Şiddete uğrayan kadınlar Diyanet'e sığınıyor

Şiddete uğrayan kadınlar Diyanet'e sığınıyor

Son zamanlarda yaşanan aile içi şiddet ve cinayetler kadınların hayatlarını sorgulamasını da beraberinde getiriyor.

Ayşe Tosun'un haberi

Özellikle eşinden baskı, şiddet ve hakaret gören kadınlar uğradıkları bu muamelelerin dindeki karşılığını merak ediyor. Kadınlar kimi zaman travmatik boyutlara ulaşan süreçleri kavramakta ve yaşadıkları tecrübelerle başetmekte zorlanıyor. Uğradıkları haksızlıkları, aile içinde ve toplumsal alanda karşılaştıkları kötü muamele, aşağılanma, hakaret, taciz ve her türlü kötü muamele karşısında korku, panik ve endişe içinde tutunacak bir dal arıyorlar. Çoğu bu çerçevede dine sığınıyor. Ankara Müftülüğü'ne bağlı Aile Büroları Koordinatörü Hicret Toprak, uğradıkları şiddet sonrasında mahallelerindeki en yakın din görevlisine sığınan kadınların sayısındaki artışa dikkat çekiyor.

Hicret Toprak, din görevlilerinin gerek koruyucu ve önleyici tedbirler bağlamında, gerekse şiddetle doğrudan mücadelede asla ihmal edilmemesi gereken önemli bir toplumsal kategoriyi hatta saygın bir otoriteyi oluşturduğunu ifade ediyor. Dinin toplumsal anlamda hayatın her alanına nüfuz etmesinin garipsenecek bir yanı olmadığını vurgulayan Toprak, "Din bizim için bir nasihat alanı değil sadece. Çok güçlü toplumsal karşılıkları var inançlarımızın. Bu bilişsel ve manevi tecrübelerimiz açısından da böyledir. Onun için şiddet mağduru bir kadının mahallesindeki din görevlisinden yardım talep etmesi şaşırtıcı değil. İmam ya da din görevlisi sadece ibadet alanıyla sınırlı bir alanda çalışmıyor." diyor.

Kendilerine yapılan başvuruların birçoğunun odağında ya da arka planında aile-içi şiddetin açığa çıktığını söyleyen Toprak, şiddet gören mağdur kadınların zaman zaman isyan ederek, özellikle 'kader' inanışı etrafında yoğunlaşan sorular sorduğunu vurguluyor. Toprak, kadınların "Bütün bu yaşadıklarım kader midir?", "Çektiklerimin karşılığı ne olacak?", "Tüm bunları hak edecek ne yaptım?" gibi pek çok soru sorduğunu belirtiyor. Kadınların aslında çaresizlikle içinden çıkamadıkları sorunları dine taşımalarında 'adalet' arayışının çok güçlü bir biçimde kendini hissettirdiğini ifade eden Toprak, "Sonuçta yaşadıkları dünyanın olsa olsa adaletsiz bir dünya olduğuna inanan kadınlar bu dünyada yaşadıkları acı tecrübelerin karşılıksız kalmasını istemiyor. Bizimle irtibata geçen bir kadının '30 yıl şiddet gördüm, şimdi eşimi kaybettim. Kimse çekmezdi benim yaşadıklarımı. Sonra kendimi suçluyorum. Acaba hakkımı helal edersem kocam cennete gider mi, Allah onu affeder mi?' sorularının bu durumu yeterince yansıttığını düşünüyorum." diyor.

Hukuki ve psikolojik yönlendirme yapılıyor

Şiddetin kendine yer bulduğu her vakada tedavi, destek ve danışmanlık gerektiren durumlarda yönlendirme yaptıklarını dile getiren Toprak, şiddetin sadece mağduru değil, ailenin bütün bireylerini, özellikle çocukları tehdit eden sonuçlarına da sık sık şahit olduklarını ifade ediyor. Toprak, "Bu tür durumlarda hukuki tedbirler kadar psikolojik destek boyutunun da önemini biliyoruz. Bizim rolümüz daha çok manevi destek boyutunda açığa çıkıyor." şeklinde konuşuyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Aile İrşat ve Rehberlik Büroları'na sorulan sorular ve bu sorulara verilen cevaplar kişinin yaşı, eğitim durumu, mesleği ve medeni durumu ile birlikte bütün başvurular arşivleniyor. Ankara Müftülüğü'ne 2009 yılında yaklaşık olarak 1000 başvuru yapılmış. Başvurular yoğunluk sırasına göre nikâh, boşanma, aile hayatı, fıkhi sorular, sağlık ve sosyal hayat gibi konuları içeriyor.

Aile İrşat ve Rehberlik Büroları, aile odaklı konuların dinî boyutları hakkında bilgilendirme ve rehberlik hizmeti sunmak üzere oluşturulduğu birimler. Bu birimler il ve ilçelerde müftülüklere bağlı olarak hizmet sunuyor. 2010 yılı itibarıyla ise Türkiye genelinde 51 ilde aile bürosu mevcut. Büroların öncelikli işlevini telefonla ve yüz yüze yapılan müracaatlara cevap vermek.

Zaman