Said Nursî’nin fikirleri ve Risale-i Nur Hizmeti neyi gerektiriyor?

Said Nursî’nin fikirleri ve Risale-i Nur Hizmeti neyi gerektiriyor?

Rota Haber yazarı Metin Uçar, sorunun cevabını Risale-i Nur'dan verdi

Risale Haber-Haber Merkezi

Rota Haber yazarı Metin Uçar, "Said Nursî’nin fikirleri ve Risale-i Nur Hizmeti neyi gerektiriyor?" sorusunun cevabını Risale-i Nur'dan alıntılarla verdi.

Her tarafta karmaşa yaşandığına dikkat çeken Uçar, "Fakat böyle durumlarda olması gereken, itidaldir. Yani bu çeşit zaman dilimlerinde sakin ve sabırlı olmak, aşırılıktan uzak durmak gerekir" dedi.

Yaşanan bazı hadiselerin, insanların tepki gösterirken bir genelleme ile ‘Nurcu’ kavramı üzerinden değerlendirme yapmalarına sebep olduğunu ifade eden Uçar, "Oluş/turul/an algı üzerinden, sadece vuku bulan hadise veya hadisenin failleri değil, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ve ona yürekten bağlı olan Risale-i Nur Talebeleri de muhatap konumuna getirilmiştir. Halbuki, gündeme otur/tul/an hadiselerle Risale-i Nurun şahs-ı manevisinin ve talebelerinin hiçbir alakası yoktur. Böyle olduğunu, Risale-i Nurları okumuş olanlar veya insafla bakan herkes rahatlıkla görecektir. Hem Risale-i Nur zemini üzerinden eserlerin muhtevasına ters hareketlerin çık/arıl/ması, Nurları ve Nurcuları değil, o zeminin aksine hareketler yapanları bağlayan bir durumdur. Dolayısıyla, yönetilen algı üzerinden Nurculara hak etmedikleri ithamlarda bulunmak doğru olmasa gerektir" şeklinde yazdı.

Uçar, Risale-i Nur'dan yaptığı alıntılarla yazısını şöyle sürdürdü:

"Hüsrev Altınbaşak Hazretlerinin hususi arşivinden çıkan ve ilk defa yayınlanan orijinal belgelerle desteklenmiş bu üç ciltlik kitap, Risale-i Nur tarihine ışık tutan önemli bir eser olarak başucu kitabım bu aralar. Ben de, Bediüzzaman Said Nursi ve Hayru’l-Halefi Ahmed Hüsrev Altınbaşak isimli bu kitaptan istifadeyle Risale-i Nur ve Nurcuların bakış açılarını ortaya koyan bazı bilgiler aktarayım istedim sizlere.

1- Said Nursî ve Nur Hizmeti siyasetten uzak durur

“Ben de nur-u Kur’an’ı elde tutmak için "Eûzübillahi mineşşeytani vessiyase" deyip, siyaset topuzunu atarak, iki elim ile nura sarıldım.” (13. Mektub)

“Nur Risalelerinin ve Nurcuların siyasetle alâkaları yok ve Risale-i Nur, rıza-i ilâhîden başka hiç bir şeye âlet edilmediğinden, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur’un mensupları, ictimai ve siyasî cereyanlara karışmak istemiyorlar.” (Emirdağ Lâhikası)

2- Said Nursî Müslümanlar arasında düşmanlığa ve hükümetin işlerine karışmaya karşıdır

“Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur!” (Tarihçe- Hayat)

“Husumette (düşmanlıkta) fenalık var, husumete vaktimiz yoktur. Hükûmetin işine karışmayacağız. Zira hikmet-i hükûmeti  bilmiyoruz..." (Divan-ı Harb-i Örfî)

3-Said Nursî’nin hizmeti müspet harekete dayanır, menfi (saldırgan) üsluptan sakınır

“Müspet hareket etmektir ki; yani kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmek. Başka mesleklerin adaveti ve başkalarının tenkisi, onun fikrine ve ilmine müdahale etmesin; onlarla meşgul olmasın.” (Lem’alar)

4- Said Nursî Batının hücumlarına karşı yurt içinde ittifakı kuvvetlendirmeye çalışır

“Ben tokadımı, Antrik ile beraber Enver'e, Venizelos ile beraber Said Hilmi'ye vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir.” (Sünuhat)

5-Said Nursî kâfirlere muhabbet ve hoşgörüyü doğru görmez

“Müslümanlar ile ülfet ve muhabbetleri mümkün olmayan kâfirlere muhabbet boşa gidiyor. Onların muhabbetiyle karşılaşılamaz. Onlardan meded beklenilemez. Ancak ‘Hasbünallahü ve nime’l-vekil’ diye Cenab-ı Hakk'a iltica etmek lâzımdır.” (Mesnevî-i Nuriye)

“Ey uykuda iken kendilerini ayık zannedenler! Umur-u diniyede müsamaha (dinî işlerde hoşgörü) veya teşebbühle (benzemeye çalışarak) medenîlere yanaşmayın. Çünkü aramızdaki dere pek derindir. Doldurup hatt-ı muvasalayı temin edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak edersiniz veya dalalete düşer boğulursunuz.” (Mesnevî-i Nuriye)

6-Said Nursî, Yahudileri tokada müstahak miskinler olarak görür

“Yahudilere müteveccih şu iki hükm-ü Kur'anî, o milletin hayat-ı içtimaiye-i insaniyede dolap hilesiyle çevirdikleri şu iki müdhiş düstur-u umumîyi tazammun eder ki, hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi sarsan ve sa'y ü ameli, sermaye ile mübareze ettirip fukarayı zenginlerle çarpıştıran, muzaaf riba yapıp bankaları tesise sebebiyet veren ve hile ve hud'a ile cem'-i mal eden o millet olduğu gibi, mahrum kaldıkları ve daima zulmünü gördükleri hükûmetlerden ve galiblerden intikamlarını almak için her çeşit fesad komitelerine karışan ve her nevi ihtilale parmak karıştıran yine o millet olduğunu ifade ediyor. Meselâ: (Âyet-i kerimede) "Eğer doğru iseniz, ölümü isteyiniz. Hiç istemeyeceksiniz." İşte meclis-i Nebevîde küçük bir cemaatin cüz'î bir hâdise ünvanıyla, milel-i insaniye (insan milletleri) içinde hırs-ı hayat ve havf-ı mematla (ölüm korkusuyla) en meşhur olan millet-i Yehud'un tâ kıyamete kadar lisan-ı halleri, mevti (ölümü) istemeyeceğini ve hayat hırsını bırakmayacağını ifade eder. Meselâ: (Ayette: Onlara zillet ve miskinlik damgası vuruldu) Şu ünvanla o milletin mukadderat-ı istikbaliyesini (gelecekteki kaderlerini) umumî bir surette ifade eder. İşte şu milletin seciyelerinde ve mukadderatında münderic (yerleşmiş) olan şöyle müdhiş desatir içindir ki, Kur'an onlara karşı pek şiddetli davranıyor. Dehşetli sille-i te'dib (terbiye tokadı) vuruyor.” (25. Söz)

7-Said Nursî kendisine zulmedenlerin ailelerine şefkat edip o zalimlere dahi bedduadan sakınmıştır

“Benim ve Risale-i Nur'un mesleğinin esası ve otuz seneden beri bir düstur-u hayatım olan şefkat itibariyle; bir masuma zarar gelmemek için, bana zulmeden canilere değil ilişmek, belki beddua ile de mukabele edemiyorum. Hatta en şiddetli bir garaz ile bana zulmeden bazı fâsık belki dinsiz zalimlere hiddet ettiğim halde, değil maddî belki beddua ile de mukabeleden beni o şefkat men ediyor. Çünkü o zalim gaddarın, ya peder ve validesi gibi ihtiyar bîçarelere veya evlâdı gibi masumlara maddî zarar gelmemek için, o dört-beş masumların hatırına binaen o zalim gaddara ilişmiyorum. Bazen de hakkımı helâl ediyorum.” (14. Şua)

Hasılı, bu vatan ve milletin iman selameti için hayatını ortaya koyan ve bu uğurda eserler verip milyonlar yetiştiren Bediüzzaman Hazretleri ve Risale-i Nuru sadece bir kareye bakarak değil, tarihçesi ve yaşayan gerçek varisleri ile değerlendirmek önemlidir. Kanaatim o ki, fotoğrafın tümüne bakabilmek, bizleri her konuda adaletsizlikten muhafaza edecektir.