Sungur Ağabey Vuslatın Kutlu Olsun!

Sungur Ağabey Vuslatın Kutlu Olsun!

Uğur Canbolat'ın yazısı:

Uğur Canbolat'ın yazısı:

İlk gördüğümde henüz ortaokul dönemindeydim.

Ümraniye’de kaldığım öğrenci evinden bazı dostlarla Üsküdar Kısıklı’da bir derste görmüştüm. Yaşadığım heyecanı ve o gecenin içimde meydana getirdiği titreşimleri anlatabilmem çok güç. Bediüzzaman hazretlerinin yakın bir talebesini yakından görmenin verdiği bir iç titreşimiydi bu. O gece hissettiklerimi başkalarıyla da paylaşmıştım. Hem de ne büyük heyecanla…

Daha sonra kader bizi Yazı İşleri Müdürü Enver Yorulmaz’ın çağrısı ile Zafer Dergisi’ne çağırdı. Cağaloğlu maceramız böylece başladı. Ziya Gün Han’ın 4 Kat’ında İstanbul Şubesi olarak hizmet vermeye başladık. Bir süre sonra’da Cihangir öğrenci evine taşındık.

İşte bu dönem Sungur ağabeyle olan yakınlığımız başlamıştı. Salı akşamları Cihangir Camisi yakınlarında Gazi Antepli Hikmet ağabeylerin evinin altındaki küçük tek odalı evde geniş sohbetler oluyordu. Sungur ağabeyde buraya geliyordu. Daha sonraları Perşembe akşamları bizim kaldığımız ‘Akgül Apartmanı’ndaki derslere katılmaya başlamıştı. Ders halkası giderek genişliyor, derinleşiyorduk. Sungur ağabey erken geliyor birlikte yemek yeniyor, namazlar kılınıyor ardından ‘Envar Neşriyat’dan kitaplar dağıtılıyor ve okumalar başlıyordu. Sungur ağabey kimin okuyacağını söylüyor o kişi de gür bir seda ile kalınan yerden okumayı sürdürüyordu. Sungur ağabey ise zaman zaman ‘Risale’lerde başka bir yeri tahattur ediyor ve hemen o eseri isteyerek ilgili yeri buluyor ve oradan okuyordu. Sonra da kalınan yerden devam ediliyordu.

Uzun yıllar bu heyecanı yaşadık. Şükür ki yaşadık.

Zafer Dergisi’nde göreve devam ettiğimiz senelerde yaşanan mali bir sıkıntı döneminde Sungur ağabeyden görüş rica etmişlerdi Adapazarı’ndaki yönetici ağabeyler. Sungur ağabey ile Harem’de buluştuk. Buradaki lokantada oturmuştuk. Sungur ağabey burada Osmanlıca olarak durumu değerlendiren bir mektup yazmış ben de bu mektubu Sakarya’ya götürmüştüm.

Sungur ağabey farklı bir enerjiye sahipti. Heybetli bir yanı vardı. Bu heybetin içinde olağanüstü bir şefkati de barındırırdı.

Cemalin içinde mi celal barındırırdı yoksa celalin içinde mi bir cemal olarak şefkati tutardı bilemem. Ama her ikisini de aynı derecede kendinde cem etmişti.

Dikkat çeken bir başka yanıysa heyecan transfer ederdi muhatap olduğu kişiye… Nurun heyecanını…

Bir fırtına gibi… Türkiye’de ve dünyada bir ‘Nur fırtınası’ varsa şefkat nesimi gibi bunda büyük emek sahibiydi.

Nur’da fani olanlardandı.

Nur için varlığından geçen ve yokluk libası giyenlerdendi.

Nura pervane olmuştu. Işığa koşmuş ve ışık olmuştu. O nurun mübarek davetçilerindi. Öncülerindendi. Ön açanlardandı.

Nurlar’ın sahibinin bendesi idi. Hayatının onun hayatı ile devam edeceğini buyurduğu aktarılırdı Bediüzzaman hazretlerinden.

O derece ayinesi olmuştu Nur üstadın!

Sungur ağabey Hakka yürüdü.

Vefa gösterdi. Çağrıya uydu.

O nurlu üstadın nurlu ağuşu şimdi onu beklemede…

‘Hoş geldin Sungur’hitabıyla karşılanacak muhakkak!

Bugün vuslatı var Sungur ağabeyin!

Orada olacağız elbet. Vuslatına tanık olacağız.

Tes’id edeceğiz.

Kutlu olsun Sungur ağabey diyeceğiz. Vuslatın kutlu olsun diyeceğiz Fatih camiinde ikindi namazı sonrasında.

Hakkımızı (Varmış gibi sanki) helal ediyoruz demeyeceğiz. Dememeliyiz. En azından ben demeyeceğim.

Bizim büyüklerde hakkımız olabilemez ki, helal edelim.

Onun bizde hakkı var. Hem de çok!

O nedenle ‘Hakkını helal et Sungur ağabey’ demeye gideceğiz.

Helallik diyeceğiz.

Nurlu üstada, Nurun üstadına, içimizdeki ışığı yakana selam iletmesini dileyeceğiz.

Sungur ağabeyi sırlayacağız bugün Eyüp kabristanında.

Allah sırrını takdis etsin Sungur ağabeyin! Âli kılsın.

Efendimiz kutsasın sırrını.

Üstadımız nurlu sırrını teslim alsın öte yakada!

‘Emanetimi getirdin sapasağlam Sungur’desin.

Biz de onun hizmete sadakat ve gayret sırrını elde edelim.

O emaneti yere düşürmeyelim.

O emanetin gönlümüzde gayrete uçmasını dileyelim.

Sungur ağabeyim!

Yolun açıktır bilirim.

Sırrın âlidir bilirim.

Hizmetin kutludur bilirim.

Nurun gönül kamaştırır bilirim.

Üstad seni beklemektedir ‘Adı güzel kendi güzel Muhammed’ ile…

Nurun önden gidenleri yanında olarak…

Bilirim.

Vuslatın kutlu olsun!

Nurlu olsun!

Habername