Askeri darbe olalı 32 yıl oldu. 12 Eylül ürünü anayasa ile kabz-u rabt altına alınmamızın üzerinden ise tam 30 yıl geçti. 90 yıllık cumhuriyet için son 30 yılın bu karanlık, meşum ve ihanet dolu çemberinin hala kırılamamış olması ise ayrı bir dert.

Bizi teselli eden güzel gelişmeler var elbette. Hazin olan yapısal ve köklü bir değişimin hala gerçekleştirilememiş olmasıdır. Ahtapotun kolları gibi menhus ruhun hakimiyet alanı ve devlet geleneği içindeki hükümranlığı hala gücünü gösteriyor.

İşte yeni anayasa bu açıdan çok önemli. Aşırı anlam yüklemek ve çok ideal bir anayasa beklemek ise safdillik olur. Bir gerçeğinde altını çizmek gerekir, yeni anayasa her halükarda eskisinden iyi olacak.

TBMM’de  kurulan yeni anayasa birimine sivil toplum kuruluşlarından gelen binlerce sayfa ve farklı yaklaşımları havi anayasa taslakları, genel prensipler, öneriler ve çalışmalar var.
Bunların bir kısmını inceleme fırsatımız oldu, kısmen katkı yaptığımız metinler oldu. Hatta STK olarak raporumuzu da verdik.
Ama bir eksiğimiz hep kaldı. İçimizdeki ukde derinleşti. Hasretimiz gemlendi. Bir şey yapamamanın ızdırabı sarstı.
Taki iki ay önce anayasa hukukçusu genç bir beyinle bu mevzuyu müzakere edene kadar.

Cevabını aradığımız soru şu?
Risale-i Nur’dan nasıl bir anayasal metni çıkarabiliriz?
Öncelikle mukayeseli anayasal metinlerden başlayarak farklı anayasalarda mevcut konuları belirlemek.
Ayrıca yeni çağın yeni ihtiyaçları ve yeni konu başlıklarını ilave etmek.
Üçüncü olarak bu konuların risaledeki karşılıklarını en veciz bir cümle olarak tarayıp bulmak.
Böylece biz bir anayasa klasiği ve hukuksal metin düzenlemek yerine Risale-i Nur’dan anayasaya ruh verecek, şuur ve ilke katacak bir kaynak çalışma ortaya koymuş olacağız.

Çalışmanın özünü “Yeni yüzyılın yüz temel konusuna yüz temel cümle bulmak” şeklinde ifade edebiliriz.

Kur’ani olan bir esası, insani olan bir zeminde ifade edeceğimiz ve toplumun ortak vicdanına ve maddi-manevi kalkınmasına kapı arayacak bir çalışma.

Toplumun ihtiyacına cevap verecek, vahye istinat eden prensipleri bulup çıkarmak, bunu orijinal bir cümle ile ifade etmek, çok etkili ve farklı bir sonuç verecektir.

Bu cümleye bağlı olarak kavramsal ve mesleki birer cümle ile çerçevesini belirlemek.
Daha sonrada buna dayalı müşahhas teklif cümlesini uygulamaya dönük ortaya koymak.

Böylesi bir çalışma Risale Akademi bünyesinde yürütülüyor.
Teknik detayları meraklısı ile ayrıca paylaşılabilir.

Şimdi siz değerli risale okuyucularından bir isteğimiz var:
Dünyaya nizam verecek bir prensip, anayasa metnine girecek en hayati bir cümle sizden istenseydi, risaleden hangi cümleyi yazardınız?

Buyurun, bize yazın, müşterek fikir havzamızın bu zengin görüşlerini tasnif edip anayasal risale metni çıkarmamıza yardımcı olun.

Bir örnek vermek gerekirse,
1-İLKE/RUH: Devletin selameti için fert feda edilemez.
2-ÇERÇEVE: Bireyin hayatı ve temel hakları asla gasp edilemez ve yasal zeminde engellenemez.
3-UYGULAMA: İnsanın merkeze alındığı, insanın esas olduğu devlet yapılanması sağlanacaktır.

Yukarıdaki gibi çekirdek bir çalışma yapılıp, kamuoyuna ve toplumun reflekslerine duyurulacak  şekilde planlanmaktadır.

Bu süreçte sözü olan herkesi [email protected]  emailine katkı yapmaya bekliyoruz.

Sadece bir cümle, nizam verecek ve pratiğe dönüştürülebilecek bir cümle bulup, onu kısa iki cümleyle izah edip bize göndermeniz.

Uzmanlarımız bunu tasnif edecek, anayasa çalıştayı ile şekillendirecek ve anayasaların ruhu olacak, evimizde, işyerimizde, hizmetimizde ve yönetim olan her ortamda fert ve topluluk olarak adeta “mecelle” gibi prensiplerle bizi donatacak bir manifesto çıkarmak arzusundayız.

Akademisyenlerimizin bu konudaki duyarlılıkları, katılımı ve desteği şimdiden takdire şayandır.

Buyurun nefsimizden başlayacağımız anayasamızı ilke bazlı hazırlayalım.
Sonrası daha kolay olacak.
Buyurun hayatın cümlesini bizimle paylaşın.