Said Nursi Kur’anî iman metodu uyguladı
Faslı ilim adamı Prof. İdris El-Harşafi Risale haber’e konuştu
Röportaj: Abdurrahman Iraz-Risale Haber
Özelde Fas’ta, genelde İslam dünyasında düzenlenen İslam eksenli bilimsel konferans, açık oturum, panel ve sempozyumlarda yer alan, Faslı ilim adamı Prof. İdris El-Harşafi ile Risale-i Nur, Bediüzzaman Said Nursi ve bunların penceresinden insan ve kainatı okumak üzerine konuştuk.
BU ASIRDA GENÇLER, DELİL VE İSPAT İSTİYOR
İdris El-Harşa kimdir?
İdris El- Harşafi Allah’ın kullarından bir kuldur. Cenab-Hak ona Kur’an okumayı ve bunun gereği olarak bilimsel araştırmalar yapmayı nasip etti. O’nun rızasına ulaşma hedefine yönelik Kur’an ilimleri sahasında çalışmalar yapmaya devam ediyorum.
Nerede ve ne işle meşgulsünüz?
Halihazırda Fas Yüksek Öğretim Kurumunda, üniversitede matematik ve sayım alanında öğretim üyeliği ve bu alanda çalışmalar yapmaktayım. Ayrıca New York İlimler Akademisi Üyesi, Fas’taki Uluslararası İlmî Îcaz Merkezi Müdürü, Rabat ve diğer Fas şehirlerinde vaizlik görevini yerine getiriyorum. Kur’an ve Sünnette ilmî îcaz alanında doktora çalışması yapan öğrencilere rehberlik yapmaktayım. Çalışmalarımız, Kur’an’daki ilmi îcazı ortaya çıkarmak ve bunu hayata yansımasını sağlamaya dönüktür. Bu alanda 65’ten fazla doktora tezlerine ve 130’dan fazla çalışmaya rehberlik ettim. Çalışmalarımızda Kur’an’ın mesajını okuma alanında yeni bir anlayış, yeni bir yaklaşım ortaya çıkarıyoruz.
Bu asırda gençler, bir fikri kabul etmeleri için geçmiş asırların aksine delil ve ispat istiyorlar, delilsiz ispatsız anlatımlara inanmıyorlar. Biz gençleri dini hakikatlerden kaçmakla itham etmiyoruz. Ancak onlar hakikatleri kabul etmek için aklî ve mantıkî izahlar istiyorlar. Bu konuda haklılar. Nitekim Kur’an’da İbrahim (as), “Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demiş. Rabbimiz Ona, “Yoksa inanmıyor musun?” buyurmuş. O da, “İnanıyorum. Ancak kalbim mutmain olmak istiyor” demiş. Rabbimiz ona deliller göstermiş. Biz de bu metodu takip ediyoruz.
SAİD NURSİ SEMAVÎ ÖĞRETİYE UYGUN BİR İMAN METODU ORTAYA KOYMUŞ
Bediüzzaman’ı ilk defa ne zaman ve nerede duydunuz?
Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nuru yaklaşık 15 sene önce duydum ve tanıdım. Bir kısım eserlerini okuduktan sonra Alem Gazetesinde “Bediüzzaman
Said Nursi’ye göre Tesbih” konulu bir makale yazdım. Bu geçmiş uzun süre
içinde üniversite hocalığı ve işleriyle meşguliyetten ötürü bu alanda çok yazı yazamadım. Ancak Bediüzzaman ve Risale-i Nuru izlemeye devam ettim.
Cenab-ı Hakkın muvaffakiyetiyle geçen sene Bediüzzaman Sempozyumuna “Kainattaki Tesbih ve Devaran” konulu tebliğ ile katıldım. Bediüzzaman Said Nursi semavî öğretiye uygun bir iman metodu ortaya koymuştur. Bediüzzaman insandan kainatı okumasını istiyordu. Nitekim Kur’an başlangıçta insana “Namaz kıl, oruç tut” dememiş, “Oku” demiş. Kur’an niçin “okumak” üzerinde öncelikle durmuştur?
Çünkü insan okumazsa anlayamaz. Anlamazsa uygulama yapamaz. Yapsa dahi namazı ve diğer ibadetleri huşu içinde yerine getiremez. İbadetler huşu ve huzur ile ifa edilmezse sathi kalıp sevabı az olur. Bediüzzaman iman metodu ile iman takviyesi yaparak ibadetleri huşu ve huzur içinde yapılmasına vesile oluyor. Kur’anın “oku” emriyle kainatı okuyan insan, Cenab-ı Hakka ulaşır ve takva mertebesine erer.
BEDİÜZZAMAN KUR’ANI VE SÜNNETİ AKLIYLA OKUYAN MÜSTESNA ALİMLERDEN BİRİSİ
Kendini ziyarete gelen bir gurup genç Bediüzzaman’a, “Bize Halıkımızı tanıttır. Muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyor” dediklerinde onlara “Siz muallimleri değil fenleri dinleyiniz. Fen ilimlerini iman gözüyle okursanız, onlar size Allah’ı tanıtır” demiştir.
Doğrudur. Bediüzzaman Risale-i Nurun bir çok yerinde insanın kainatın küçük bir nüshası olduğunu ifade ederek insanı, onun mükemmel yaratılışını, kainatı ve onun içindeki sayısız yıldızların, gök cisimlerinin muhteşem hilkatini ve vazifelerini okumaya davet eder.
Bediüzzaman Kur’anı ve Sünneti duygularıyla değil, aklıyla okuyan müstesna alimlerden birisidir. Kur’anı ve Sünneti bu şekilde okuduğu için Kainatı ve insanı tefekkür ederek çok güzel okuyabilmiştir.
MÜSLÜMAN, MÜSLÜMAN İÇİN BİR VÜCUDUN AZASI GİBİDİR
İstanbul’a gelişinizin sebebi neydi? İstanbul’u insanlarını nasıl buldunuz?
Buraya gelişimin iki sebebi vardır. Biri, Kur’an ve Sünnette İlmi îcaz adlı Onuncu Uluslararası İlmî Heyet Sempozyumuna katılmak. İkincisi, daha önce hakkında çok şey duyduğumuz İstanbul’daki hayırlı İslamî hizmetleri yakından müşahede etmektir. Duyduğumdan daha iyisine şahit oldum ve çok sevindim.
Türkiye’deki özellikle İstanbul’daki kalkınma ve maddî gelişme yanında Müslümanların güzel ahlaklarına, aile bağlarının güçlülüğüne, yabancılara karşı yardımseverlik duygularına şahit oldum. “Müslüman, Müslüman için bir vücudun azası gibidir” hadisinin tatbikatına burada muttali oldum.
İSLAMÎ HİZMETLER FEDAKÂRLIK İSTER
Yirmi gün önce sizinle Cezayir’de idik. Şimdi buradasınız. Fas’taki aile fertleri uzun süre onlardan ayrı kalmaya itiraz etmiyorlar mı?
Doğrudur. Uzun süre onlardan ayrı kalıyorum. Bu yaptığımız İslamî hizmetler fedakârlık ister. Eşime çok teşekkür ediyorum. Çocuklara karşı ikimizin vazifesini fedakarca yapıyor. Günümüzdeki teknolojik imkanlar iletişimi kolaylaştırdığı için onlarla uzaktan da görüşüyoruz. Önümüzdeki günlerde önemli bir sürpriz olmazsa, Fas’ta inşallah değişik alanlarda ilmî toplantılar, sempozyumlar düzenleyeceğiz.