Risale-i Nur'da araştırma yapanın yolu okumaktır
Risale-i Nur İçin 15 Vazife Arama Konferansı sorularına Dr. Akın Özçift'in cevapları
Risale Haber-Haber Merkezi
Risale-i Nur İçin 15 Vazife Arama Konferansı sorularına Dr. Akın Özçift'in cevapları:
Her bir alanda çalışma kriterleri ve metotları ne olmalıdır? Her bir alanda çalışmaları yürütecek kadrolarda aranacak yeterlilik kriterleri ne olmalıdır?
“Her bir alan” başlığı Risale-i Nurlardan çok sayıda çalışma alanının çıkarıldığını varsaymakta. Sanıyorum ilk soru çalışma alanlarının tespitinden geçiyor. Bu alanların belirlendiğini kabul edersek o zaman birinci sualin ve buna bağlı olduğunu düşündüğüm ikinci sualin cevabı şu olabilir:
Akademik çalışmalarda (fen bilimleri alanında çalıştığım için bakış açım bu alana özgüdür!) öncelikle çalışılacak konunun belirlenmesi ve daha sonra o alanda yapılmış çalışmaların incelenerek yeni bir yöntem geliştirilmesi esastır. Risale-i Nurla alakalı çalışmalar için -bildiğim kadarıyla- henüz bir literatür oluşmadığından bu alanda nasıl çalışılacağına dair metodlar da çok şekillenmiş değildir. Bu nedenle bu alanda çalışma yapacak kadrolar bu yöntemleri de kendileri geliştireceklerdir. Sosyal bilimler alanında çalışma yapanlar için kısmen yön-yöntem anlamında birikim mevcut olup özellikle -mümkün olursa- fen bilimleri alanında çalışmalar için; ilk çalışmalar bu manada yol haritası olabilmesi anlamında ayrıca önem taşımaktadır.
Kadrolarda aranacak kriterler ve “her bir alan için yöntemler”:
Risale-i Nur un temelde bir iman hizmeti olduğu unutulmadan, onun Kur’an’a ayine olma vazifesi gözden kaçırılmadan her halde araştırmacılar için en temel “donanım” nurlara teslimiyet-nurları kabul olmalıdır. Günümüz bilim adamı kimliği -dindar kişiler için bile çoğu zaman böyle olmakta- o alandaki yetkinlikle bağlantılı olarak ben merkezlidir. Çalışmaları da zahiren “bilim için” olsa bile “ben ”eksenli bakışa meyillidir. Nurlardan bir konuyu araştıracak kişi, başka disiplindeki izafi yetkinliğinden ve “ben” merkezli bakış açısından azade olarak, Risale-i Nur’a ve dolayısıyla Kur’an’a ayine olma çabasıyla yola çıkmalı ve bunu sorgulamayı bir tür mürakabe haline getirmelidir. Bu niyetle yola çıkan araştırmacı aslında nura teslim olmuş, bir nur talebesidir.
Şöyle bir soruyla devam etmek isterim: Nurlarda bir konuda araştırma yaptığımızda diyelim ki bir konuda Risale-i Nur ile bugünkü bilim ters düşsün. (Örneğin “esir” maddesinin varlığı bu tarz bir konudur!). Biz yönü belirleyen kişi olarak nerede-nereye taraf olmalıyız? Veya bir taraf olmalı mıyız? Bugünün izafi bilimi güya “objektif” olduğu ve bizler de bu eksende bakmaya meyilli olduğumuz için Nurlardaki mana tarafsız gözle sorgulanmalı mı, yoksa Nurlardaki manaya destek verecek izahlar mı yapılmalıdır? Evet Risale-i Nur vahiy değildir. Evet bu tarz teslimiyet Üstadın izahlarından deliller getirilerek yanlışlanabilir. Ancak Lahikalarda çok ama çok kuvvetli ifadelerle “Nurlardan bir noktanın, virgülün” yerini değiştirme anlamında mezun olmadığını ifade eden ve teslimiyetini gösteren Nurun talebeleri de mevcuttur. Sanıyorum bu soru-sorun vazife arama konferansında mutlaka gündeme getirilmelidir. Çünkü bir araştırma metodolojimiz olacaksa bu konulara bakışımızla şekillenecektir. Dolayısıyla ilgili bakışın netleşmesi kanaatimce bir diğer ön-şarttır. Bu soru aslında “Risale-i Nur araç mı amaç mı sorusuyla” bir bakıma paralellik arz eder.
Risale-i Nurlara teslimiyetin yanında vukufiyet bir diğer ön-şarttır. Vukufiyet için şöyle bir izah getirmek istiyorum dilim-döndüğünce: Bilgisayar başında araştırma konusuna ait konuları toplamak araştırma yapmak için ilk adım görünse de ilgili yerlerin “makamları”, yani konu içindeki anlamları asıl bakılacak noktadır. Bu durumda araştırıcı okuduğunu doğru yorumlayacak vukufiyette olmalıdır.
Araştırmacılarla ilgili olarak alanında doktora yapmış olması tercih sebebi olsa da, bazen tam tersi doktora gibi süreçlerin aşırı felsefi olmasından dolayı Nurlara bakışı olumsuz etkilemesi ihtimali de düşünülebilir. Örneğin, kendim DNA-RNA meselelerine alanım gereği çok baktığım için, hüve nüktesindeki bazı izahları anlayamamış, daha doğrusu oradaki “harikalıkları” yıllarca görememiştim. Ancak bir başkasının farklı bakışla izahları beni bir derece uyandırmıştı. Bu durumu “ilmi-felsefi” körleşme-kirlenme olarak tanımlayabiliriz.
Son olarak, çok klasik-bilindik bir tavsiye olsa da (kendim beceremesem de!), araştırmacının -en azından Nurlarla alakalı araştırma yaptığı sürede- zihninin sürekli Nurlarla meşguliyeti, okumasının devamlılığı en temel ön-şarttır. Nurlardan istifadenin ve aslında sadece bir yan dal olan araştırma yapmanın (istifade ettirmenin!) yolu, Nurların Müellifinin ifade ettiği “100 defa okudum, 101'inciye iştiyakım var” manasındaki beyanları ekseninde hareket etmektir.
Hangi çalışma alanları birbiriyle ilişkili ve birinci derecede yakın görülmektedir? Bunların ortak disiplini nasıl sağlanmalıdır?
“Hangi çalışma alanları” sorusu, daha önce ifade ettiğim gibi bir takım çalışma alanlarının varlığını ihsas eder. Bu durumda öncelikle çalışma alanlarının belirlenmesi için bir yönteme ihtiyaç vardır: Öncelikle Risale Akademi kendi sayfasında konu, konular önermek için bir bölüm yayınlayarak olabildiğince çok konu önerisinin (veya dosyasının) toplanmasını sağlayabilir. Daha sonra bu konular elenerek, birleştirilerek, sınıflandırılarak sistematik bir şekle getirilebilir. Bu çalışma diğer araştırıcıların (profesyonelliğin de tartışılması gerektiğini düşündüğüm için gönüllüler demek istiyorum!) yeni konu başlığı bulma, elde edilen konulardan birinde çalışma yapma anlamında dikkatini çekecektir. Bu şekilde sistematik bir sınıflandırmanın (bu bir önşart olmayıp sadece yol haritası şeklinde düşünülebilir!) arkasından kişi veya grup bazında çalışma alanları belirlenen “15 vazife” ekseninde bir zeminde incelenebilir.
Risale-i Nur'da geçen benzer ifade, kavram veya konular üzerinden 15 vazifenin başka bilimlerle ilişkisi nedir ve nasıl olmalıdır?
Bu sorunun cevabının belli konu başlıkları elde edilmesinden sonra şekillenebileceğini düşünüyorum.
Bu arama konferansının, yeni arama konferanslarının ve her 15 vazife alanının ayrı ayrı disipline olabilmesi için başlangıçtaki yol haritamız ne olmalıdır?
Bu arama konferansı bu tarz bir faaliyetin (15 vazife) ne kadar ve ne şekilde makes bulacağının netleşmesi, bir tür ısınma faaliyeti olarak görülmelidir. Bundan sonraki konferanslar bu konferansın meyvelerine bağlı olarak şekillenecektir.
Sizce belirtilen mektubun, Risale-i Nur'un ruh-u aslisine uygun ve manasına sadık bir şekilde akademik zeminde muhatap bulması için öncelikle hangi bilim dalları ile ortak konferanslar düzenlenmelidir?
Sanıyorum sosyal bilimler zaten bu alanda fıtri önceliğe sahiptir. Ancak bir iki örnek konu tavsiyem şu şekilde olacaktır:
i)Risale-i Nur imana hüsn-ü mücerred manasıyla bakarken Nurlarda bu manada çok ciddi hüsn analizleri yapılmaktadır. Risale-i Nurun “estetik” alanına bu manada önereceği çok güzel noktalar olduğunu düşünüyorum.
ii)Bilim felsefesi olarak bilinen alana “Nurani” bir bakış katma sanıyorum yine orijinal bir çalışma olacaktır. Ayrıca bu tarz bir çalışma doğası gereği sosyal bilimler dışındakilere de, bilime Allah için nasıl bakılması gerektiği dersini vereceği için önemli olabilir.
iii)Risale-i Nurda harikulade tefekküri bahisler vardır. Bunlar öncelikle edebiyatın (ki Sadık Yalsızuçanlar bu şekilde örneklere imza atmıştır) inceleme alanına girerken, çizgi film veya sinema tarzında çalışmalara -teknolojik altyapının müsaadesiyle- izin verecektir. Ayetü’l-Kübra’nın, Münacaat’ın bu şekilde yorumlanması hemen herkesin aklına gelen güzel bir fikirdir.
İnşallah alanım olan bilgisayar için bir çalışma konusu önerebilirim!
Amaç, kapsam, metot, kavram, tanım, muhatap/hedef kitle, kıyas, yeni sonuçlar bağlamında yapılacak araştırma, eğitim ve yayın faaliyetleri nasıl bir sistemde ilerlemelidir?
Çok detaylı bir soru açıkçası bu konuda önerebileceğim somut bir şey olamayacak. Bu sorunun cevabının çalışmalar başlayınca fıtri seyrinde şekilleneceğini düşünüyorum. Çünkü her araştırma konusu, her toplum katmanına aynı şekilde sunulamayacağı için bazen aynı konu bile farklı farklı şekilde sunulacaktır.
Risale-i Nur’daki imanın âlî hakikatlerini her kesimden ve seviyeden insana anlaşılır kılma şekil ve yöntemleri neler olabilir?
Zannedersem nurların aslına dokunmadan, okuduklarımızın (aslında daha çok hazmettiklerimizin!) değişik medya biçimleriyle ifadesi bu soruya cevap teşkil edecektir. Ancak ben yine Nurlara, “Nurcu, Nur Talebesi” samimiyetiyle bakacak bir kişinin-ekibin yola çıkarken yayın yapacağı medya biçimlerini de bulacağını, değişik açılımlar yapabileceğini düşünüyorum. Çünkü “bu hakikatleri” insanlara (hangi hedef kitle düşünülüyorsa!) nasıl ulaştıracağım derdiyle yanıp tutuşan Nur Talebeleri çok değişik mecraları hizmet adına kullanmayı zaten becermiş ve çok güzel örnekler vermişlerdir. Bu şekilde bir hareket noktasının, “15 vazife” ekseninde de çok güzel-makbul meyveler vereceğine inanıyorum.
Sizce birbirleri ile ilintili ve mütemmim olan bu kavramları sınırlandırmak kabil midir? Yoksa mütedahil daireler gibi mi değerlendirmek gerekir?
Sınırlama çalışması yapmak yerine doğal seyrinde araştırmacının insiyatifinde şekillenmesi doğru olacaktır.
Bütün bu görevlerin yerine getirilmesinde bir metodolojiye/ilmî usule ihtiyaç var mıdır? Varsa, bunun esasları nelerdir/neler olmalıdır?
Risale-i Nurla alakalı araştırma yapmak aslında temelde Risale-i Nuru anlamak çabasının yan ürünüdür. Ya da böyle olmalı, görülmelidir. Bu manada yıllardır okunan bu eserleri anlamak için “okuyan”, “emek” veren kişilerin tecrübeleri araştırmacılara metod olarak tavsiye edilebilir. Risale-i Nur ilham olması sebebiyle Kur’ani olması hasebiyle defalarca okumayı göze alacak araştırmacıya ihtiyaç duyar. Tanıştığım bir samimi arkadaşımın Kader risalesini anlamak adına, her gün tekrar tekrar okuyarak, kelime kelime inceleyerek altı ayını verdiğini bizzat müşahade etmiştim. Evet zor bir öneri olduğunun farkındayım. Ama Nurların şerh-izah eksenindeki faaliyetine soyunacak araştırmacının belki birinci vazifesi bu şekilde okuma-anlama çabası olmalıdır. Bu tarz bir emek verilmeden ortaya konacak eserin, “bir tutam” risale, “çok tutam” günümüz bilimi, bol yabancı kelimeden oluşmuş (haydi bilimsel terminoloji diyelim!) bir esere dönüşmesi kaçınılmazdır. Günümüz araştırmalarında yüzlerce referanslı makaleler makbul olsa da bu tarz bir araştırmada Risaleden bir cümlenin referanslar bölümünde “Nursi, Sözler, 123-127 vs neşriyat” yer alması acaba maksud olunan tarz mıdır? Bu tarz bir çalışma nazarları Nurlara çevirmekte ne kadar muvaffaktır. Belki yine metodoloji anlamında düşünülmesi gereken bir noktadır. Bu nedenle bir metodoloji önerilecek olursa genel olarak şu maddeler tavsiye edilmelidir:
i)İlgili konuyu Nurlardan etraflıca okumak.
ii)Her okuyuş sırasında bol bol soru üretip bu sorulara cevap sadedinde tekrar okumak.
iii)Önceki tecrübelerimizi-bilgilerimizi diğer eserlerden istifademizi asıl hedef olan -Nurun anlaşılması, anlatılması, Nura ayine olunması- gayesi unutulmadan bu okumalara destek olacak şekilde araştırmaya nihai şekil vermek.