Dursun SİVRİ
Risale-i Nur ve kişisel gelişim
Kişisel Gelişim alanındaki gereksiz tartışmaların önemli konularının başında “Risale-i Nur’da yeri var mı?” sualidir.
Zübeyir Gündüzalp kitabını yazan Muhterem İbrahim Kaygusuz’la bir seminer vesilesi ile görüşmemiz sırasında duyduğum anekdot bu konuya kesin açıklık getiriyordu.
Zübeyir ağabey Risale-i Nur’ları tanımadan önce ticaretle uğraşırken, kitap okumaya zaman ayırmak için ticari ortağına kendi işyerinde olmadığı süre kadar iş gücü karşılığında ortağına ücret veriyor.
Yine ömrünün son zamanlarında elinin altında motivasyon konulu “Nıkbin Olmak” adında kişisel gelişim alanında bir kitabı risale dışında okuduğunu yine İbrahim Kaygusuz’dan öğrendik
Zira ilk olarak yayınlanan Zübeyir ağabeyin notlarından olan “Nefis muhasebesi” daha sonra “Altın Prensipler” konulu kitaplaşan notlar tamı tamına kişisel gelişim için örnek bir kaynak kitaptır.
Şimdi gelelim “Risalelerde kişisel gelişime yer var mı ?” sualine.
Aşağıda biraz uzun sayılabilecek pasaj Sözler eserinin 29. Sözün son bölümünden alındı
“Şu Remizli Nükte'nin sırrı şudur ki:
Hakîm-i Ezelî inayet-i sermediye ve hikmet-i ezeliyenin iktizası ile;
Şu dünyayı tecrübeye mahal ve imtihana meydan ve esma-i hüsnasına âyine ve kalem-i kader ve kudretine sahife olmak için yaratmış ve;
•Tecrübe ve imtihan ise neşvünemaya sebeptir.
•Neşvünema ise, istidatların inkişafına sebeptir.
•İnkişaf ise, kabiliyetlerin tezahürüne sebeptir.
•Kabiliyetlerin tezahürü ise, hakaik-i nisbiyenin zuhuruna sebeptir.
•Hakaik-i nisbiyenin zuhuru ise, Sâni'-i Zülcelal'in esma-i hüsnasının nukuş-u tecelliyatını göstermesine ve kâinatı mektubat-ı Samedaniye suretine çevirmesine sebeptir.
•İşte şu sırr-ı imtihan ve sırr-ı teklif iledir ki; ervah-ı âliyenin elmas gibi cevherleri, ervah-ı safilenin kömür gibi maddelerinden tasaffi eder, ayrılır.
•İşte bu mezkûr sırlar gibi daha bilmediğimiz çok ince, âlî hikmetler için, âlemi bu surette irade ettiğinden şu âlemin tagayyür ve tahavvülünü dahi o hikmetler için irade etti.
•Tahavvül ve tegayyür için zıtları birbirine hikmetle karıştırdı ve karşı karşıya getirdi.
•Zararları menfaatlere mezcederek, şerleri hayırlara ithal ederek, çirkinlikleri güzelliklerle cem 'ederek, hamur gibi yoğurarak şu kâinatı tebeddül ve tegayyür kanununa ve tahavvül ve tekâmül düsturuna tabi kıldı.” (Sözler Y.N,syf.866)
Neşvünema ve istidatların inkişaf araçları pratikte hayatı nasıl yaşadığımıza bağlıdır. Uygulama, düşünce, davranış, her aktivitenin statik olarak yaratılışta bekleyen, atıl potansiyelin açığa çıkarılmasıdır.
Barajda su savaklardan akıtılması ile elektrik enerjisi üretilebilir. Su depoda durgun sakin dururken hiçbir işe yaramıyor.
İnsanın maddi ve manevi mahiyetine istidat enerjisi yaratıcı tarafından potansiyel olarak konulmuştur.
Akıl, irade, düşünce, duygu, niyet, karar, ısrar ve disiplinle kuvveden fiile çıkabilir.
Biyolojik, fiziki bedenin kaslarının gelişmesi, faaliyet hareket ve eksersizlerin yoğunluğu ile artar.
Aynen zihin, beyin, muhakeme, mantık, analiz, sentez, problem çözme, yenilik, icad, keşif yeteneği de zihinsel faaliyetlerin yoğunluğu ile gelişir.
Kalbin gelişimi inkişafı ise, kalbin neye bağlandığına bağlıdır. “Akıl ne ile tavaggul (iştigal) ederse kalp onda fani olur” sözü ile aklın ilgi gösterdiği ve ilgilendiği şey kalbin bağlandığı şeydir.
Ne işle iştigal edileceğine inançlar, değerler ve hayata bakış açısı etkili olur.
Burada maksat, gaye niyet, hedefin seçimi inandığımız değerler belirler. Doğru hedef belirleyebilmek için doğru, sağlam inanç sistemine sahip olmak şarttır.
İtikat ve inandığı sağlam değere sahip olmayan kişi nereye gideceğini bilmeyen yelkenli gemiye benzer. “Nereye gideceği belli olmayan yelkenli gemi için rüzgarın hangi yönden esmesinin anlamı yoktur.
İşte bundandır ki, Risale-i Nur perspektifinden bakıldığında kişisel gelişim metotları hayat pratiğinde kabiliyetlerin inkişafı demektir.
Neye inandığını bilen bir insan inandığı değerlere göre hareketini planlar, kabiliyetlerini hedeflerine göre geliştirmeye çalışır. Hangi alanda bilgi ve becerisini geliştireceğini bilir.
Ulvi bir davaya inanmış bir insan, inandığı dava için nasıl hizmet edeceğini iyi bilir… Lazım olan bilgiye nasıl erişeceğini, hangi kabiliyetini geliştirmesi gerektiğini tayin eder.
Dava şuuru olmayan, gününü gün etme derdinde sefahet ehli ot gibi yaşayan “müteharrik mezarlara” çoktan ölmüş, gömülmeyi bekleyenlerin kişisel gelişim diye lügatinde bir kavram zaten yoktur.
Ancak bilmediğinin düşmanı yaklaşımı ile kronik muhalif, reaktif, “ne iş yapar, ne yaptırır, ne yapılanı beğenir, tembelliğinin tezahürü olarak bir iki kitap okumaya gözü kesmeyen…” müzminlerin cerbezesi ile karışan safi zihinleri lekeleyenlerin zararlarını izale için bu konuya temas etmek ihtiyacı hissettik.
Gençlerimiz imanı takviye için mutlak zaruri olan Risale-i Nurları mutlaka kesintisiz okumalılar.
Hayata dair pratiklerin uygulamalı kaynakları olan kişisel gelişim konularına da ilgi göstermelidirler.
Nasıl ki, bilgisayar bilmek artık hobi ve lüks olmaktan çıkıp mecburiyet halini almıştır. Keza yabancı dil öğrenmek de öyle.
İletişim becerileri, liderlik, motivasyon, yönetim sistem bilgisi, diksiyon, okuma becerilerin geliştirilmesi gibi hayatın zorunluluklarını öğrenmek lüks değil ihtiyaçtır.
Donanımlı olmak hayatta gayeye erişmek için çok seçenekli imkânlara sahip olmak demektir.
Çok araca sahip olmak daha çabuk amaca ulaşabilir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.