Tahiri Mutlu’yu rahmetle anıyoruz-ÖZEL

Tahiri Mutlu’yu rahmetle anıyoruz-ÖZEL

3 Nisan 1977’de Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Tahiri Mutlu’yu Muhsin Demirel’e sorduk

Röportaj: Nurettin Huyut – Risale Haber
 
Muhsin Demirel: Üstad Tahiri abi için Tahiri Risale-i Nurun anahtarıdır” demiştir
 
Tahiri Mutlu abiyi nasıl tanırsınız? Onun hakkında bildiklerinizi anlatır mısınız?
 
Üstadın hizmetinde bulunan ağabeylerin her birinin farklı bir vasfı vardır. Üstad hazretlerinde tecelli eden külli manadaki esmanın, hususi kısımlarına üstadın hizmetinde bulunan abiler mazhar olmuşlardır.
 
Mesela Bayram abi ferağat ve fedakarlığını, Sungur abi tefekkür cihetini, Ceylan abi zekavet ve fetanetini, Tahiri abi de takva ve ubudiyetini tevarüs etmiş bir zattır. Zübeyir abide bu hususiyetlerin hepsi vardı. O hususiyetler, Zübeyir abide külli manada tezahür etmişti.
 
İşte, Üstad Hazretlerinin mazhar olduğu takva ve ubudiyetle ilgili tatbikatını biz Tahiri abide gördük. Tahiri abinin en önemli birinci vasfı buydu.
 
İkinci vasfı: Hizmetle ilgli bir iş olduğu zaman -şahsi olsun ailevi olsun- diğer işlerini kesinlikle bir kenara bırakırdı, hizmetle meşgul olurdu.
 
Biz Tahiri abi ile tevafuklu Kur’anın yazılmasında ve basılması zamanında uzun süre beraber olduk. Yani, dört beş yıl onunla birlikte hizmet ettik. Hemen hemen her gün olmasa da haftada üç beş gün görüşüyor beraber oluyorduk. Ben o dönemde hizmetin şoförlüğünü yapıyordum. O nedenle arabada gidiş gelişlerimizde özel sohbetlerimiz ve konuşmalarımız oldu. O zamanlar gençtik, küçüktük, Tahiri abinin bugünkü anlamda, yüceliğini manevi büyüklüğünü, manasını anlamamakla birlikte büyük bir hürmet ve muhabbet içerisinde muhatap oluyorduk.
 
Bugün olsaydı herhalde dizinin dibinden ayrılmayan insanlar olurduk. Yani Tahiri abinin o manadaki keyfiyetini kıymetini uzun zaman aradan geçtikten sonra bile yeteri kadar bilebildiğimizi sanmıyorum.
 
O kadarını bilmek de büyük bir şans sanırım…
 
Evet, haklısın bu gün kardeşlerimize anlatacak kadar bazı hatıralarımız, bazı bilgilerimiz, gözlemlerimiz, müşahadelerimiz oldu. İşte bu müşahadelerimize dayanarak diyebilirim ki, Tahiri abi çok mühimdir. Mesela, Üstad Hazretleri zaman zaman Sungur abilere, Bayram abilere kızıyor darılıyor, ama Tahiri abiye karşı böyle bir tavrı yok. O bir şekilde geldiği zaman onun adına diğerlerini de affediyor.
 
Bu hadise bir çok defa tekrar etmiş bir hadisedir. Babam Ali Demirel de bu muameleye şahit olmuştur. Hatta Üstad Tahiri abi için şunu söylemiş, “Tahiri Risale-i Nurun anahtarıdır.”
 
Tahiri abi velayet-i kamilesi çok yüksek bir zattı. Fakat kendisi bundan habersiz idi. Yine Üstad hazretlerinin ifadesiyle, “Tahiri dolu bir testidir o daha su almaz fakat biz onun perdesini açmadık” diyor.
 
Üstad Hazretlerinin Isparta’daki ev sahibesi Fitnat Hanım Üstad’ın Tahiri abi için, “Tahiri kırk evliya kuvvetindedir” dediğini aktarır. Yine bir defasında “yirmi evliya kuvvetindedir” dediği rivayet edilmektedir. Ben bu ifadeleri başka kişilerden de duymuştum. “Tahiri 20 evliya kuvvetindedir”, “Tahiri kutuptur” diye ama bu ifadeleri Üstad bu sözleri gıyabında söylemiş, onun dışındaki kimselere söylemiş, kendisine söylememiş kendisi bu sözlerden  habersizdi.
 
Bu ifadeler çok derin manalar ihtiva eder ama bu kısa röportaj çerçevesinde bunların manalarını anlatmamız mümkün değil. Ayrıca bu hakikatleri yeterince anlayıp anlatmamız da mümkün değil. Ama şu kadarını söyleyebilirim. Risale-i Nur hizmetinde önemli bir rükündür, bir direktir, bir sütundur. Bu kadarını bilmemiş kâfidir sanırım.
 
Bugün Risale-i Nur alem-i İslam çapında, alem-i insaniyet çapında inkişaf etmişse Tahir abi gibi bu büyük insanların, büyük fedakarlığı, büyük feragati, büyük hizmeti, büyük takvası, büyük ubudiyeti büyük şuuru, yüksek imanları nedeniyle etmiştir.
 
Tahiri abinin Risale-i Nurların ilk defa Osmanlıca basılmasında da büyük emeğinin olduğunu biliyoruz, bu konuda neler söylersiniz?
 
Tahir abinin birçok hizmetleri var bunlardan biri de 1935’lerden itibaren Risale-i Nurları el yazısı ile çoğaltmasıdır. O konuda çok başarılıdır. Yazdığı risalelerin haddi hesabı yoktur. Çok sayıda Külliyat yazmıştır.
 
Bununla birlikte 40’lı yıllarda teksir makinesi ile ilk defa Risale-i Nurların basılması hadisesi var. O gün iki yerde teksir edilmekte idi. Biri, Nazif Çelebi oğlu Selahattin Çelebi ile İstanbul’dan bir teksir makinesi bulmuş getirmişler onlar İnebolu’da baskı işlerini yürütürken. Tahiri abi de bir teksir makinesi almış getirmiş o da Sav köyünde çoğaltma işlerini yürütmüş.
 
O günkü imkânlarla böyle bir aleti almak çok büyük fedakârlık ve çok büyük sermaye gerektirmekteydi. Bugün basit gibi görünüyor. Bir çocuk gidip 2000 dolar verip bir dizüstü alabiliyor. Ama o günün şartlarında bir vilayetin bütün parasını toplasan bir teksir makinesi alacak miktar çıkmıyor. Fedakârlığın derecesini anlamak için o günün şartlarını bilmek ve o şartlarda değerlendirmek lazım.
 
İşte baba oğul buldukları teksir makinesi ile İnebolu’da Risale-i Nurları çoğaltırken, Tahiri abi de bir teksir makinesi bularak Sav köyünde çoğaltma işlerini yürütüyor. Mustafa Gül abinin bir akrabası İbrahim Gül abinin evinde, Sav köyünün kenar evlerinden birinde gerçekleştiriliyor.
 
Teksir makinesinin nasıl çalıştırılacağını, nasıl kullanılacağını o öğretiyor. O yüzden de orada uzun zaman kalıyor ve teksir makinesi ile hizmet ediyor. Üstad, “beşyüz kalemli bir nurcu” diyor o teksir makinesine. Malum teksir makinesinde bir mumlu kağıttan ancak beş yüz adet basılabiliyor. Sayfa sayfa basıldıktan sonra o sayfalar birleştirilip kitap haline getiriliyor. İşte o zaman Tahiri abi o hizmetinde başında bulunmuş bir zattır.
 
Yine, Üstadın derlediği Hizbülmuazzamayı ilk defa baskıya hazırlayıp, bastırıp dağıtan bir zattır. O nedenle Risale-i Nur hizmetlerinin başladığı dönemden son dönemlere kadar, bütün tevazuluğuna ve mahviyetkarlığına rağmen, hiçbir şekilde önde görünmemesine rağmen Risale-i Nurun neşir hizmetlerinin orta direği idi. Bu benim görüşüm. Gerek Tevafuklu Kur’anın basılması, gerekse Risale-i Nurların teksir ile çoğaltılması zamanında Hüsrev abi ile Tahiri abinin mumlu kağıda yazdıkları ile mümkün olabilmiştir. Onun da sayısı pek çoktur. Yüzlercedir, binlercedir. Onun bu alandaki hizmetleri fevkalade ehemmiyetlidir.