Risale-i Nur’u kırk tabakaya anlatmak

Risale-i Nur’u kırk tabakaya anlatmak

Kendi ilmi alanlarımızın verilerini Risaleleri daha iyi anlamada 'bir basamak' olarak kullanmanın neresi arzî olur?

Risale-i Nur’dan istifade oranları onu okuyanların yetenek aynalarına, mesleklerine, dünyevi işlerine, zihinleri meşgul eden esas konulara göre farklılaşır. Bu durum tıpkı “Üçüncü Risale olan Üçüncü Kısım”da da geçtiği gibi; “kırk tabaka”yı her tabakanın özelliklerini ve onların nasıl muhatap alınması gerektiğini bilmeyi gerektirir.

Her tabakanın ihtiyacını ve şartlarını algılamayı gerektirir. “Kulaklı tabaka tabir ettiğimiz âmi avam” ile “Gözlü tabakasına, yani, âmi avamdan veyahut aklı gözüne inmiş maddiyunlar tabakasına karşı” da Risale-i Nur’un hakikatlerine ayna olabilmek başlı başına bir meziyettir.

Toplumsal tabakalara Risalelerin manalarını tavzih edip, şerh etmede uzman Nur Talebelerine ihtiyaç olduğu kesin. Her fenden, her ilimden kendi alanında uzmanlaşmış, rüsûh peyda etmiş ilim erbabına ihtiyaç olduğu daha önce de yazılıp çizildi.

Peki, biz de Risale-i Nur’u anlamada ve anlamlandırmada kendi ilmi alanlarımızın verilerini neden kullanmayalım? Bu masum bilgileri kullanarak Risaleleri daha iyi anlamada “bir basamak” olarak kullanmanın neresi arzî olur?
 
B. Said Çitfçi'nin yazısı için TIKLAYINIZ