Kadir AYTAR
Sosyal mesafesizliğin neresindeyiz?
İşe giderken metroyu kullanıyorum. Haliyle gidiş-dönüş saatleri biraz kalabalık oluyor.
Korona illeti devam ediyor. Sosyal mesafe diye bir şey kondu aramıza. Yanlardan birer koltuk boş bırakıyoruz.
Her durakta yolcu sayısı biraz daha artıyor. Oturacak uygun bir yer bulduğumda sol tarafıma kimse oturmasın diye çantamı koyuyorum. Sağ yanım boş kalıyor, şayet diğer yolcu çanta ya da eşyası ile arayı kapatmamışsa. Böyle durumlarda genellikle gergin ve tetikte oluyorum. Acaba birisi gelip de çantalara rağmen boşlukları doldurmaya kalkışır mı diye.
Maalesef çoğunlukla tedbirlere uyan ve uyarılara aldırış eden yok. Gittikçe daha çok gevşeniyor. Pozitif vakaların, hastaların ve ölenlerin sayıları hızla artıyor. Bu artışlar çoğu kimseye -bunlara ehl-i gaflet demek istiyorum- uzaktan davul sesi gibi geliyor. “Amaan bana bir şey olmaz” deyip geçiyorlar. Tedbirler tamamen kalksın, eski günler geri gelsin, yeniden keyfemayeşa yaşayalım istiyorlar. Eski halin gelmesi mümkün değil. Geçti artık o günler.
Bu dehşetli musibete rağmen gidişat maalesef iyi yönde değil. Aymazlık, nemelazımcılık ve umursamazlık kol geziyor. Korona nedeniyle giden canlar, bıraktığı hasarlar, sanki kendilerine hiç uğramayacak gibi çok fevri davranıyorlar. Yalancılar yalanlarından, hırsızlar hırsızlıklarından, yolsuzlar yolsuzluklarından, ahlaksızlar ahlaksızlıklarından vazgeçmiş değiller. Daha da ileri seviyelere taşımak ve azgınlaşmak niyetindeler.
Bir-iki durak sonra maalesef korktuğum başıma geldi. Bir kadın ”Çantanızı çeker misiniz? Nasıl olsa aynı havayı soluyoruz” dedi umursamaz bir şekilde. “Olmaz! Sosyal mesafe diye bir şey var” dedim. “Ne olacak? Bir şey olmaz” dedi. “Doğru! Bir şey olmadığı, hasta olanların ve ölenlerin sayılarının hızlı artışından belli” dedim ve hemen yerimden kalktım ve vagonun ortasına dikildim. Benim bu hareketimden sonra, o kadın da oturmadı. “Kusura bakma ya! Rahatsız ettim” diyerek başka yere gitti ve bir kenara dikildi. Kalktığım yere dönmeyince bir başkası geldi oturdu. Birazdan gelen oturdu, gelen oturdu, derken aralarda hiç boşluk kalmadı. Saflar sıklaştırıldı. Maşaallah muhabbet (?) de artmış oldu.
Birilerinin hastalanmasına hatta ölümüne sebep olmak nasıl bir umursamazlıktır? Kalplerimiz bu kadar mı taşlaştı?
Koronanın hayattan ve bizden istediği çok şeyler ve vermek istediği çok dersler var. Rabbimiz, hayatımızın tasaffi etmesini yani fabrika ayarlarımıza dönmemizi, emir ve nehiylerine göre yaşamamızı istiyor. Ahlakımızı güzelleştirelim, yalandan dolandan vazgeçelim, doğruluk ve dürüstlükle insanlığın en güzel şeklini gösterelim, insan gibi insan, adam gibi adam olalım istiyor. Aksi halde, musibet ve belalar başımızdan eksik olmayacaktır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.