Risale-i Nur’da 'Sıdk'ın anlamı

Risale-i Nur’da 'Sıdk'ın anlamı

Üniversite seminerinde Risale-i Nur’da sıkça geçen “Sıdk” konusu işlendi

Risale Haber-Haber Merkezi

Diyarbakır Kültür Merkezi’nde düzenlenen üniversite seminerinde Risale-i Nur’da sıkça geçen “Sıdk” konusu işlendi.

İşletme Fakültesi öğrencisi Sıddık Kılıç’ın sunduğu seminerde Sıdk ilgili ayrıntılı bilgiler verildi. Sıdkın tanımı, mahiyeti, Sıdkın iman ile ilişkisi ve kazandırdıkları-kizbin kaybettirdikleri alt başlıklarına dikkat çekilen seminer ilgi ile izlendi.

Kılıç, “kelime anlamı olarak doğruluk, hak anlamına gelir. Ama terim olarak baktığımızda aslında sadık, sıddık, sadakat kelimelerinin de köküdür. Yani aslında bütün güzel hasletlerin de altında yatan sıdktır. Kısacası İslamı yaşamaktır” dedi.

Sıdkın ve doğruluğun, İslamiyetin sosyal hayatının düğüm noktası olduğunu belirten Kılıç, ”Sıdk, İslâmiyet’in üss-ül esasıdır ve ulvî seciyelerinin rabıtasıdır ve hissiyat-ı ulviyesinin mizacıdır’’ şeklinde konuştu.

“Her şeyden evvel bize lâzım olan nedir?” şeklinde sorulan bir soruya Bediüzzaman Hazretlerinin doğruluk cevabını verdiğini söyleyen Kılıç, “Küfrün mahiyeti yalandır. İmanın mahiyeti sıdktır. hayatımızın bekası, imanın ve sıdkın ve tesanüdün devamıyladır” dedi.

SIDK - İMAN İLİŞKİSİ

sidk1.jpgKüfrün bütün çeşitleriyle yalancılık, imanın ise sıdk, doğruluk olduğunu söyleyen Kılıç, “İman ile küfür ne kadar birbirinden uzaksa ne kadar birbirine zıtsa doğrulukla yalan da bu kadar uzaktır” diyerek seminerde şöyle devam etti:

“Cenab-ı Hak her bir mahluku en güzel surette yaratarak kendi isim ve sıfatlarını onda tecelli etmesine rağmen küfür bu son derece sanatlı olan varlıkları başı boş tesadüflere aslında bir sanat olan tabiata ve kendisine bile hükmedemeyen mahluklara kendi kendilerini yaratmıştır diyerek Cenab-ı Hakk’ın kudretine büyük bir iftira etmiştir. Yalan Sani-i Zülcelal’in kudretine iftira etmek olduğunda kafire has bir özelliktir.

İman ise Allah’ın varlığına ve birliğine inanarak O’nun her türlü eksiklikten uzak olduğunu kabul ederek sıdk’ın gereğini yapmaktır. Hem mü’minler Allah’ verdikleri sözlerinde durmakla hem de gönderilen bütün peygamberlere iman ederek sadakatlerini göstermişler.

SIDK’IN KAZANDIRDIKLARIYLA KİZBİN KAYBETTİRDİKLERİ

Sıdk, hem dünyada hem de ahirette Cennet gibi bir hayatı netice verir. Kizb ise dünyevi ve uhrevi Cehennemin tohumu mahiyetindedir. Müseylime-i kezzabı esfeli safiline düşüren kizb olduğu gibi Muhammed’ül Emin’i âlâ-yı iliyyine çıkaran sıdktır ve doğruluktur.

Sahabeler de o kadar çirkin ve esfeli safiline düşüren kizb’den uzak durup küfürden çekindikleri gibi çekinmeleri; sıdka ve doğruluğu ve hakka yönelmeleri onları peygamberlerden sonra en yüksek makam olan Sıddîkiyyet makamına çıkarmıştır.

Günümüzde sahabe mesleği olarak da tabir ettiğimiz Risale-i Nur mesleği ve talebeleri de sadakatin birer timsalidir. Kur’an’ın hakikatleri için her türlü zorluklara katlanıp haktan ve hakikatten taviz vermemeleri onları hem Risale-i Nur’a talebe hem de Üstad’ın Risale-i Nur’un birçok yerinde geçen ‘aziz, sıddık’ övgüsüne layık olduklarını göstermiştir.

Cenab-ı Hak isra suresinin 80. Ayetinde şöyle buyurur: “Ve de ki:ey Rabbim, gireceğim her yere doğrulukla girmemi ve çıkacağım her yerden de doğrulukla çıkmamı nasip et. Bana yüce katından yardımcı bir kuvvet ver.”