Bütün dilleri konuşturan yüce Allah’ın kelamı elbette en harika kelam olacaktır ve ezeli hitap olarak tazeliğini koruyarak devam edecektir. Her bir kelimesi mucizeler dolu olan Hz. Kur’an’ın her bir harfinde bile çok şeylerin saklı olduğuna imanımız tamdır. Herkes kendi kabiliyetine göre hissesini, gıdasını alıyor ve hayatına o derece yansıtıyor… İman edenler kıyamete kadar içinden yeni cevherler çıkaracaktır. Bazıları Kur’an’nın sonsuz deryasına çay kaşığı ile dalıyor, bazıları ise devasa kepçelerle dalıyor... İşte geçmişteki kabiliyet ve kap yönünden devasa olan iman ve Kur’an dehaları gibi; Bediüzzaman da son yüz yılda, şiddetlenen ihtiyacı gidermek için, Allah’ın yardımı ile Kur’an’ın rahmet denizine dev kepçe ile dalarak, elinden çay kaşıkları bile düşürülmüş olanlara imdat etmiş ve iman kurtarma davasını en büyük dava görmüştür.

Risale-i Nurlar, Kur’an’a gölge değil; hakikatlerini ispatlayan ve gösteren aynadır! İnkârcının gözündeki perdeleri parçalar, inadını kırar, Allah kelamındaki harikaları görmeyi ve imana girmeyi sağlar… Öyle deliller ortaya koyar ki, sadece nasipsiz Ebu Cehil inadında olanlar teslim olamazlar... Ama biraz insafı olanlar, mutlaka deruni hakikatlere hayran kalarak, daha fazla Allah (c.c) ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’i sevmeye başlarlar... Sadece sevmekle kalmaz, tüm gayretleri ile yaşamaya çalışırlar... Risale-i Nurları okuyup da Kur’an’a sırt dönen, uzaklaşan yoktur. Sünnet-i Seniyyeyi rehber edinmeyi terk etmiş hiç bir Nur Talebesi yoktur. Bütün saldırılar; İnsanları imanda terakki ettirmesi ve ciddi Müslüman olmaya çalışır hale getirmesindendir. Sakın yanlış anlaşılmasın; Risale-i Nurları okumayıp, çokça ciddi Müslümanlar, cemaatler - meşrepler vardır ve onlar her zaman Nur Talebelerinin duasındadır ve Allah yolunda kardeşidir. Ehl-i Sünnet çizgisinde hareket eden her cemaatin içinde çokça samimi olanlar var; Allah hizmetlerini daim etsin. Bizim derdimiz; Risale-i Nurlara muarız olanlara cevap niteliğindedir. Cevabımızda onları hakir görmek, kırmak değil, belki kendileri vakit bulup, merak edip, Risale-i Nurlar ne der, neyi savunur diye zaman ayırarak görmedikleri için, eksik ve kusurlu anlayışımızla anlatmaya çalışmaktır…

Risale-i Nurların bir özelliği de; bu reçeteleri okuyanlar, Allah yolunda diğer dava adamlarına muhabbeti kaldırıp, atmazlar... İslam’ın ısrarla uhuvvet önerisine sahip çıkmaya çalışırlar, hizmet için bir ordunun farklı sınıflarına mensup olmaktan dolayı şükrederler…

Bir eser, aslına – kaynağına yönlendiriyor ve kapılar açıyorsa, ona düşman olmak, asıl esere düşman olmak anlamına gelmez mi? Hangi eser ve en kuvvetli söz Kur’an yerine geçebilir ki? Kur’an Güneşi yanında bütün kelamlar ve yazılanlar ancak mum acziyeti sergilerler...

İmamı Rabbaniyi okumak, Mevlana’yı okumak, Gazali’yi okumak ya da günümüzde Elmalıyı vs. okumak Kur’an yerine mi koymaktır? Tıp kitabı, astronomi kitabı tıbbın ya da astronominin ta kendisi mi olur, yoksa onları anlamayı mı sağlar? Oysa Risale-i Nurları okumak, günümüzün anlayışına uygun şekilde Kur’an’ı anlamak ve Allah’ı sarsılmaz bir imanla tanımaktır. Sadece tanımak değil, ibadetler ile emirlerini yerine getirmektir. Risale-i Nurları okuyup farzlardan kaçan, sünneti küçümseyen bir insan yok; diğer şuurlu Müslümanlar gibi… Tam tersi Risale-i Nurlara düşman olanların bir plan dâhilin de dile getirdikleri, kaleme aldıkları eserlerini okuyanlar ilkin sünnete sırt çeviriyor sonra bütün Allah dostlarını küçümser hale geliyorlar…

İlk çıkan cep telefonları ihtiyaca cevap vermiş, hayatımızda güzel bir yenilik olmuştu. Şimdi imkânı olan, o ilk çıkan modelleri mi kullanır, yoksa gelişen teknoloji ve artan yeniliği ile ihtiyaca çokça cevap veren akıllı telefonlarımı alır ve kullanırlar? Dolayısıyla yeni model bir telefon kullanmak; eskiye hakaret değil, kabul etmemek hiç değildir. Zaten o eski teknoloji temel olmuş, yeni ilhamlar onun üzerine bina olarak, son model bu akıllı telefonlar ortaya çıkmıştır… Eskiye düşman olan yenilik yapamaz ve gelişemez! Bize ilham veren daima eskiler olmuştur... İşte bunun için geçmişteki ve halen günümüzdeki hakikat peşinde olanlar ve hakikatleri ortaya koyanlara Nur Talebeleri ancak muhabbet eder alkışlar ve dua eder…

Risale-i Nurlara düşman olup, karşı çıkanlar, teknolojinin yeniliklerine sahip çıkmada hiç inat sahibi değiller...

FETÖ maksatlı ve haince Risale-i Nurlara yaklaşmış, uzun yıllar insanları çekebilmek için silah olarak kullanmış, ilk fırsatta da kendi sözünü hem mukaddes kelamdan, hem de hadisten üstün görme sapıklığında ulaşmıştır. Eğer tersi olsaydı, FETÖ bu hainlikleri yapmaz, zorlama mehdi olarak insanları doğru yoldan çıkarmaz, Allah ve Resulü ne diyor ise ona göre hareket ederdi. İşte Nur Talebeleri bu hainliği yapmadılar. Sadece Kur’an ve sünnete sahip çıkmadılar; vatana da sahip çıktılar… Son yıllarda yaşanan hadiselerde sergiledikleri duruş bunu göstermiştir.

Hiçbir Nur Talebesi, Risale-i Nurları, değil Kur’an’dan, hadisten, önceki asırlarda Kur’an’dan ilham alınarak ortaya çıkmış eserlerden bile asla üstün tutmaz. Tam tersi; bütün gayretleri Bediüzzaman’dan aldığı dersler ile iman ettiği kitapta Allah’ın buyruğu nedir ve her mevzuda Kur’an’ı daha iyi anlamak içindir. Bu asrın ilimden gelen dalaletine bir atom gücündeki ilmi reçetelerle karşı koymakta ve ikna etmektedirler… Kısaca; Nur Talebeleri inkârın belini kırmak için, nur teçhizatı ile donanıp, şiddetten uzak iman mücadelesi vermekteler...

Allah’ı şeksiz ve şüphesiz tanımak için Risale-i Nurlar okunmalı…

Allah’ın emirlerini şeytana inat yaşamak için Risale-i Nurlar okunmalı…

Peygamber (sav)’e tam ittibâ etmek için Risale-i Nurlar okunmalı…

Her türlü oyunların zirve yaptığı bu dönemde, bunalıma girmemek, ümitsizliğe kapılmamak için Risale-i Nurlar okunmalı…

Özellikle uhuvvet için, mazlumlar için Risale-i Nurlar okunmalı…

Hem kendini hem de insanlığı cehennemin ağzından kurtarmak için Risale-i Nurlar okunmalı…

Güya sadece kuran diyerek, asıl maksatları Kur’an’dan uzaklaştırmak olan mealcilerin tuzağına düşmemek için Risale-i Nurlar okunmalı ve okutulmalı!

İlla düşman olacaksanız; küfre düşman olun, Siyonizm’e düşman olun! Onlar Müslümanları bu hale getirdi…