Said Nursi okuyanı hapse koydular

Said Nursi okuyanı hapse koydular

Hakan Yalman, Said Nursi okuduğu için askeri okulda nasıl sorgulandığını şöyle anlattı...

RisaleHaber-Haber Merkezi

"Said Nursî'nin eserlerini okuduğu ve başkalarına dinî telkinde bulunduğu" suçlamasıyla 1987 yılında Deniz Harp Okulu son sınıfındayken ordudan atılan Dr. Hakan Yalman, askeri okulda namazı hangi şarlar altında kıldığını anlattı.

Yeni Asya'dan Faruk Çakır'a konuşan Hakan Yalman, Said Nursi okuduğu için askeri okulda nasıl sorgulandığını şöyle anlattı:

"Bizi her tarafı kapalı bir tekneye doldurdular. Bir yere doğru gidiyoruz, ama nereye gittiğimizi bilmiyoruz. Sonra araç durdu. Bize dediler ki “Bizim söylediğimiz şekilde içeri gireceksiniz, karşıya bakacaksınız ve kimseye bakmadan çıkıp tekneye geri geleceksiniz.” Meğer bizi Deniz Lisesi’ndeki öğrencilerle yüzleştirmeye götürmüşler. Oradaki talebelerle yüzleştirdiler. Bu arada bizim hakkımızda ifade verenler olmuş, “Bizi derslere götürdü, orada Said Nursî’nin kitapları okunuyordu” falan tarzında. Bizi yüzleştirdikten sonra geri geldik. Bu sefer sorgulama süreci okulda devam etti.

"Yaklaşık 45 gün. Bu sefer Alay Komutanı değil, büyük bir heyet, bir U masa, okulun tabur komutanları, bölük komutanları hepsi etrafımızı çevirmiş, o bir soru soruyor, diğeri bir soru soruyor... Biz onlara cevap veriyoruz. Bu yetmedi, askerî istihbarattan elemanları çağırdılar. Oradan da birşey çıkmadı, MİT’ten elemanlar çağırdılar. Artık biz derslere filan girmiyoruz, sürekli sorgulanıyoruz. O arada okulun kütüphanesinden bir arkadaş bir “Basic” kitabı yazılmış, Deniz Harp Okulu o kitabı kütüphaneye almış. Kitapta Basic öğretilirken içine Risâle-i Nur’dan cümleler konulmuş, tabirler konulmuş. Ama bizim o kitapla hiç alâkamız yoktu. Meselâ print (Bismillah her hayrın başıdır). Write (Risâle-i Nur’dan bir paragraf) gibi. Biz okula Risâle sokamıyoruz, ama o kitap bu şekilde Risâle okumamıza bir vesile oldu. Arkadaşlar kütüphaneden kitabı alıyorlar ve Basic öğreniyorum diyerek kitapta yer alan Risâle tabirlerini okuyorlardı. Bu defa onu tesbit ettiler ve o kitabı kütüphaneye alan arkadaşı oda hapsine koydular. 15 gün sadece o kitapları kütüphaneden aldıkları suçlamasıyla hapiste kaldılar. “Siz hangi ‘hücre’nin içindesiniz, bir ihtilâl hazırlığınız var mı, silâhlı kuvvetlerde nasıl bir yapılanma içerisindesiniz?” diye sanki siyasî bir teşkilâtmışız gibi tabi sorulan sorular bize çok garip geliyordu. Çünkü bizim orduyu ele geçirme, insanları kontrol altına alma, böyle bir yaklaşımımız hiç olmadı. Hiç öyle bir telkinde de bulunmadık. Ama onlar hep o odaklı sorgulama yaptılar. Bir hücre faaliyeti, bir teşkilâtlanma, ileriye dönük bir plan var mı diye hep bunların üzerinde durdular. Tabiî zamanla da anlaşılıyor ki bu sorgulamanın içinde bulunanların bir kısmı, kendileri o tarz faaliyetlerin içinde olan insanlarmış."