Said Nursi'ye bakan Kur'an'ı görür
Senai Demirci ve Mustafa İslamoğlu'nun yer aldığı programda Bediüzzaman konuşuldu
Ahmet Bilgi'nin haberi:
Senai Demirci'nin hazırlayıp sunduğu ve konuk olarak Mustafa İslamoğlu'nun yer aldığı Kahve Bahane programında Bediüzzaman Said Nursi konuşuldu.
Hilal TV'den canlı olarak yayınlanan programda İslamoğlu, Said Nursi'nin Kur'an'a perde olmadığını cam gibi olduğunu söyledi.
BEDİÜZZAMAN ALLAH'IN KUR'AN'IN GÜCÜNÜ KEŞFETMİŞ
Bediüzzaman'ın Allah'ın ve Kur'an'ın gücünü keşfettiğini belirten İslamoğlu, "Üstad Allah'ın, ahlakın, Kur'an'ın gücünü keşfetmiş. Üç aletin yani söz, yazı ve tabiatın gücünü keşfetmiş. Bunları keşfetmek için özel iman ister. Üstad ağlarken, gülerken arka planda hep Kur'an var. Üstad Kur'an'a hep cam olmuş. Üstad 'benim eserlerim Kur'an'ı gösteren cam olsun' diyor. Biz onun eserlerini Kur'an'a perde olan eserlere dönüştürürsek Üstada en büyük haksızlığı yapmış oluruz. Üstadın risaleleri başrol oyuncusu olmamak zorundadır. Üstadın kendi talebi budur. Risaleler Kur'an'ı gösteren parmaktır. Eğer risaleler Kur'an'a götürüyorsa Üstad rahat olacaktır, maksadını gerçekleştirecektir" dedi.
ÜSTADDAN NASIL TAASSUP ÜRETİLİR ANLAMIYORUM!
Bediüzzaman'ın taasuba karşı olduğuna dikkat çeken İslamoğlu, "Üstadın mesajından nasıl taasup üretilir. Bunun için çok gayret göstermek gerekir. Üstad gibi varlığını taassuba karşı mücadele etmiş birinin mesleğinden nasıl taasup üretilir? Her şeyi anlarım da bunu anlamıyorum" şeklinde konuştu.
SADELEŞTİRME...
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında yapılan dil devrimini eleştiren İslamoğlu buna karşılık Risale-i Nurların sadeleştirilmesine karşı olmadığını açıkladı. İslamoğlu, "sadeleştirmeye o kadar karşı değilim çünkü ondan da faydalanacaklar olacaktır" dedi.
RİSALE-İ NUR OKUYOR MU?
Seyircilerden gelen yoğun sorulara fazla yer verilmezken, "Risale-i Nur'ları okuyor mu, okuyup istifade ettiyse neden Üstadın adını zikretmiyor" şeklindeki bir soruyu İslamoğlu şöyle cevapladı:
"Okumaktayım efendim. Meal kitabımda İşaratül İcaz'dan, Üstaddan yararlandım. Onlara atıf yaptım."
ÜSTAD KENDİNİ SONRAKİLER İÇİN ŞEYH-MÜRŞİD ATAMADI
İslamoğlu, programda şu görüşleri dile getirdi:
Risale dilinin Kur'an dilinin hayata taşınması adına özel bir çaba olduğunu vurgulamak gerekiyor. Risale dilinin tabulaştırılması başka, Risale dilinin Kur'an kelimelerini hayata aktif olarak taşıyan bir dil olarak tanımlamak başka.. En önemlisi, Risale Kur'ân'ın üslubunu anlatıyor değil yaşıyor.
Üstad, uzun bir aradan sonra kevn (varlık) ile vahiy arasındaki kopukluğu onararak, kevn üzerinden bir söylem inşa etti. Bu çok önemli bir devrim.
Üstad, Kur'ân'ı mürşid kabul edip, kendini sonrakiler için mürşid/şeyh olarak atamadı.. Geleneğe muhalefet ederek, herkesi doğrudan Kur'an'ı mürşid bilmeye çağırdı.. Bu yüzdendir şeyh-mürid ilişkisi üzerine kurmaz hizmetini..
Risalelerin en önemli özelliklerinden biri de esmayı konuşma diline sokması, canlı olarak tedavülde tutması... Bu özelliği ile Kur'ân'ın yöntemini uyguladı.
Talim-i Esma esmayı hayatın tohumu haline getirmek demek. "Esmadan filizlenir hayat." Esma-i Hüsna'nın "ihsa"sı demek, ezberlemek değil, hayatın ortasında yaşanabilir, nefes gibi alınıp verilir, ekmek su gibi yenilir içilir bir ihtiyaç olduğunu farketmek demektir..
Bu bağlamda Risale-i Nur'un dilinin en birinci vasıfı, hadiste söylenen "ihsa"yı ezberlemekten öte taşıması, bir yaşayış olarak sunmasıdır.. Risale, risale okumak için değil, Risale Kur'an okumak içindir.
Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu aleme göstereceğim diyen Üstad kendine güveniyor değil Kur'ân'a güveniyor. Tahir Paşa'nın konağında bu kararı verdi.. Üstad, Üstad olmaya, Kur'ân'ın hatırına, Kur'ân'a dayanarak karar verdi.