Risale-i Nur'dan fizikötesine
'1. Mektup'taki hayat mertebeleri, bizim fiziğin kavramlarıyla ifade edemediğimiz âlemlerin varlığına bir misâldir'
RisaleHaber-Prof. Dr. Osman Çakmak, Sızıntı'daki makalesinde, matematiğin sayısal penceresinden metafizik boyutları irdeledi.
Bediüzzaman Said Nursi'nin Mektubat isimli eserinde bahsettiği 5 hayat mertebesini, 'Fiziğin kavramlarıyla ifade edilemeyen alemlerin varlığına bir misaldir' diye niteleyen Çakmak'ın 'Fiziğin Ötesindeki Boyutlar' başlıklı makalesinden ilgili bölümler:
"İnsan anne karnına düştüğü andan ölünceye dek, devamlı bir değişim içinde olmakla birlikte, değişmeyen bir insanî mâhiyete sahiptir ve kendi olarak kalır. Bu durum, varlığın; beş duyuyla idrak edilemeyen, lâboratuvarda incelemeye alınamayan, değişmeyen bir yanı olduğuna işaret eder. Zîrâ şu durmadan değişen, fakat değişmez bir gerçek üzerinde değiştiği için kararlı görünen kâinatın arka plânında metafizikî yorumlara açık bir ara âlem (berzah ve misâl gibi) vardır. Fizikî boyut, fizik ötesi boyuta tenteneli bir perde olur. İnsanın zihin ve kalb dünyası, varlıkta iç içe âlemler olduğunu ispatlayan reddedilmez birer delildir.
Matematiğin penceresinden metafizik
Cebir ilminin kurucusu el-Câbir, eksi (negatif) sayıları bulana kadar karekök işlemleri yolunda gidiyordu. Meselâ karekök içindeki 9 sayısı kökten çıkarılınca 3 olur. Fakat bu kök içine eksi sayılardan biri konduğunda, yepyeni bir cebir karşımıza çıkar. Kök içindeki -9 dışarıya 3 olarak çıkmaz. Çünkü hem artı üçün, hem eksi üçün karesi 9'dur. Eksi veya artı dokuzun karekökü -3 değildir. Karekök içinde -9 gibi bir sayı bulunmaktadır. Ne var ki kök dışına alma güçlüğü olan bu sayıya, tıpkı beşten on çıkmaz diyen ilk matematikçiler gibi yanlış bir isim verdiler: sanal (soyut, hayalî, imaginary) sayı.
Bir kısım matematik denklemlerinin çözümlerinin sanal sayıları ihtiva etmesi, sanal uzayları dikkate almadan yapılan hesaplamaları yanlış çıkarması, farkına varmasak da, madde ötesine ait metafizik unsurların günlük hayatımızda kullandığımız teknolojinin içinde yer aldığını göstermektedir. Bütün bunları, maddenin hakikatte madde-mânâ karışımı olduğunu gösteren işaretler olarak düşünmek mümkün müdür? Başka bir ifadeyle, acaba sanal sayılar maddedeki gizli mânâ habercileri olarak yorumlanabilir mi? Meselâ Bediüzzaman Hazretleri'nin, Mektubat adlı eserindeki 1. Mektup'ta, hayat mertebelerinin sayısını beş olarak ifade etmesi, iç içe geçmiş; fakat bizim fiziğin kavramlarıyla ifade edemediğimiz âlemlerin varlığına bir misâldir. Başka bir örnek olarak, ikinci dereceden bir denklem olan X2+l=0 eşitliğini ele alalım. Bu denklemi çözersek, X2=-1 bulur ve her iki tarafın karekökünü alarak iki sanal kök elde ederiz. Bu kökler '+' veya '–' gibi özellikler göstermezler.