Risale-i Nur’daki metinler senaryolaştırılmalı
Risale-i Nur ve Medya konulu 2. Arama Konferansı sorularına Öğr.Gör. İsmail Süphandağı'nın cevapları…
Risale Haber-Haber Merkezi
Risale-i Nur ve Medya konulu 2. Arama Konferansı sorularına Öğretim Görevlisi İsmail Süphandağı'nın cevapları…
Risale-i Nur’un medya (televizyon, radyo, yazılı basın, internet) kanalları aracılığı ile duyurulması, anlatılması, konuşulması ve tartışılması için uygun kişi ve uygun dil, yakışır üslûb konusundaki düşünceleriniz…
Yaşantı gerçekliğine dayalı bir dilin inandırıcı ve etkileyici olduğunu düşünüyorum. Nasihat edici ve öğretici misyondan uzaklaşılarak sorgulayıcı (kendini sorgulayıcı) bir dilin öne çıkarılması daha uygun olur. ‘Beşeri metinler ile gayr-ı beşeri metinler’ ayrımının bu noktada önem arz ettiği söylenebilir.
TV, Radyo, gazete, kitap ve dergi yayıncılığı dışında alternatif yayın araçları konusunda neler söylenebilir?
Çalıştay tipi yönelişlerin verimli olacağını düşünüyorum. Bu çalışmaların taşraya da taşınması isabetli olur.
Bugün bütün dünyanın kullandığı en etkili iletişim araçları ve aygıtları nelerdir? Biz bunları ne kadar kullanabiliyoruz?
Sinema, internet ve kitap. Bunları çok verimsiz kullandığımızı düşünüyorum. Gerçekçi bir dil üretemediğimiz sürece hem kendimizle çelişiriz hem de dinleyici bulamayız diye düşünmekteyim.
Risale-i Nurun iletişim dili konusundaki düşünceleriniz?
Risale dili, statükoya endeksli bir dil haline gelmiş. Protest bir dili öneriyorum. Reddetmeyen kendini var edemez. İman, tevhid ve özgürleşme. İman ve tevhid, sosyal hayatta tüm beşeri olanları reddedişle kendini belirgin kılabilir. İstibdad hayvaniyetten gelmedir. Cemaatten, devletten, ulustan özgürleşme. Risaledeki tevhid, kuşların, otların, yıldızların birer mektup olarak okunması bu başkaldırıdan sonra anlamlıdır ve o zaman insanın yüreğini kavrar. Başka dilleri ve insanları Allahın gözüyle ne denli kavrayabiliyorsa o denli anlamlı hale gelir tabiat ve o zaman bir kitap olarak okunabilir. Devlet, toprak, ulus konusunda sistemin kodlarını kullanan kişinin yıldızlara bakıp Allah’ı düşünüyor olması asla inandırıcı gelmez.
Mevcut medya organları –özellikle televizyon kanalları- üzerinden Risale-i Nur’un tanıtımı nasıl yapılabilir?
Çağa hitap eden her söylemin kendini var edeceğine inanıyorum. Sözümüz olsun bizi arar bulurlar. Başka metinlerle (metinlerarasılık) birlikte risale dili muazzam düzeyde keşfedilebilir.
Televizyon programcılığında karizmatik ve medyatik isimlerin daha etkili olduğu göz önünde bulundurulursa mevcut potansiyelimiz ile tanıtım ne düzeyde yapılabilir?
Karizma önemli değil. Bir kompleks hatta. Söz anlamdır. Anlam doyurucu olduğunda insanı en derinden kavradığında muhatabına ulaşır. Mevcut durumda pek bir şey çıkmaz diye düşünüyorum. Çok sınırlı sayıda gerçek aydınımız var. Karizmaya aldanmak da bir nevi tevhidi ıskalamak olur. Yani açıkça şöyle diyorum: Diyelim körsün / Olabilir / Elele tut / Taş al ve at / Kafiri bulur… Sanırım mesaj açık.
Bilim adamı, gazeteci, sanatçı, yazar gibi mesleklerinde tanınmış isimlerimiz ile televizyon yayımcılığı konusunda harekete geçmemizin zamanı gelmiş midir?
Geçmiştir bile
Nur hareketinin kendi medyası olacaksa bunun alt yapısı nasıl oluşturulabilir? Cemaati kanallar mı olmalı yoksa cemaatler üstü bir anlayışla yeni bir yapılanmaya doğru gidilmeli? Tamamen özel girişimciler eliyle yürütülecek işlere destek mi verilmeli?
Ferdi olmalı. Risale ile ilgili tüm çalışmalarda statükocu eğilimlerden uzak durulmalı. Özel yeteneklere kapı aralanmalı. Allah’tan başkasına hesap vermeyecek şekilde insanlar özgürce bu işe girişmeli.
Risale-i Nur’u ne tür programlar ve formatlar aracılığı ile ekrana taşımalıyız?
Kısa film türü işler. Risalede bu tür anlatılar çok yoğun. Örneğin başkalarının da aynı günahı işlemiş olmasıyla kendini teselli etmek isteyenin hali kısa bir film karesinde sözsüz bir dille de anlatılabilir. Risalede HAL önemlidir dil değil bana göre. Kısa filmler dilden çok hale gönderimle üretilmeli. Sinema dilinin buna fazlasıyla uygun olduğunu düşünüyorum.
Risale-i Nur camiasına yakın/uzak TV kanalları ile ilişki kurma ve irtibata geçme konusunda ne gibi çalışmalar yapılabilir?
Risaledeki bu özel metinlerin senaryoları yaptırılıp, usta ellerden geçirildikten sonra çekim ve yayınlanmaları için destek istenebilir. Sanırım ilk sorunumuz bu özel metinlerin oluşturulup senaryolaştırılması. Bunu komisyon yapmalı. Ve bu komisyonda lütfen S. Yalsızuçanlar mutlaka olmalı. Ve komisyon daha çok sinema eleştirmenlerinden oluşabilirse harika olur.
Medyanın gündemine Risale-i Nur’u taşımak için yapılması gereken uygun sosyal ve kültürel faaliyetler nelerdir? Bu faaliyetler ile medyayı buluşturma konusunda neler yapılabilir?
Risale geceleri düzenlenebilir. Sadece çay ve sair etkinliklerle risale okurları bir araya getirilebilir. Mutevazı davetliler eşliğinde. Her toplantı bir konferans etkinliğinde olmak zorunda değil. Eğlencemiz olsun bizim. Eskilerle yenilerle bir araya gelip sadece çay içip pinpon oynayıp biraz da dertleşip ayrılabileceğimiz özel günlerimiz neden yok. Böyle günlere herkes yanında özel davetliler de getirebilir ve çok güzel tanışmalara vesile olabilir bu gibi yerler. Kasmadan ve sıkmadan. Özel ve helal dairesinde mütevazı bir temaşa geceleri. Param olsa ben yapardım.
Risale-i Nur yayıncılığı yapanlar için yayın standartları ortaya koymak istense, önerileriniz ne olacaktır?
Risale ile ilgili kitapların yayınlanması konusunda bir özel komisyon kurulursa ve yayınlar bu komisyondan geçirilirse ne iyi olurdu, galiba çok zor. Herkesin bu kadar rahat yazar olduğu toplumda gerçek yazar olmadığı izlenimi uyanıyor insanda. Ben yazının bu denli ucuz olduğu bir başka diyar tanımıyorum. Bu müşterinin pespayeliğinden kaynaklı bir şey elbet. Ama yine de bu müşteri köylü diye onlara sahte ürünleri kaliteli diye yutturmanın ahlaki bir şey olduğunu söyleyemeyiz değil mi? Risale ilgili eserlerin yayınlanması konusunda büyük büyük ağabeylerle de görüşülüp bir üst komisyon kurulursa bence risale ilgili yayınlarda en azından bir istikamet oluşur. Örnek vereyim. Adını zikretmeyeyim biri şöyle diyordu kitabının bir yerinde. Üstadla ilgili yazmış ve güya Üstadı övecek: şöyle diyor… meal olarak (… böyle büyük bir Üstad elbette Arap gibi bir necip kavmin soyundan gelmiş olabilirdi…) Şimdi böyle yazan birini kim ne diye dinleyecek. Bu cümlenin şirk içeriyor olmasını bir tarafa bırakın tamamen faşizan eğilimli bir cümledir de. Ne diyelim? Şecaat arzederken merd-i kipti sirkatin söylermiş. Kipti olan biri kahramanlığını anlatırken yaptığı hırsızlığı söylermiş.
Sizce Risale-i Nurları tanıtmada en etkili araçlar nelerdir? İlk üç tanesini belirtir misiniz?
Dil-kalp–ne olduğu hep ıskalanan gerçekçilik. (Yaşantıya dayalı olan diye kasdediyorum.)
Yerel, bölgesel, ülke çapında ve uluslar arası platformlarda Risale-i Nur yayınlarına bakıldığında, Cemaatlerin durumu nasıl gözükmektedir?
Lütfen sizce de berbat değil mi? Kuralların olduğu her yerde birilerinin kalkıp da o kuralların bekçiliğini yaparak kendini var etmesi daima mümkündür ve oluyor da. Bu yüzden cemaat lafını bile duyunca aklımda sadece tatmin edilmiş mahalleli egolar geliyor. Yazık. Kesinlikle cemaat olmalı, burası yanlış anlaşılmasın ama fertleşebildikten sonra cemaat. Yani fertlerden oluşan cemaat. Koyun sürüsünden değil…