Sünneti inkar edip, Kur'ânî kavramlarla Ehl-i Sünnete nişan alıyorlar

Sünneti inkar edip, Kur'ânî kavramlarla Ehl-i Sünnete nişan alıyorlar

"Cemaat" kavramını kullanan bir güruh, mel'un bir darbe kalkışmasıyla bütün cemaatlere ve tarikatlara saldırmak için mikrobik bir ortam oluşturdu

Risale Haber-Haber Merkezi

Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Yrd. Doç. Dr. Yasin Pişgin, son günlerde cemaat ve tarikatlara saldıran, "Kur'an Müslümanlığı" adı altında ehl-i sünnetin yanlış yolda olduğunu söyleyenlere cevap verdi. 

Pişgin'in, sosyal medya hesabından paylaştığı yazı şöyle:

Düşünme! ve Sorgulama!

Ortam kurtların sevdiği puslu hava. Üstelik daha yenice "cemaat" kavramını kullanan bir güruh, mel'un bir darbe kalkışmasıyla bütün cemaatlere ve tarikatlara saldırmak için mikrobik bir ortam oluşturdu. İşler kesattı ama açıldı. İçerikleri boşaltılmış "kavram salatalarıyla" modern ve post-modern tasallutlar; İslam'ı altı asır, üç kıtada egemen kılan iksirin cam kavanozunu kırmaya yeniden yelteniyor.

"Eğer tarikat ve cemaatler de güçlenirse terör örgütü olurmuş." Öyle diyor. Ve yedi düvel İslam düşmanlarının yaklaşık yarım asır boyunca ince hesaplarla kurguladıkları siyonist ve oryantalist bir projeyi, bu beldelere çağlar önce kolonizatör Türk dervişleriyle intikal eden ruhun bakiyesiyle utanmadan eşdeğer sayıyor. Bu toprakların bağrından çıkan, çağlar boyunca Devlet-i Âliye'yi ayakta tutan ana sütunlarla dalaşıyor.

Ve "Düşünme ve sorgulama terk edildi" diye "sahih geleneğe", yani "Ehl-i Sünnet"e ve tasavvufa vuruyor. "Ehl-i Sünnet"in, düşünme ve sorgulama kabiliyetinden mahrum ezberci ve taklitçi bir zümre olduğunu ima ediyor. Paralel yapının dinî kavramları istismar ettiği gibi o da Kur'ânî kavramlarla "Ehl-i Sünnet"e nişan alıyor. Kur'an'ın akla ve akletmeye yaptığı vurguları, ne idüğü belirsiz bir felsefî rasyonalizme medh-ü sena malzemesine dönüştürüyor. 

Düşünmek ve sorgulamak... Yaldızlı iki kavram. İlim ve irfan geleneği karşıtlarının her daim şarjöre sürdükleri iki kurşun. Güya geleneği adam etmek için profan tezgahta yonttukları iki te'dip sopası.

"Düşün ve sorgula. Konumunu değiştir ve değiş. Sünneti inkâr et. Kur'an'ı yeniden yorumla." Dedikleri, demek istedikleri bu. Peki ben hak üzere isem de mi konumumu değiştireyim? Haktan ve hakikatten caymaya sebep olan düşünme ve sorgulama önerisi neyin nesi?

İmdi:
Allah meleklere ve iblis'e; "Hz. Âdem'e secde edin" diye emretti. Emir ve emrin gereği açık. Meleklerin secdesi bunun delili. "Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?" (A'râf 7/12) sorusu da Allah'ın bu emirle neyi kastettiğinin açık bir ifadesidir.

Ve hak bu denli açık iken iblis; "Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın" diyor.
Sonra... Sonrası; , "İblis Allah'ın emrinden yüz çevirdi, büyüklendi ve kâfir oldu" (Bakara 2/34).

Hak ayan beyan ortaya çıktıktan sonra hakka uyup uymama konusunda tereddüte sevk eden düşünce ve hak üzerinde karar kıldıktan sonra yeni arayışlara girmek için yapılan sorgulama hidayete değil, dalalete aracılık eder.

Dinde; kıblenin malum olmadığı bir yerde kıbleyi bulmak için içtihat etmek caiz iken Mescid-i Haram'da Ka'be'nin karşısında kıble için içtihat yapmak haramdır. Çünkü hakikati bulduktan sonra insanın yapması gereken aramak değil, yaşamaktır. Şeytanın "Ben ondan hayırlıyım" sözü hak karşısında batılı tercih etmektir; Ka'be karşısında kıble içtihadı yapmaktır.

Böylesi bir düşünme ve sorgulama mümine değil; Velid b. Muğire'ye yakışır. Onun Kur'an'ı dinledikten sonra verdiği tepkiyle ilgili olarak Allah şöyle buyuruyor: "O, düşünüp taşındı ve ölçüp biçti. Kahrolası, nasıl da ölçüp biçti! Sonra, tekrar canı çıkasıca, nasıl da ölçüp biçti! Sonra (Kur'an hakkında) derin derin düşündü. Peşinden yüzünü ekşitti, suratını astı. En sonunda, (hakka) sırtını döndü ve büyüklendi. "Bu, ancak nakledilegelen bir sihirdir. Bu ancak insan lâkırdısıdır; başka bir şey değil" dedi. ” (Müddessir 74/18-25)

İblisler ve Velid b. Muğîreler aynı kaynaktan beslenen süt kardeşler. Nasıl da birbirlerine benziyorlar. Nasıl da usulca “Hak”tan cayıyorlar. 

Nasıl da usulca “Sırat”tan kayıyorlar. Ve ne kadar da kolay kendilerini hidayette, “Ehl-i Sünnet”i dalâlette sayıyorlar.

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum