Said Nursi'nin projesi Fatih Sultan Mehmed'in yoludur

Said Nursi'nin projesi Fatih Sultan Mehmed'in yoludur

Mehmed dönemini çağrıştıran yeni Türkiye perspektifi devreye girdi de kara bulutlarla kaplı ufuklar aydınlanmaya başladı

Risale Haber-Haber Merkezi

Gazeteci-yazar Vahdettin İnce, Said Nursi'nin çok dilli Medresetuz Zehra projesinin ülkeyi yönetenlere izlenecek yolun Sultan Mehmed’in yolu olduğuna ilişkin bir hatırlatma olduğunu belirterek, "Medresenin bu temelde işlevini görmesi için kadim Kürdistan geleneği çerçevesinde rolünü oynamasına imkan sağlamak gerekir" dedi.

İsimle müsemma arasında sihirli bir ilişki vardır

Star Açık Görüş'teki yazısında Diyarbekir, Diyarbakır ve Amed kavramlarının karşıladığı anlamlara dikkat çeken İnce, "İsimle müsemma arasında sihirli bir ilişki vardır. Müsemmanın anahtarıdır isim. Doğru ismi kullanırsanız müsemmanın içindeki bütün sırların önünüze döküldüğünü görürsünüz. Diyarbekir’in tedavülde olan üç ismi var ve her bir ismin de (şehir bütün özellikleriyle aynı olsa da) ayrı müsemması var. Diyarbekir, Diyarbakır, Amed… Ankara’dan, Kemalist bürokrasinin merkezinden gelirseniz karşınızda Diyarbakır’ı bulursunuz. Ulusalcı, dışlayıcı sol Kemalizmin kalesi İzmir’den gelirseniz bu sefer de Amed’e çıkar yolunuz. Çok kültürlülük, çok renklilik, çok dillilik, çok dinlilik demek olan kadim imparatorlukların payitahtı İstanbul’dan gelirseniz, karşınızda aynı renkliliği, çeşitliliği, derinliği, kadimliği temsil eden Diyarbekir’i görürsünüz" şeklinde yazdı.

Fatih'i yetiştirsin diye Diyarbekirli bir Kürt’ü hoca olarak tuttu

Türkiye’de son yıllarda ağır aksak da olsa İstanbul perspektifinin belirleyici olmaya başladığını hatırlatan İnce, "İstanbul perspektifine göre şekillenen Türk tarihinin Diyarbekir’i yanına almak gibi bilinçli bir tercihi olmuştur her zaman. Oğlu Mehmed’i (Fatih) yetiştirsin diye Diyarbekirli bir Kürt’ü (Diyarbekir’in Deşta Gewran bölgesinde hala mevcut ve meskun olan Goran köyünden Mela Goranî) hoca olarak tutan ll. Murad’ın bu tavrı kesinlikle tesadüf değildi. İstanbul’a sahip olmanın yolu Diyarbekir’den geçiyordu çünkü. Büyümenin bununla mümkün olduğunun farkındaydı Osmanlılar. Etnik, mezhebi, dilsel çeşitliliği esas alan Osmanlılar bu yüzden büyüdü. Bölgesel temsil potansiyeline sahip Diyarbekir’in İstanbul’a desteğinin tek örneği bu değildir elbette. Osmanlılar her zaman Kürdistan ulemasından yararlandı" dedi.

Kemalist refleksin merkezi Ankara perspektifini esas aldığı sürece

Said Nursi'nin Medresetüzzehra projesi ile bölgedeki medreselere, melelere ve seydaların durumuna dikkat çeken İnce, yazısınıda şu görüşlere yer verdi:

Ben kendini evrensel çeşitlilikten izole eden eski Türkiye’nin Kemalist dönemini dil ve başka hususlarda “tek”çiliği esas alan Karamanoğlu Mehmed Bey dönemine benzetiyorum. Yürümedi, dağılma sürecine girecekti ki Fatih (açan-açılım yapan) Mehmed dönemini çağrıştıran yeni Türkiye perspektifi devreye girdi de kara bulutlarla kaplı ufuklar aydınlanmaya başladı. Elverir ki iç ve dış hücumlardan etkilenip içine kapanma gafletinde bulunmasın yeni Türkiye. Bunun için tez elden eski Türkiye’nin reflekslerinden sıyrılmak gerekir. Ve tabii Diyarbekir’in İstanbul’a omuz vermesini sağlayacak adımlar atmak bu bağlamda büyük önem arz etmektedir. Türkiye, tarih destanının satır aralarında bir paranteze sığmak anlamına gelen Kemalist refleksin merkezi Ankara perspektifini esas aldığı sürece de Diyarbekir’in bölgesel temsiliyet gücüyle kendisine omuz vermesini geciktireceğini aklından çıkarmamalıdır. O perspektif sonu izmihlale varan (akarsuyun akarken yerinde saymasını beklemek gibi) bir muhalin peşinde zaman tüketmektir çünkü. Atılacak adımlardan en önemlisi kuşkusuz Kürdistan medreselerinin tıpkı Diyarbekir isim ve müsemması gibi etkin hale getirilmesidir. Medreseler de tıpkı Diyarbekir, Diyarbakır ve Amed gibi farklı misyonlarla belirginleşiyor çünkü. 

Said Nursi'nin çok dilli Medresetuz Zehra projesi

Elbette İstanbul perspektifiyle baktığımız zaman kadim Kürdistan Medreseleri ülkenin merkezine enerji sağlayan, büyümeye omuz veren, yol gösteren Mela Goranı ve Ebu Suud Efendi misyonuyla belirginleşirler. Said Nursi de bu misyonun bir uyarıcısı olarak geleceğe bir işaret fişeği bırakmış olması bakımından dikkate değer bir rol oynamıştır. Mesela onun çok dilli Medresetuz Zehra projesi, o hercümerç günlerinde ülkeyi yönetenlere izlenecek yolun çok dilli bir zeminde tek dilliliği dayatmaya kalkan Karamanoğlu Mehmed Bey’in değil, çok dilli Sultan Murad oğlu Sultan Mehmed’in yolu olduğuna ilişkin bir hatırlatmadır. Medresenin bu temelde işlevini görmesi için kadim Kürdistan geleneği çerçevesinde rolünü oynamasına imkan sağlamak gerekir.

Kemalist Ankara parantezine sıkıştırılmış seydaların elleri kolları bağlanmış

Medreseleri ihya etmek de (iyi niyete ve samimi duygulara rağmen) Diyanet İşyeri Başkanlığının son yıllarda başlattığı mele ve seydaları imam kadrosuna almak değildir.

TRT Kurdî’de “Seyda” programı var. Önceki yazıda belirttiğim gibi ben de Ramazan ayı boyunca Diyarbekir’de sahur programı sundum. Konuklarım büyük oranda “seydalar”dandı. Hem “Seyda” programında hem de kendi programımda gördüğüm şey Kemalist Ankara parantezine sıkıştırılmış seydaların adeta elleri kolları bağlanmış gibi çırpındıklarıydı. Kadim medresenin özerk ortamında yetişmiş seydaların Ankara bürokrasisinin verimsizliği temsil eden amir-memur ilişkisi içinde verimsizleştiğini gözlemledim. Bu haliyle Kürdistan ulemasının, Diyarbekir melelerinin İstanbul misyonuna ruh vermeleri beklenmemeli. Bunun yolu medreselerin özerk yapılar olarak yeniden işlevsel hale getirilmeleridir. Bugün eğer çığır açıcı İstanbul misyonuna omuz veremiyorsa Diyarbekir, bunun bir nedeni de seyda ve melelerin yetersizliği değil, Ankara misyonunun hala belirleyici olması, kadim medreselerin ellerini, kollarını bağlamasıdır.

Yazının tamamı için tıklayınız

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.