Said Nursi'nin insan haklarına katkısı
İslam toplumunda hak arama bilinci, ulema-i su tabir edilen kişilerin sözlerinin din gibi telkin edilmiş olmasından dolayı gerilemiştir
Bediüzzaman Said Nursi’nin insanı sırat-ı müstakimde olduğunu tespit edebilmesi için kullanmış olduğu ölçülerden birinin secaat (kahramanlık) olmuş olması o dönemdeki yerleşmiş, geleneksel din anlayışıyla da pek uyuşamadığını söylemek mümkündür.
Çünkü, İslam tarihinde asr-ı saadetten sonra baş gösteren sorgusuz itaatlar, hakları ihlal boyutuna varan anlayış zamanla İslam dinin bir gereğiymiş gibi algılanmış ve bu algılama üstünden dönemin hükümdarları birçok zülüm ve haksızlıklar yaptıkları gibi dönemin tebası veya yurttaşları tarafından da bu muamaleler makul karşılanmıştır.
Nursi, “padişah ne zaman peygamber efendimize ittiba ederse o zaman halifedir. Aksi takdirde zulmedenler padişah da olsa hayduttur” diyerek yöneticilerin eşitliğe dayalı bir adaleti tesis etmedikleri müddetce mümin bir insanın onlara tabi olma zorunluluğu olmadığı gibi eşitliğe dayalı bir adaletin tesisi içinde mücadele edilmesi gerektiğini vurgular.
İslam toplumunda hak arama bilincinin gereği gibi gelişmemesi, şüphesiz ulema-i su tabir edilen kişilerin sözlerinin topluma din gibi telkin edilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Emrullah Beytar'ın yazısı için TIKLAYINIZ