Said Nursi hayatım tehlikededir mesajı attı

Said Nursi hayatım tehlikededir mesajı attı

Bediüzzaman, hapishanede pusulayı aceleyle yazıp, kibrit kutusu içerisinde Hâfız Mustafa’ya attı

Risale Haber-Haber Merkezi

Risale-i Nur’un hizmet kervanında Hâfız Mustafalar çoktur. Fakat bir Hâfız Mustafa var ki; Bediüzzaman Said Nursi tarafından, Emirdağ Lâhikasında, Denizli şehrinin adıyla beraber çokça anılmaktadır.

Hafız Mustafa, 1943 Denizli mahkemesinde idam ile yargılanan masum ve mazlum Bediüzzaman Said Nursi ve talebelerine sahip çıkmış, onlara kahramanca kol kanat germiş ve hâkimlerle iyi münasebetler kurarak Denizli Mahkemesinin beraatla neticelenmesine vesile olanlardan olmuştur. Kendisi hapse girmediği halde, bu hizmetleri bizzat Üstad Bediüzzaman Hazretleri tarafından takdir ve sena ile anlatılmakta ve yazılmaktadır. 

Dürüstlüğü, hayırseverliği ve verdiği güven ve itimattan doğan şahsî nüfuzunu kullanarak hapisteki mazlumlara kefil olan Hafız Mustafa’nın önemli hizmetlerinden birisi de; hapis anında ve tahliyeden sonra Bediüzzaman ve talebelerine yemek, çamaşır yıkatma ve iaşe konularında korkmadan, kahramanca -bu masumlara- sahip çıkmasıdır. Zaten Denizli şehri Üstad Bediüzzaman Hazretleri tarafından “Kahramanlar Ocağı” olarak tavsif edilmektedir. (Em.L.186)

hafiz_mustafa2.jpgHacı Hâfız Mustafa Hilmi Kocayaka veya Denizli halkı arasındaki lakabı ile ‘Yakalı Hâfız Mustafa’ 1893’de (1312) Burdur’un Yeşilova İlçesinin Kocayaka Köyünde doğmuştur. 1927’de 34 yaşında iken önce Denizlinin Çardak İlçesine yerleşir. Bir sene sonra da Denizlinin merkezine taşınır. Ticarete yatkınlığı çok fazladır. Aynı anda müteahhitlik; un ve ekmek fabrikası; tekstil ve çırçır fabrikaları kurar ve işletir. Yine eşzamanlı olarak zahire ticareti ve krom madeni eksperliği de yapmıştır. Ancak, ‘Yakalı Hâfız Mustafa’ bütün bu dünyevî başarılarını Allah rızasına vasıl olmak için basamak yapmasını bilmiştir.

Yakalı Hâfız Mustafa, 28 Şubat 1979 senesinde 86 yaşında iken vefat etmiştir. Kabri Denizli Asri Mezarlığında 34. ada’dadır. Vefatının 31. senesinde kendisini rahmet, minnet ve dualarla anıyoruz… Ruhuna binler Fatiha…

ÖMER ÖZCAN

**

RİSALE-İ NUR'UN SERBESTİYETİNE YAPTIĞI HİZMET

Hâfız Mustafa’yı daha iyi tanıyabilmek için önce Emirdağ Lâhikasında geçen bir mektubu okuyalım. Bu mektupta Üstad Hazretleri Hâfız Mustafa’nın yaptığı hizmetlerin kıymetini ve büyüklüğünü minnet ve dualarla anlatmaktadır. Ve kendisini ziyarete gelen bu kahraman zatı binler safalarla karşılamaktadır. Mektup aynen şöyledir:

“Denizli tüccarı aslı Burdur'lu Hâfız Mustafa'ya hitabdır.
Bismihi subhanehu. Esselamü aleykum ve Rahmetullahi ve berakatühü bi adedi hurufati Risale-in Nur.
Aziz, Sıddık Kardeşim Ve Hizmet-i Kur'aniye'de Muvaffakıyetli Arkadaşım!
Sen binler safalarla geldin, beni ebedî minnetdar ettin ve sadık arkadaşlarınla Risale-i Nur'un serbestiyetine hizmetiniz o derece büyük ve kıymetlidir, değil yalnız bizi ve Risale-i Nur'un şakirdlerini, belki bu memleketi, belki âlem-i İslâm'ı manen minnetdar ettiniz ki; ehl-i imanın imdadına yetişmeye Risale-i Nur'un yolunu serbestçe açtınız.”
(Emirdağ Lâhikası 46)

Bediüzzaman Hazretleri yine aynı kitabında, başka bir mektupta; Risale-i Nurların tamamına beraat veren ve Hâfız Mustafa ile dost olan, daha sonra da Üstada dost olan, Hâkim-i Âdil Denizli Ağır Ceza Reisi Muğla’lı Ali Rıza Balaban ile Hâfız Mustafa’ya ve diğer hizmeti geçenlere şöyle dua etmektedir:
“Evet hâkim-i âdil, Muharrem ve Feyzi ve Hâfız Mustafa, bir-iki senede, yirmi sene kadar hizmet-i Nuriyeyi yaptılar; Nur'un şakirdlerini ebede kadar minnetdar eylediler. Cenab-ı Hak onlardan ve beraberlerinde Nur'a hizmet edenlerden ebeden razı olsun, âmîn!” (Em. Lâhikası 139)      

HAFIZ MUSTAFA’NIN TORUNU MURAT EMİN KOCAYAKA DEDESİNİ ŞÖYLE ANLATMAKTADIR:

hafiz_mustafa1.jpg(Hafız Mustafa Kocayaka çocuklarıyla.)

Dedemin en büyük hizmeti 1943 Denizli Mahkemeleri döneminde, Üstad Bediüzzaman Hazretlerine sahip çıkarak olmuştur. Ekonomik olarak güçlü olduğu için bürokratlarla arası iyiymiş. O dönemde Denizli’de herkesin tanıdığı, itimat ettiği, nüfuzlu bir şahsiyettir... Hâkimlerle de dostlukları varmış... Bu dürüstlüğü ve güveni kullanarak bu masum insanların suçsuzluğuna kefil olmuştur. Böylece Denizli Mahkemesinin aldığı beraat kararında önemli roller üstlenmiştir.

Çocukları, yani amcalarım, Bediüzzaman’ın eski İpa’nın üstündeki Şehir Otelinde gözaltında bulunduğu dönemlerde, sürekli olarak ziyaretlerine gitmişler ve kendisine yemek götürmüşler. İpa o dönemin meşhur bir mağazasıdır. İpa’nın üstü otelmiş. Otelin adı; Şehir Oteli... Denizli Emniyet Binasının karşısındadır. Beraattan sonra Üstad orada kalıyor. İşte o mağazanın İkinci katında Üstad hazretleri tek bir odada, tek başına göz hapsinde tutuluyor. Üstad orada da çok sıkıntı çekmiştir. Tek başına kaldığı odaya bir soba bile koymuyorlar… Tabir caizse soğukta ölüme terk ettikleri bir yerdir orası.

KİBRİT KUTUSU İÇİNDE CAMDAN ATILAN: HAYATIM TEHLİKEDEDİR PUSULASI

Bediüzzaman Hazretleri 1943 Denizli hapishanesinde çok sıkıntılar çekmiştir... Hatta zehirlenmiştir…

said_nursi_pusula.jpgEn çok sevdiği talebelerinden birini (İslamköylü Hafız Ali) kendi yerine şehid verdiği bu cehennemin içinden, yan tarafta görülen pusulayı aceleyle yazıp, bir kibrit kutusu içerisinde pencereden Hâfız Mustafa’ya atmıştır.

Bugün kitaplarının 40 küsur dile çevrildiği, eserlerini milyonların okuduğu Bediüzzaman Hazretlerinin yürekleri dağlayan bu pusuladaki ifadeleri şöyledir:

“Bismihi subhanehu
Hadsiz selam. Beşaretinize çok teşekkür... Ben tarafından oradaki hem mahkemeye hem mahkeme-i temyize teşekkürümü tebliğ ediniz. Mümkün olduğu kadar beni buradan alınız. Mahkeme reisi ve emniyet müdürü beni bu meselemiz için ya Denizli’ye veya bir kazaya aldırsınlar. Hayatım tehlikededir. Ben burada yaşamam, şiddetle rahatsızım. Said”

www.RisaleHaber.com