirafta bulunmuştu; "Bu Nurlar bambaşka eserler. Tercüme edeceğim kısmı 7 defa okumadan tercümeye başlayamıyorum." Biliyorsunuz bir ilme vukufiyet o ilmin ıstılah ve terminolojosine vukufiyet ile mümkündür. Nurlar akademik referans kitaplarından ibaret olmaması hasebiyle ve hatta yüzde sekseninin üslubu ali ve sehli mümteni ile kaleme aldığını görebildiğim için mütercimlerin ciddi mesai sarfetmesi zaruridir.

NURLARIN TERCÜMESİNDE DÖRT UNSURA DİKKAT

Dört husus şöyle:
1-Nurlar üslubu âli ile kaleme alınmıştır. Kelamın maanisine vukufiyet olmamaksızın nurların tercümesi noksan kalacaktır.
2-Nurların tercümesi bitamamiha bir ihsan-ı İlahi ve bir istihdam-ı Rabbanidir.
3-Nurlar medreselerin malıdır. Ulemaya da kulak kabartmak zaruridir.
4-Nurların tercümesinde dört unsura da dikkat etmek gerekir;
a-Müsvedde çalışmaların varlığı.
b-Yapılan tercümelerin muhakkak surette nurlara vakıf Türk kardeşler tarafından okutulması.
c-Bu aşamada ulum-u İslamiyeye vakıf müfessir veyahut alim zatların nurların bu son halini de tashihten geçirmek.
d-Ve son olarak mahalli halktan idareci, elbetteki bahusus öğretmen olabilmesi ve belki doktora sahibi olan bazı arkadaşların incelemesi zaruridir.
 
"Nurların neşrine gelince;
1-Beynelmilel terakkiyatını takip ettiğimiz hizmetlerin lokomotifi neşriyat hizmetleridir.
2-Artık alem-i İslam ve insaniyette genel kabul görmüş tercihlerde bulunmak kitapları modern bir şekilde baskısını yapmak...
3-Neşirde kitabın ölçüsü, kalitesi ve dizaynı mühimdir.
4-İslam geleneğinin en mühim kale taşlarından Osmanlı Türk İslam felsefesinde esas liyakattir, ehliyettir. Din-dil-ırk ayrımı gösterilmeden ince bir hüsn-ü zan hasıl edemeyebiliyoruz. Osmanlı üç hususta dine, dile ve ideolojiye eşit masraftan kurtulmak lazımdır; bu haklar hak, ehliyet ve ilim esas olmak zarurdir."

Ögle yemeği ve namazdan sonra Mütercimler, Türkçe, Arapça ve İngilizce olmak üzere 3 guruba ayrılarak A, B, C salonlarında  dil bazlı grup mütalaalarına geçti.

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)