Sigara ve alkol üreticileri şer odaklarıdır!
Devletin şans oyunları ile insanlık suçu işlediğini söyleyen Yeşilay Cemiyeti Başkanı Av. Muharrem Balcı ile konuştuk
Röportaj: Kemal Benek-RisaleHaber
1-7 Mart tarihleri arası Yeşilay haftası olarak kutlanıyor. 5 Mart 1920 tarihinde Hilal-i Ahdar ismi ile kurulan Yeşilay Cemiyeti Başkanı Av. Muharrem Balcı ile konuştuk.
SİGARA REKLAMI YASAKLANDI ALKOL REKLAMI NİYE YASAKLANMADI?
Gazete ve televizyonlarda sigara yasağı var ama alkol için böyle bir yasak yok. Özellikle hafta sonu, gazetelerde sayfalarca alkol reklamı yapılıyor. Bu çelişki değil mi?
Çelişki ama kanunla giderilebilecek bir çelişki. Fakat giderilmiyor. Alkol sigaradan daha az tehlikeliymiş!
Öyle bir gerekçe mi öne sürülüyor?
Söylemiyorlar da öyle anlaşılmıyor mu? (Gülüyor)
Bu konuda girişimleriniz olmuştur muhakkak?
Burada ancak kanun çıkarılabilir. Bu sivil toplumun baskısı ile olabilecek bir şey. Sadece bizde değil dünyada da böyle. Mesela "Tütün, Kontrol Çerçeve Sözleşmesi" var. Ama "Alkol, Kontrol Çerçeve Sözleşmesi" yok. Bunun olması için bu konuda hassas ülkelerin çalışma yapması lazım. Ama Türkiye'de alkol konusunda sadece Yeşilay var. Hükümetlerin politikalarında alkolle ilgili bir sınırlamaya ilişkin çalışma da yok. Dolayısıyla bu bize düşüyor ve bizimle beraber duyarlı insanlara düşüyor.
Neler yapılabilir?
Konuyu sürekli gündemde tutmak, şikayetlerde bulunmak.
ALKOL KONUSUNDA GİRİŞİMİ TÜRKİYE YAPMALI
Sigara ile ilgili kanun çıkarılırken alkol de dahil değil miydi?
O yoktu. Sigarayla ilgili Dünya Sağlık Örgütü'nün "Tütün, Kontrol Çerçeve Sözleşmesi" dolayısıyla Türkiye de üyesi olduğu için bu sözleşmeyi uyguladı. Burada sayın Başbakanın sağlık bakanının mecliste Cevdet Erdöl bey gibi bazı hassas milletvekillerinin duyarlılıklarıyla gelişmiş bir şeydir bu sigara yasağı. Bir de ondan önceki dönemlerin bazı milletviklleri ve valilerin. Dünya Sağlık Örgütü'nün Tütün, Kontrol Çerçeve Sözleşmesi olduğu için bu gelişmeler yaşandı. ama alkolde böyle bir şey yok ve ülkeler bunu kendi başlarına oluşturamıyorlar maalesef.
Nasıl olacak peki?
Bunu en iyi yapacak olan Türkiye'dir. Hassasiyeti Birleşmiş Milletler'de bir yaptırıma dönüştürecek olan ülkedir.
BAĞIMLILIK İLE KÖLELEŞTİRİYORLAR
Yeşilay Haftası ile ilgili açıklamanızda bağımlılığı "küresel bir proje, saldırı" diye niteliyorsunuz...
Uluslararası hukukta "insanlığa karşu suçlar" diye bir suç kategorisi var. Bu suç kategorisi BM'nin kurulmasından sonra oluşturuldu. Oluşturanlar da bu suçların mağduru olan halklar, milletler.
Nedir bunlar?
Bizim hukukumuzda da var. İşkence, terör, soykırım, insan ticareti, taciz, tecavüz gibi. Bu suçların iki önemli vasfı var. Biri insan bedenine karşı, diğeri insan onuruna karşı işlenmiş olmaları. Bu mağdur halklar BM'de çalışarak insanlığa karşı suçlar kategorisi oluşturdular bunun içerisine saydığım suçları geçirdiler. Bu suçlar en pespaye, en adi suçlardır ve yargılanmaları zaman aşımına tabi değildir. İnsanlığa karşı suçlar insanların hayatlarına, onurlarına, bedenlerine, geleceklerine kast ediyor. Ve insanlığı köleleştiriyor. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır. Bağımlılık ile köleleştiriyorlar. Ben buna "insanlığa karşı savaş" adını veriyorum. İnsanlığa karşı savaş söz konusu olduğunda bu savaşın faillerini ifşa etmek lazım.
BUNLARA İNSAN BİLE DEMİYORUM, BUNLAR YARATIK!
Kimlerdir bu failler?
Her türlü bağımlılık üreticileridir. Sigara, alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu, internetteki amaç dışı kullanım bunların hepsi insanlığa karşı işlenmiş suçlardır ve failleri de insanlık düşmanlarıdır. Ben bunlara insan bile demiyorum. Bunlar yaratık. Yeşilay sadece sigara ve alkolle değil bağımlılıklarla ve bağımlılık üretenlerle mücadele ediyor. Bu yaşam hakkı kutsallığından beslenen bir zemin. Yeşilay aynı zamanda bir insan hakları aktivizmi, mücadele zeminidir. Sadece sağlık söylemli bir zemin değil artık hukuk söylemli bir zemin. Bu bağımlılık oluşturan güçler bir şey daha yapıyor. İnsanlara şunu empoze ediyorlar. İnsanlar kendilerine ve başkalarına zarar vermede özgürdür anlayışını vermeye çalışıyorlar. Nitekim sigara, alkol vs. bağımlıları şöyle düşünüyorlar. Ben bunu kullanmakta özgürüm. Halbuki bütün ulusal hukuk sisitemlerinde, siyasal sistemlerde, semavi dinlerde, ortak bir kural vardır. Kimsenin kendine zarar verme özgürlüğü yoktur. Aksi halde böyle inanarak yapılan fiillere karşı insanların müdahale hakkı vardır. Nitekim apartmandan biri atlamak istediğinde engel olursunuz. Hangi hakla engel olursunuz? Kanun size böyle bir sorumluluk yüklemediği gibi böyle bir hak tanımıyor. Ama insanlık değeri bu hakkı tanıyor. Kanunda olsun olmasın müdahale ediyorsunuz, adamı vazgeçiriyorsunız veya kolundan bacağından tutup çekiyorsunuz. Ötenazi de böyle. Halbuki uluslararası zehir tacirleri tam aksini insanlara empoze ediyorlar. Bundan daha büyük insanlığa düşmanlık olamaz. Bugünün ve yarının en büyük tehlikesi bağımlılıklardır.
SİGARA VE ALKOL ÜRETİCİLERİ ŞER ODAKLARI
Şer odakları ifadesini de kullanıyorsunuz...
Evet insanlığa karşı düşmansa bunlar insanlığa karşı kötülük yapan şer odaklarıdır.
Bunların içine sigara ve alkol üreticileri de giriyor mu?
Her türlü bağımlılık üreticileri. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu, teknoloji bağımlılığı yani teknolojiyi amaç dışı kullanmayı körükleyen, çocukları internet oyunlarına, sanal kumara alıştıranlar... Devletin oynattığı 11 daldaki şans oyunlarına insanları, gençleri yöneltmek insanlığa düşmanlık yapmaktır.
DEVLET DE İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLİYOR
Devlet de bir şekilde buna alet oluyor...
Alet olmuyor insanlığa karşı bizzat suç işliyor. Devlet geçmişte nasılki sigara ve alkolü üreterek, satarak, yayarak, özendirerek, reklamını yaparak aynı zamanda da asker ocağında her bir er, erbaş ve subayına 1 kg sigara istihkakı çıkararak insanlığa karşı suç işlemiştir. Şimdi de 11 dalda şans oyunları adı altında kumar oynatarak insanlığa karşı suç işliyor. Kumar eylemli bir bağımlılıktır. Bunu körüklemek, reklam etmek, devlet televizyonlarında çekilişlerini yapmak, okullara isim olarak vermek veya futbol ligine spor toto ligi ismini vermek insanlığa karşı suç işlemektir. Şans oyunlarının kumar olduğunu Borçlar Kanunu'nun 506 maddesinin 2. fıkrası çok net söylüyor. "İzin alırsanız şans oyunu, izin almazsanız kumar" diyor.
BİZ SİVİL İTAATSİSİZ
Hükümeti oluşturanların dindar insanlar olduklarını biliyoruz. Bu konuda engelleri mi var acaba? Yoksa başka nedenler mi var?
Dünyada insanlar bir kaç guruba ayrılır. Bir, mecbur olanlar bir de isteyerek yapanlar. Mecbur olanlar memurlardır. Devlet politikası yasalar ne ise onu yaparlar. Biz ise sivil itaatsisiz. Yani STK ve sivil aktivistler sivil itaatsizlerdir ve sivil itaatsizlik tam da yasalara karşı yapılır yasaların değişmesi için. Dolayısıyla 11 dalda kumar oynatan devlet bürokratları işin bu taraflarını göremezler.
Şunu sormak istedim. Başbakan "sigara gibi, film ve reklamlarda da alkol yasağı getireceğiz" deyip gerekeni yapsa nasıl bir engeli var?
Bu konuda ben yorum yapmayayım. Başbakanın ne zaman ne söyleyeceği, ne söylemesi gerektiğini ben bilmem ama bu şartlarda o kadar kolay görünmüyor. Yani sivil toplum buna hazır mı değil mi önce bu soruya cevap vereceğiz ki ondan sonra sayın başbakanın böyle bir şey yapıp yapmayacağını değerlendireceğiz.
Sigara ile ilgili kanun çıkarken sigara üreticileri özellikle mecliste bol miktarda kulis yapmıştı...
Adamlar bu işten para kazanıyorlar. Lobi çalışıyorlar.
Alkol üreticilerinin de bunun gibi güçlü bir lobisi var mı?
Olmaz mı. Çok büyük bir sektör.