Sungur ağabey, Başbakana sesleniyor:Rusya Nur Talebeleri’ne sahip çıkın

Sungur ağabey, Başbakan Erdoğan’a sesleniyor: Rusya Nur Talebeleri’ne sahip çıkın

Nur Talebeleri; asrın problemlerine, asrın müceddidi Bediüzzaman Hazretlerinin telif ettiği Kur’an’ı Hakim’in tefsiri olan Risale-i Nur eserleriyle çözüm üreten nurlu yüzlerdir.

Evvela Allah’a olan inancını sağlamlaştırırlar; başkasının imanı yok ise, iman etmesi için dert edinirler, gayret edinirler.

İmanı olanlara da terakki ettirmek için durmadan çalışırlar.

Irkçılığa karşıdırlar!

Anarşi bilmezler!

Teröre bulaşmazlar!

Bomba yerine gül atarlar, kurşun yerine ilim sıkarlar.

Rüşvet, faiz, gasp, tefecilik gibi kavramları onların lûgatında asla bulamazsınız!

Merak mı ediyorsunuz; lûgatını, açın bakın: Muhabbet (sevgi), uhuvvet (kardeşlik), tesanüd (dayanışma)…

Bundan başka bir şey bulamazsınız.

Varsa eğer, verin içinde on milyon lira olan çantanızı; deyin ki “benim akşama kadar bir toplantım var bu çantam ve param sana emanet olsun.”

Yeminler olsun ki göz değil, kalp de değil, ruhu gibi bakarlar. Belki sizden daha da fazla muhafazasına çalışır. İster akşam gelin, isterseniz haftalarca hatta aylar geçtikten sonra gelin; emanet dediniz ya o artık sağlam yerdedir.

Çünkü Nur Talebeleri’ne dünya zevkleri ve yıldız sarayları vız gelir.

Dünyayı elinin tersi ile bir kenara bırakmışlar.

Dünyalık makamlara göz dikmezler. Gidin sorun bakalım kimdir, necidir bu Nur Talebeleri, dünyada ne makamdalar?

Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ın dediği gibi “sağ elime güneşi, sol elime de ayı verseniz bu davadan” vazgeçmem derler.

Bırakın ay ve güneşi Cennet’in köşklerine bile talip olmazlar!

Onlara “Allah rızasını” kazanacaksın deyin, vesilenizle milletin imanı kurtulacak deyin; Cennet değil, Üstad’ları gibi Cehennem’in alevlerinde yanmaya razı olurlar.

Şimdi ise Allah’ın inayeti olmuş ki artık Türkiye dar gelmiş Nur Talebelerine.

Safvan Bin Muaddal, Zeyd Bin Harise, Urve Bin Mes’ud gibi kendi diyarlarını terk edip sırf ilâyı Kelimetullah için Şark’tan Garb’a, Şimal’den Cenub’a dünyanın her tarafına göç etmişler.

Analarını babalarını bile bu uğurda terk etmişler.

Şu anda onların vesilesi ile Kur’an’ı Hakim’in elmas kılıncı ve onun nurlu tefsiri olan Risale-i Nur eserleri her diyarda okunuyor, elli dile çevriliyor elhamdulillah.

Onlar dünyada gittiği muhtelif yerlerde tevhidi, haşri, ibadeti, iyiyi, doğruyu, güzel ahlakı anlatmışlar ve anlattılar ve anlatıyorlar ve anlatmaya devam edecekler!

Ama maalesef komünizm bataklığına düşüp sonra da hakikati aralamaya çalışan ve günden güne Müslümanların sayısının arttığı Rusya’da kötü bir haber geldi.

Rusya’da Kaliningrad Mahkemesi Risale-i Nur’ların “şiddet içerdiği(!)” gerekçesi ile yasaklama kararı almış.

Daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan itirazlar sonucu; AİHM şiddet söyleminin geçersiz olduğuna hüküm verse de bazı mahkemeler bu karara uymayıp Risale-i Nur’ları maalesef yasaklıyor.

Evet, Bediüzzaman Hazretlerinin deyişiyle: “Rus dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran, hak ve hakikate dayanan, aklı ve kalbi ikna eden Kur’an ile musalâha(barışma) veya tâbi olabilir.”

Abdulmuhsin Alev ağabey naklediyor: Üstad, Rusya ile ilgili (yukarıdaki) bahis okunurken; “Buradaki medreseyi açmaya benim ömrüm yetmez. Fakat bir talebem benim bedelime oralara gidecek.” Ben içimden düşündüm ki, keşke ben olsam. O anda Üstad bana dönüp dedi: “Hayır, sen değil “Sungur” gidecek. 

Evet, Bediüzzaman Hazretlerinin de müjdesi ile Rusya Nur Hizmetleri rahmetli Mustafa Sungur ağabeyin gayretleri ile ivme kazanmış. Sungur ağabey, Tiflis olmak üzere Rusya’nın çeşitli diyarlarında nur medreselerinin açılmasına vesile olmuş.

Rusya için çok mesai harcamış rahmetli.

Ama O da her fani gibi bu diyarlardan göçüp gitti.

Tiflis’e, Rusya’ya medrese açıp da gitti.

Şimdi ise buralardan kötü haberler geliyor.

Üzülmez mi Mustafa Sungur ağabey, elinden ne gelse yapmaz mı o mübarek.

Yapar!

Zaten Üstadın müjdesi ile Rusya’da medrese açmak değil miydi hayatının gayesi.

Hayatının gayesi medrese açmak değil miydi? Nurları anlatmak değil miydi?

O yüzden Sungur ağabey bu kitapların okunması için elinden gelen her şeyi yapar, gerekirse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a seslenir.

Ve kabrin arkasında derki:

Sevgili Recep Tayyip kardeşim!

Her vatandaşın sorunlarına, ihtiyaçlarına cevap vermeye gayret gösteriyorsunuz. Bizim de bir ricamız olacak. İnşallah bizim müşkülün düzelmesine siz vesile olursunuz.

Bir Pazar sabahı kalkıp zahmet edip Fatih Camisine geldiniz, benim tabutumun başında dua ettiniz, benim için hüzünlendiniz. Türkiye’nin her tarafından gelen Nur Talebesi kardeşlerimize hitaben dediniz ki; “ömürleri boyunca bu gök kubbede hoş bir seda bırakma uğruna onlar büyük mücadeleler verdi; eza, cefa çektiler, bu cefalar inanıyorum ki yanında götürdükleridir.”

Olsun! Bizim o eza ve cefalar şimdi “Burak” oldular. Biz burada çok rahatız.

Lakin Rusya’da mahkemeler Risale-i Nur’ları yasaklamışlar. Şiddet yayıyor diye okunmasına izin verilmiyor. Siz bu müşkülü gayretlerinizle ortadan kaldırabilir misiniz? Oradaki devlet erkânlarına bizim adımıza, Risale-i Nurları okuyanların anarşiden, terörden uzaklaştığını; okuyanların maddi olarak da terakki ettiklerini, ülkeye huzur ve refah getirecek nesiller yetiştirdiğini onlara anlatabilir misiniz?

Hatta onlara 22.Mektup’tan “Uhuvvet (kardeşlik)” risalesini okuyun. Sizin ağzınızdan kardeşliğin ne derece kıymetli olduğunu duysunlar.

Biz istiyoruz ki Rus kardeşlerimizin de ahireti kurtulsun, onlar da İslam’ın güzelliklerini yaşasınlar. Onlar da burada peygamber efendimize komşu olsunlar.

Sizden bunu rica ediyoruz.

Allah’a emanet olunuz.

Bâki selamlar…

Mustafa Sungur

Twitter: @omrcelebi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum