Said Nursi artık sadece Nurcuların Üstadı değil
Risale-i Nur Enstitüsü Gebze şubesince düzenlenen “İslam Toplumlarının Geleceği ve Dünya Barışı” adlı panel önceki gün Gebze Osman Hamdi Bey kültür merkezinde yoğun bir katılımla gerçekleşti
Haber: Yavuz Topalcı - Fotoğraflar: Barış Akbulak
Gebze’de, Risale-i Nur Enstitüsü Gebze şubesince düzenlenen “İslam Toplumlarının Geleceği ve Dünya Barışı” adlı panel büyük ilgi gördü. Geceye Darıca kaymakamı Osman Ateş, Dilovası Belediye Başkanı Cemil Yaman, Gebze İleri teknoloji Enstitüsü Fizik Anabilim Dalı Başkanı Bekir Aktaş katılırken, TBMM idare amiri Hüsrev Kutlu tebrik telgrafı gönderdi.
(Panelden fotoğraflar için TIKLAYINIZ)
“En yüksek gür sada İslam’ın olacaktır.”
Risale-i Nur Enstitüsü Gebze şubesi başkanı Mustafa Duman’ın yapmış olduğu açılış konuşması ile başlayan program, Hür Adam filmi yönetmeni Mehmet Tanrısever’e plaket takdimi ve panel akabinde panelistlere plaket takdimi ile son buldu. Açılış konuşmasında Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin “Asya’nın bahtının miftahı, meşveret ve şuradır” sözüne atıfta bulunan Duman, “Yüz yıl önce Emeviye Cami’nde bizlere seslenen üstad hazretlerinin müjdelerini bugün gözümüzle görüyoruz. Bir tarafta –sanat dünyasında- üstadımızla ilgili filmler ortaya konulurken diğer taraftan bilim dünyası Şam’da enstitümüz tarafından düzenlenen kongre ile yüz yıl önce okunan hutbeyi anlamaya, yorumlamaya gayret göstermektedir. Zaman Risale-i Nur’u haklı çıkardı ve elbette inşallah en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacaktır.” diye konuştu.
Duman’ın konuşmasından sonra Risale-i Nur Enstitüsü tarafından hazırlanan “Asya’nın bahtının miftahı” konulu sinevizyon gösterisinin sunumu yapıldı. Sinevizyon gösterimi sonrasında Darıca Kaymakamı Osman Ateş tarafından Hür Adam filminin yönetmeni Mehmet Tanrısever’e Risale-i Nur Enstitüsü Gebze şubesi adına plaket takdim edildi. Çok büyük bütçelerin ayrıldığı sinema dünyasında bizleri birbirimize bağlayan değerlere önem verilmediğinin altını çizen Tanrısever, önceki gün Bursa’da dolaşırken “sinema günleri” düzenlendiğini gördüğünde sevindiğini ama ilanı incelediğinde Fransız filmlerinin gösterimde olduğunu bunun da bizim açımızda üzücü olduğunu dile getirdi.
“Böyle bir İslam kahramanın anıldığı yere nasıl katılmayayım?”
Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Vehbi Karakaş’ın yöneticiliğini yaptığı panelin konuşmacıları ise Nihat Derindere, Mustafa Özcan ve İslam Yaşar’dı. Her yıl Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin vefat yıldönümü etkinliklerine katıldığını ifade eden Karakaş, “Benim için şu grubun, bu grubun adamı diye itham etmeye kalkıyorlar. Ben Üstad hazretlerinin olduğu kadar Akif’i anma günlerine, Çanakkale’yi anma günlerine de katılıyorum. Bana böyle diyenlere ben de soruyorum, “milletimin imanını selamette görürsem cehennemde yanmaya razıyım. Çünkü bedenim yanarken gönlüm gül gülistan olur.” diyen iman kahramanının anma etkinliğine nasıl katılmayayım? “Milyonlarca başların bulunduğu bu kutsi hakikate bir Said değil bin Said feda olsun!” diyen büyük insanın anma etkinliğine nasıl katılmayayım?” şeklindeki konuştu. Daha sonra ise Karakaş, ilk sözü Nihat Derindere’ye verdi.
“Sadece zaman değil Bediüzzaman algısı da değişiyor!”
Geçen zaman içerisinden bir çok köklü değişikliklere tanıklık ettiğimizi ifade eden Derindere, "Zamanın değişmesinin yanı sıra zaman içerisinde Bediüzzaman algısı da değişmektedir. Eskiden Bediüzzaman, “Nurcuların Üstadı”, “Risale-i Nurların yazarı” olarak bilinirken günümüzde herkesin kabullendiği bir İslam alimi iken eserleri olan Risale-i Nur’lar da sadece “nurcuların kitabı” değil." diye konuştu.
Üstad hazretlerinin vefatının 51. yıl dönümü nedeniyle değil ilk sözünü söylemesinin 103. yılı nedeniyle konuşmasına devam ettiğini ifade eden Derindere şunları söyledi:
“Bediüzzaman artık ilmi araştırmalarda referans kaynağına dönüşmüştür. Araştırma yapan insanların kaynakçasında Bediüzzaman olmadığı zaman, “Bediüzzaman nerede?” diye soracaklar. Barla’da Çam Dağı’nda Üstad söyleyip, Şamlı Hafız Tevfik abi yazıyormuş. Yazarken Tevfik abi kalbinden, “bu nadide eserleri biz dağın başında yazıyoruz ama kim bulup okuyacak ki?” diye geçirmiş. Üstad hazretleri de onu dürterek, “Sen yaz kardeşim. Gün geldiğinden tüm dünya Risale-i Nur okuyacaktır.” demiş. Bugün baktığımızda bu gerçekleşmiştir. Avrupa Risale-i Nur sayesinde Müslümanlaşmaktadır. Bunu afaki değil, yapılan araştırmaların sonucuna dayanarak ifade ediyorum.
Japon ilim adamı Fukuyima, görmüş olduğu manzara karşısında Avrupa’nın sonu geldiğini ifade etmiştir. Vatikan bugün –tüm semavi dinlerde yasak olduğu halde- faize vermiş olduğu fetva için özür dilemektedir. Avrupa medeniyeti yaşlanmıştır ama İslam medeniyeti diridir ve Fukuyima’nın dediği gibi Avrupa’nın sonu gelmemiştir. Üstad hazretlerinin ifade ettiği gibi İslam medeniyeti uyanmaktadır.”
“Dünya ittihad-ı İslam’a koşuyor!”
Derindere’den sonra söz alan gazeteci yazar Mustafa Özcan da Robert Gates’in “Osmanlı sonrası yapının sona erdiği” noktasındaki beyanatına katıldığını ifade ederek, “ Osmanlı sonrası oluşan yapı sona ermektedir. Bu da önümüzde yeni bir yapının önümüzde olduğunu ve o yapıya doğru yol aldığımızı göstermektedir. Bu yapı da üstad hazretlerinin dediği gibi özgürlükleri kapsayan bir yapı olacaktır. İslam dünyasındaki hareketlilik de buradan kaynaklanmaktadır. Yıllardır İslam coğrafyası üzerine çalışan ve bir dönem eğitim için orada bulunan ben dahi böyle bir hareketlenme açıkçası beklemiyordum. Lakin İslam’daki devlet anlayışının Üstad hazretlerinin dediği gibi “meşrutiyet-i meşrua” olması cihetiyle İslam alemi bu yöne doğru gitmektedir. Buna beyaz devrim diyebiliriz. Yaşanan olaylar gösteriyor ki Yavuz Selim’in hayalini kurduğu, Üstad hazretlerinin gayret gösterip çağrıda bulunduğu gibi İttihad-ı İslam’a koşuyor.” Diye konuştu.
“Çözüm İslam’dadır!”
Özcan’dan sonra son sözü alan edebiyatçı yazar İslam Yaşar da Bediüzzaman gibi kahraman alimlerin yetişmediğini bu yüzden kahramanların ve alimlerin bir şahs-ı manevi oluşturmalarının gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
"Üstad hazretleri insanlığın cehennem ateşinde yanmaması için elinden gelen gayreti göstermiştir. Rüyasında peygamberimizi gördüğünde ondan ilim talebinde bulunmuştur. Yeri geldiğinde doğuda savaşlara katılmış yeri geldiğinde mederesede talebe okutmuştur. Bugün İslam aleminin yaşamış olduğu sıkıntıların sebebi O'nun gibi kahraman alimlerin bulunmamasındandır. Yine Üstad hazretleri, İslam hakimiyetinin sembolü olan Ayasofya'nın ibadete açılması gerektiğini söylemiştir. Mustafa Kemal ile Ankara'daki görüşmesinde "devlet adamı nasıl olmalıdır" sorusunun cevabını verirken de Ayasofya'yı örnek göstermiştir. Ayasofya, İslam aleminin fecr-i sadıkı olacaktır. İslam aleminde yaşanan hareketlilik ne olursa olsun çözüm İslamdadır, çözüm kendi içimizdedir. Başka yerde çözüm aramaya gerek yoktur."
Panelin sona ermesi sonrasında Darıca Kaymakamı Osman Ateş, Dilovası belediye başkanı Cemil Yaman, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Fizik anabilim dalı başkanı Bekir Aktaş ve Risale-i Nur Enstitüsü Gebze şube başkanı Mustafa Duman'ın panelistlere plaket takdimi ile son buldu.