Senin kardeşin meleklerle Cennete gitti
Günlük Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
Hem meleklere imanın saadet-i dünyeviyeye medar cüz’î bir nümunesi şudur ki:
İlmihalden iman dersini alan bir mâsum çocuğun, yanında ağlayan ve mâsum bir kardeşinin vefatı için vâveylâ eden diğer bir çocuğa, “Ağlama, şükreyle. Senin kardeşin meleklerle beraber Cennete gitti. Orada gezer, bizden daha iyi keyfedecek, melekler gibi uçacak, her yeri seyredebilir” deyip, feryat edenin ağlamasını tebessüme ve sevince çevirmesidir.
Ben de aynen bu ağlayan çocuk gibi, bu hazin kışta ve elîm bir vaziyetimde gayet elîm iki vefat haberini aldım. Biri, hem âli mekteplerde birinciliği kazanan, hem Risale-i Nur’un hakikatlerini neşreden biraderzâdem merhum Fuad; ikincisi, hacca gidip sekerat içinde tavaf ederken, tavaf içinde vefat eden Âlime Hanım namındaki merhume hemşirem... Bu iki akrabamın ölümleri, İhtiyar Risalesinde yazılan merhum Abdurrahman’ın vefatı gibi beni ağlatırken, imanın nuruyla o mâsum Fuad, o saliha Hanım insanlar yerinde meleklere, hûrilere arkadaş olduklarını ve bu dünyanın tehlike ve günahlarından kurtulduklarını mânen, kalben gördüm. O şiddetli hüzün yerinde büyük bir sevinç hissedip hem onları, hem Fuad’ın pederi kardeşim Abdülmecid’i, hem kendimi tebrik ederek Erhamürrahimîne teşekkür ettim. Bu iki merhumeye rahmet duası niyetiyle buraya yazıldı, kaydedildi. (Asa-yı Musa, On Birinci Mesele)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
âhir : son
beyan etmek : açıklamak
cihet : taraf, yön
cihetiyle : yönüyle
darb-ı mesel : meşhur söz, atasözü
elîm : acıklı, üzücü
Erhamürrâhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan Allah
erkân-ı imaniye : imanın esasları, şartları
gam : sıkıntı, üzüntü
gayet : son derece
hadsiz : sayısız, sınırsız
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
iman-ı bi’l-kader : kadere iman
inkişaf etmek : açığa çıkmak
izah etmek : açıklamak
kader : Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce bilmesi, takdir etmesi, plânlaması
kıymettar : kıymetli, değerli
küllî : büyük, kapsamlı
lezzet-i ömür : yaşama lezzeti
lisan : dil
mecmu : bütün
medar : dayanak noktası, eksen
melâike : melekler
merhume : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş kadın
meyve-i Mirac : Miraç meyvesi
mîzan : tartı, ölçü
musibet : belâ, dert, felâket
muvazene : karşılaştırma, mukayese
mü’min : Allah’a inanan
nümune : örnek, misal
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet
Risale-i Kader : Kader Risalesi; Yirmi Altıncı Söz
rükn : esas, şart
rüyet-i İlâhî : Allah’ın cemâlini görme
saadet : mutluluk
saadet-i dâreyn : dünya ve âhiret mutluluğu
saadet-i dünyeviye : dünya hayatındaki mutluluk
saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk
saadet-i hayatiye : hayatın mutluluğu
semere : meyve
suret : biçim, şekil
temsil : analoji, kıyaslama tarzında benzetme
uhreviye : âhirete ait
umum : bütün