Senai DEMİRCİ
Risale-i Nur’a nasıl sadık olunur?-3
-üçüncü makale-
Risale-i Nur, İslam medeniyeti birikiminin, insanlık düşünce mirasının yamaçları üzerine yükselen bir zirvedir. Kritik alıntıları vardır. Sık sık referanslar verir. Diri fikirleri hatırlatır. Hep güncel ve taze olan insanî çırpınışları görür, kalbî çığlıkları duyar.
Başka ağızlardan çıkan sızılara, sancılara, hasretlere, arayışlara kulak kabarmamızı bekler. İnsanlığın düşe kalka ilerleyen yürüyüşüne refakat etmemizi ister. Düştüğümüz her yere el uzatır. Şiirlerde tortulanan gönül dertlerine dokunur.
Risale-i Nur’a sadakat, Risale-i Nur’un sadık olduğu aktif düşünceye, üretken tefekküre sadık olmaktır. Tam da bu yüzden, Risale-i Nur’a sadakatini sık sık külliyatın yanında kütüphanede başka kitap arayarak göstermek gerekir.
İbnî Arabî’nin sarsıcı bakışını giydirir bize. Füsus’un sayfalarından sırlar taşırır kalbimize. Dudaklarımıza Molla Camî’den yakarışlar koyar. “Yeki hâh, yeki hân…” diye diye yüreğimize su serper. Şirazlı Sadi’nin ince tefekkürünü koyar aklımıza. Bostan’da gezdirir ruhumuzu, Gülistan’da sevindirir bizi.
Mevlana’nın aşkla akan şiiriyle teselli eder hüzünlerimizi. Ney’in inleyişiyle hemhal eder canımızı. Öyle inceden işler ki metne, Celaleddin’e Şems eder kalbimizi. Mesnevi-yi Şerif’i, FiHiMaFih’i, Divan-ı Kebir’i yazan kalbe sırdaş eyler bizi.
Zemahşeri’nin tefsirinin inceliklerinde yoğurur şaşkın aklımızı. Hiç eskimeyen heceleri inci diye dizer aklımızın ipine. Kur’ân kelimelerinin ince nüanslarını duyumsatarak akıtır ana metni. İsfahanî’nin Mu’cem’ini gizlice örer içimize
Abdulkadir-i Geylânî’nin dua sağanağında yıkar utanmış yüzlerimizi. Niyazi-yi Mısrî’nin kederli inleyişlerinden ümitler devşirir. Yunus’un sözlerini yenileyerek koyar ağzımıza…
İsimlerini vermese de beka isteyen bir kalple bu fani âlemde yaşamanın sancısını dillendiregelmiş Kafka’nın, Nietzsche’nin ve nicesinin sorularını sorar da, takıldıkları eşikten başlatır yürüyüşümüzü. İmanın bedelini, fani olmanın sancısını çekerek ödeyenlerden olmamızı ister. Sahihleştirir imanımızı ve amelimizi. Ezberlere yaslamaz aklımızı. Şablonlarla avutmaz. Yine yeni yeniden yokuşlarda terletir aklımızı.
Risale-i Nur’a sadakat, onu karşı çıktığı şablona hapsederek, terk ettirdiği ezbere indirgeyerek olmaz! Olmadı!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.