Said Nursi’nin hayatının yüzde 70’i meçhul

Said Nursi’nin hayatının yüzde 70’i meçhul

Yazar İhsan Atasoy Bediüzzaman ve talebeleri ile ilgili çalışmalarını Risale Haber'e anlattı

Röportaj: Dursun Sivri - RisaleHaber

Foto: Esad Sivri

 

İhsan Atasoy, talebelik yıllarında başlamış yazı hayatına. O, sadece yazarlığı ile değil güzel Kur’an okumasıyla Risale-i Nur camiasında tanınmaktadır. Risale-i Nur’un bütün eserleri onun sesinden kaydedilmiş. Büyük Cevşen başlığı altında bütün dualar da MP3 formunda kaydedilmiş. Akıcı üslubu gönüllere ulaşıyor…

 

Şu ana kadar Nesil Yayınları arasında yayınlanmış 17 kitabı var. Ancak son zamanlarda yoğunlaştığı alan, Risale-i Nur davasında önemli şahsiyetlerin hayat ve hatıralarını kitaplaştırmak. İlk çalışması, Risale-i Nur davasının efsanevi ismi, bizzat Üstad Bediüzzaman’ın, boş kâğıtlara mühür ve imzasını basarak açık vekalet verdiği  merhum Av. Bekir Berk’i anlatan iki ayrı kitabı var.

 

Aynı formatın ikinci kitabı Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin en yakın talebesi olarak bilinen ve herkesin kabul ettiği Zübeyir Gündüzalp’in hayat ve hatıratı kitabını hazırlamış. Bu çalışmalara sevk eden etken yine Zübeyir Ağabeye ait olan, “İslâm büyüklerinin hayat ve hatıraları genç nesiller için, karanlık yollarını aydınlatan hem dünya hem ahiret için birer rehber ışık niteliğindedir” sözüdür.

 

Teşbihte hata olmaz… Risale-i Nur’un telifinde, neşrinde, diğer bütün hizmetlerde, Bediüzzaman’ın en yakın talebelerinin hayat ve hatırları meslek ve meşrebin rotası için deniz feneri mesabesinde olduğu düşüncesi ile bu çalışmalar yapılmış ve kitaplaştırılmış. Bu tür çalışmalar 9 eser olarak ortaya çıkmış. En son hazırlanan Molla Hamid Ekinci’nin hayat ve hatıratı kitaplaşmış durumda.

 

İhsan Atasoy’un bu hatıra çalışmalarının ilk kitabı “Hayatını Davasına Adayan Adam Av. Bekir Berk” kitabından çok istifade ettiğimi hemen belirtmeliyim.  Hem şevke vesile olması hem bir dava adamının hangi hasletlere sahip olması konusunda çok ibret levhaları var. Hizmet ölçülerinde eksen kaymalarına kapılmamak için okunmasını tavsiye ederiz.

 

ihsan_atasoy_haberici.jpg

 

Uzun yıllar Nur hizmetleri ve yayın dünyası içinde bulunuyorsunuz. Kitap çalışmalarınız var. Özellikle Necmettin Şahiner’in “Bilinmeyen taraflarıyla Bediüüzaman Said Nursi” ve “Son Şahitler” çalışmalarından sonra aynı konularda yaptığınız çalışmalar dikkat çekiyor. Üstad Bediüzzaman hazretlerinin yakınında bulunan saff-ı evvel talebelerinin hayat ve hatırlarını kitaplaştırmanızı güncelleme olarak anlıyoruz. Bu şahsiyetlerin hayat ve hatıra kitaplaştırma düşüncesi nereden doğdu?

 

Güzel bir soru. Necmettin Şahiner ağabeyin bahsi geçen çalışmaları yaparken çok yakınında bulunuyordum. Bu çalışmaları herkes gibi ilgiyle takip ediyordum. Zaman zaman kendilerine bazı hatırları yazma noktasında yardım ediyordum. O zaman içimden dua sayılabilecek bir dilek geçmişti.

 

“Ya ben de Necmettin Şahiner abi gibi bu hatırları kaydedip yazsam” diye içimden geçmişti. Yıllar sonra bu hayırlı dileğimin dua olarak kabul edildiğini gördüm.

Yıllar sonra aynı tarzda olmasa da Üstadın yakın talebelerinin hayat ve hatırlarını yazmak nasip oldu.

 

Bu kulvarda ilk eser merhum Av. Bekir Berk abiye aittir. Tabii onunla da mahkemelere gitmiş gelmişiz. İstanbul’da talebelik yıllarımızda çok zaman görüşme imkânlarımız oldu. Av. Bekir Berk bir devrin hukuk mücadelesi noktasında Risale-i Nur tarihinde gerçekten bayrak şahsiyetidir. ona hayranlığımız, ona karşı minnet borcu hislerimiz ilk çalışmayı onun hayat ve hatıratını yazmakla başlattık.

 

BEKİR BERK RİSALE-İ NUR’UN UYGULAMALI ÖRNEĞİNİ YAŞADI

 

Bekir Berk ağabey yalnız, hukukçu kimliği ile değil, Risale-i Nur’u pratik hayata yansıtan, nur talebeliği kimliği ve kişiliğini ortaya koyan âdeta “uygulamalı nur talebeliği” yönüyle de dikkat çektiği söylenebilir mi?

 

Elbette… Hem de çarpıcı bir şekilde. Hayatın geniş sosyal alanlarında ve sosyalitesi yüksek mevkilerde Risale-i Nur’u temsil ve tebliğ bakımından çok özel bir yeri, çok örnek alınacak davranışları vardır.

 

Bekir abi müthiş hamleci bir adamdır. Şevk ve motivasyon insanıydı. Benim yazarlık hayatımda onun çok büyük etkisi olmuştur. Teşvikçi olmuştur. Bizim “Yapamayız” diye çekindiğimiz zaman o bize hep ileri hedef göstermiştir. “Koş!... Yürü!...” derdi. Kumandan gibi bir hâli vardı. Bekir Abi’nin hayatı ile ile ilgili kitap çalışması vefatından on sene sonra yapıldı. O çalışma bana yeni bir ufuk açtı.

 

Bu alanda daha önceki yapılan çalışmalara ilave bilgi ve belgeler oldu mu?

 

Bu çalışmada takip ettiğim metot şudur: Mutlaka bilinenlerden hareketle yeni bilgi ve belgelere ulaşmak hedefim oldu. Zaten yeni bilgi ve belgeler olmasa okuyucu kitaplara ilgi duymaz.

 

Aynı şeyi tekrar yazmak telif değildir. Sadece masa başı çalışması da değil. Mutlaka yerine giderek alan taraması yaparak bu çalışmalar gerçekleştirildi.

 

AV. BEKİR BERK ÇOK GÜÇLÜ ŞEVK VE MOTİVASYON İNSANIDIR

 

Bekir Berk abi şevk veren bir insan olduğu için ilk çalışma bana ufuk açtı. Kitap basıldıktan sonra yayınevi müdürümüz Selahattin Arslan bey dedi ki; “Önce hayatı yazıldı. Sonra hayatı ile ilgili hatıralarını yazmak ilginç bir prototip oldu” dedi. “Siz bu tarzı diğer ağabeylerle devam ettirseniz” dedi. Kim olabilir? diye düşünürken, tam benim dilimden çıkacağı sırada “Zübeyir Gündüzalp abi olabilir” dedi. Aynı anda ben düşündüm o ifade etti. Benim ruhumda bu öyle bir örtüştü ki, ardından gelen çalışma Zübeyir abinin hayatı ve hatıratı kitap oldu.

 

Zübeyir abiyi yazarken şöyle bir duygu geldi; “Bu çok büyük bir şahsiyet, Üstadın en yakın talebesidir. Bunu yazarken bir yanlışlık yapmamak lazım..” düşüncesi beni heyecanlandırıyordu. Çalışırken onun şahsiyeti altında ezildim doğrusu.

ihsan_atasoy_haberici1.jpg

 

“Ezilme” deyince ne anlamalıyız?

 

Üstadın en yakın talebesi Zübeyir abi... “Onu yazarken bir hata yapar mıyım?” endişesiyle, “Acaba onun ruhu ne der?” gibi sorular geldi aklıma.

Fakat ilginçtir, onun mânevi tasarrufunu hissettim. Hatıralar arasında “ne diyor?” diye araştırırken bir yeri açtım, “Aman yarabbi!... Zübeyir abinin bir ifadesi karşıma çıktı. Bu kadar benim zihnimdeki soruya bire bir cevap olamaz…

 

HATIRALAR RİSALE-İ NUR HAREKETİNDE EKSEN KAYMALARINI ÖNLÜYOR

 

Diyor ki, İslâm büyüklerinin hayat ve hatıraları genç nesiller için, karanlık yollarını aydınlatan hem dünya hem ahiret için birer rehber ışık niteliğindedir. Burada beni çarpan şu iki kelime oldu; “Hayat ve hatıratı”

“Allahü ekber!..” dedim. Zübeyir abi nasıl çalışacağımızı da gösterdi…

Çalışmalarımı bu iki eksen üzerine oturttum. Önce hayatı, sonra hatıratı.

 

Bu çalışmaların ilki Bekir Abi, yol açtı, Zübeyir abi ışık tuttu, sonra arkası geldi diyebilirim. Bunların himmetlerini, Üstadımızın himmetini hissettim. İnayet-i İlâhiyeyi hissediyorum. Kendi irademin üstünde olağanüstü kolaylıklar oluyor. Ben bir adım atsam iki adım bana geliyorlar. Bunu başka bir şeyle ifade etmek mümkün değil. Yani inayet, tevafuk… Ne derseniz deyin…

ihsan_atasoy_haberici2.jpg

Günümüzde Nur talebelerinin hayatlarında sapmalar olabiliyor. Bu çalışmalar sapmaları rayına oturmasına vesile oluyor diyebilir miyiz?

 

Çok doğru bir ifade ve tespit. Gerçekten zaman içinde meslek ve meşrep kaymaları, eksen kaymaları olabiliyor. Bu zatların hayat ve hatıraları eksen kaymalarını önleyecek hatıralardır.

 

Nasıl ki Peygamberimiz (asm) “Benim ashabım yıldızlar gibidir, kim onlara uyarsa yolunu bulur” diyor. Aynen öyle de Bediüzzaman hazretlerinin en yakın, mânevi varisleri olan bu ağabeyler, Risale-i Nur davasını en orijinal şekliyle ortaya koyan yaşanmış hatıralardır. Sizin işaret ettiğiniz gibi bu çalışmaların nur meslek ve meşrebinin doğru algılanması ve anlaşılmasına hizmet ettiğini düşünüyorum. Bana gelen geri bildirimler de hep bu hususu ifade ediyorlar.

 

BEDİÜZZZAMAN’IN HAYATININ YÜZDE YETMİŞİ BİLİNMİYOR

 

Dursun bey burada çok önemli bir noktayı daha belirteyim;

Bana Samsun’dan bir mühendis kardeşimiz ZübeyirGündüzalp ağabeyin hayatı kitabını okuduktan sonra yazdığı bir mektupta diyor ki, ”Ben Zübeyir abi ile ilgili kitabı okurken sadece Zübeyir abinin hayatı ve hatırları değil Üstadımızla ilgili hayat ve hatıratı da öğrenmiş oldum. Bu çalışmalar Üstadın hayatı etrafında bir kazı çalışmasıdır” diye yazmış. Benim bu çalışmalardaki bir maksadım da Üstadımızın hayatında bilinmeyen bazı karelerini ortaya çıkarmaktır. Çünkü bu zatları Üstad’dan kopuk düşünemezsiniz. Onlar varsa Üstad’la beraber vardırlar. Dolayısıyla, bunların hayatını yazarken aynı zamanda üstadın hayatına da atıfta bulunuyorsunuz. O’nun da bazı bilinmeyen yönlerini açığa çıkarmış oluyorsunuz.

 

Üstadın hayatının bütün yönleri ile bilindiği kanaatinde değilim. Kanaatimce Üstadın hayatının yüzde yetmişi meçhuldür.

 

(Devam edecek)