Risale-i Nur'un bandrol sorununa çözüm getirildi
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül'den yeni açıklama
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül, "Risale-i Nur Külliyatı"nın varislerinden habersiz basıldığı yönünda çok sayıda şikayet aldıklarını belirterek, "Torba Yasa"da yer alan düzenlemenin sorunun çözümüne katkı sağlayacağını belirtti.
Gül, "eserlerin bir an önce basılıp, okuyucuya ulaşması için söz konusu düzenlemeyi yaptıklarını" ifade ederek, "Bizim görevimiz bundan sonra başlıyor. Biz, Risale ile ilgili bandrol başvusunda bulunanlardan veraset ilamı istiyoruz. Şu ana kadar, bu konuda yargı kararıyla veya belgeyle mirasçıların muvafakatının bulunduğu bir başvuruyla gelen olmadı" dedi.
Risale-i Nur'un basımı konusunda yaşanan bandrol sorunuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Gül, telifte hak takipliğinin "yazarın yaşamı, artı 70 yıl" olarak korunduğunu, süre sonunda eserin kamuya mal edildiğini anımsattı.
Risale-i Nur ile ilgili basım yapan yayınevlerinin bugüne kadar "Sahibiyle ilgili koruma süresi dolmuştur" şeklinde yazılı beyanda bulunarak bandrol aldığına işaret eden Gül, şöyle konuştu:
"Bizim bunu inceleme sorumluluğumuz yok çünkü telif tamamen hak sahibinin şikayetine ve takibine bağlı bir koruma.
2010 yılında yaptığımız bir değişikliğe göre, yaşayan eser sahiplerinden bir muvafakatname istiyoruz. Sahibi ölmüş ancak eserin koruma süresi dolmamışsa, varislerinden haklar kime intikal etmişse onun muvafakatini istiyoruz. Bugüne kadar Risale-i Nur'un müellifiyle ilgili, hep 'Koruma süresi doldu' denilerek bandrol alınmış. Biz de bunu, Başbakanlık İletişim Merkezi üzerinden 'Bu eserin müellifi 1960 yılında ölmüştür. Koruma süresi dolmamıştır. Varislerinden habersiz olarak basılıyor, müdahale edin' diye gelen 50-60 şikayet yoluyla öğrendik. Bizim görevimiz bundan sonra başlıyor. Biz Risale için bandrol başvurusunda bulunanlardan veraset ilamı istiyoruz. Şu ana kadar bu konuda yargı kararıyla veya belgeyle mirasçıların muvafakatinin bulunduğu bir başvuruyla gelen olmadı."
Gül, 12 öğrencisini şahitler huzurunda mirasçı tayin eden Said Nursi'nin vasiyetnamesinin şu anki hukuk açısından kabul görebilmesi için bu kişilerin, atanmış mirasçı olduğunun mahkeme kararıyla tespit edilmesi gerektiğini bildirdi.
Said Nursi'nin hala hayatta olan 3 öğrencisi tarafından açılan davalar bulunduğunu dile getiren Gül, atanmış bu mirasçıların yanı sıra Bediüzzaman'ın akrabalarından oluşan başka yasal mirasçılarının da bulunduğunu söyledi.
"Tamamen bizim dışımızda gelişen bir şey"
Nihat Gül, vasiyetname tam netleşmediği için Risale-i Nur'da müşterek mülkiyetin bulunduğunu anlattı.
Eserin, bütün varislerin ortak muvafakatiyle basılabileceğine dikkati çeken Gül, bu kişilerin yarısının şu ana kadar muvafakat verdiğini ifade etti. Gül, varislerin birlikte muvafakat vermesi durumunda ancak Bakanlık olarak bandrol verebileceklerini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şu an yasal mirasçılar muvafakat verse bile biz bandrol veremiyoruz çünkü diğer tarafta atanmış mirasçı olduğunu iddia eden kişilerin açtığı davalar var. Bu, belki hep böyle sürecek ama tamamen bizim dışımızda gelişen bir şey, hukuka uyuyoruz biz. Diyelim ki 2030 yılına kadar atanmış mirasçılar sorunu çözüldü, yine orada diğer 3 kişinin muvafakatı aranacak. Biri muvafakat vermezse yine bandrol veremeyeceğiz. O sorunlar çözülse bile bu konuyla ilgili sorun her zaman gündemde. Biz de bu Torba Yasa ile sorunu düzeltmek istedik."
Gül, "Eserlerin bir an önce basılıp, okuyucuya ulaşması için söz konusu düzenlemeyi yaptık" dedi.
Yasanın sağladığı kolaylıklar
İlgili kanundaki "kamuya mal etmeye" yönelik maddede bazı düzeltmeler yaptıklarını anımsatan Gül, şunları kaydetti:
"Maddenin mevcut haliyle hayatta olan birinin eserini devlet kamulaştırabilirdi, biz onu ölümden sonraki süreye öngördük. Bu kimsenin istemediği bir şeydi. Yazar hayattayken eseri kamulaştırılabiliyordu. Kamulaştırma şartlarında ise eserin tüm nüshalarının bitmiş ve bunun üzerinden 2 yıl geçmiş olması gerekiyordu. Siz 81 ili tek tek arayacaksınız, matbaa basmıştır, yayınevi satmıştır ama Rize'nin Ardeşen ilçesinde 5 tane duruyordur belki. Öyle baktığınızda bu yine sıkıntı ve ölçülebilir bir şey değil. Bütün illerin tek tek test edilmesi mantıklı bir ölçü kıstas değildi, biz onu da kaldırdık. Ayrıca hak sahibi bir kişi eseri basacağı hususunda dilekçe verdiğinde eseri basmasa bile yine de o beyan olduğu müddetçe kamuya mal edemiyordunuz, biz bunu da kaldırdık. Öte yandan telifle ilgili uygun bir bedel de ödenecek. Bunu bir telif hesaplama yöntemi var. Risale-i Nur için eser sahibinin öldüğü 1960'tan bu yana 54 yılda bizden bandrol almış, kaç eseri basılmışsa, koruma süresine göre kalan yıl ile oranlanıyor ve o kadar eser basılacakmış gibi hesaplaması yapılıp hak sahibi kişilere telif ücreti ödeniyor."
"Eserlerin bir an önce okuyucuya ulaşması için yaptık"
Müsteşar Yardımcısı Gül, sorunun, Torba Yasa ile çözüme kavuşturulmaması halinde mahkeme kararının beklenmesi gerekeceğini belirtereke, "Şu anda da zaten bize atanmış mirasçılarla ilişkili hiçbir karar gelmedi. Sadece açılmış davaların sonucunu bekliyoruz. Yasal mirasçılarla ilgili de genel müşterek mülkiyetin yüzde 50 hissesine tekabül eden muvafakat getirdiler, diğer yüzde 50 yine ortada yok. Biz bu sorunu çözüp eserlerin bir an önce basılıp okuyucuya ulaşması için söz konusu düzenlemeyi yaptık" şeklinde konuştu.
"Telife, ortak tarife"
Gül, Telif hakları Yasa Tasarısı ile Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) Yasa Tasarısı'nın paket halinde yeni yasama yılında TBMM'ye sunulmasının öngörüldüğünü söyledi.
Telif Hakları Yasa Tasarısının genel hatları hakkında da bilgi veren Gül, tasarıda meslek birliklerine yönelik bir birliktelik öngördüklerini belirtti.
Gül, ayrıca telif konusunda ortak bir tarife oluşturmayı öngördüklerini bildirdi.
Yasa ne getiriyor?
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen "Torba Kanun Tasarısı"nda yer alan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda yapılan düzenlemeye göre, Bakanlar Kurulu kararıyla memleket kültürü için öneme haiz görülen eserler üzerindeki haklar, hak sahiplerinin münasip bedel talep etme hakları saklı kalmak kaydıyla, eser sahibinin ölümünden sonra, koruma süresinin bitiminden önce kamuya mal edilebilecek.
Bu hususta karar verilebilmesi için eserin Türkiye'de veya ülke dışında Türk vatandaşları tarafından üretilmiş olması gerekecek. Eserin topluma ulaşmasını sağlayacak şekilde yayımlanması zorunlu olacak.
aa
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.