Takva içinde bir salih amel vardır

Takva içinde bir salih amel vardır

Günün Risale-i Nur dersi...

Bismillahirrahmanirrahim

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bugünlerde, Kur’ân-ı Hakîmin nazarında, imandan sonra en ziyade esas tutulan takvâ ve amel-i salih esaslarını düşündüm. Takvâ, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek; ve amel-i salih, emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Her zaman def-i şer, celb-i nef’a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında bu takvâ olan def-i mefasid ve terk-i kebair üssü’l-esas olup büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş. Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzlarını yapan, kebireleri işlemeyen, kurtulur. Böyle kebair-i azîme içinde amel-i salihin ihlâsla muvaffakiyeti pek azdır.

Hem, az bir amel-i salih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir.

Hem, takva içinde bir nevi amel-i salih var. Çünkü, bir haramın terki vaciptir. Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takvâ, böyle zamanlarda, binler günahın tehâcümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş oluyor. Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla menfî ibadetten gelen ehemmiyetli a’mâl-i salihadır.

Risale-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutup davranmak gerektir. Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtiamiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takvayla ve niyet-i içtinabla yüzer amel-i sâlih işlenmiş hükmündedir. Malûmdur ki, bir adamın bir günde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamaz ve bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken; şimdi, binler tahribatçıya mukabil, Risale-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı pek harikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyede olsaydı, onun tamirinde mu’cizevâri muvaffakiyet ve fütuhat görülecekti.

Ezcümle: Hayat-ı içtimaiyeyi idâre eden en mühim esas olan hürmet ve merhamet gayet sarsılmış. Bazı yerlerde, gayet elîm ve biçare ihtiyarlar, peder ve valideler hakkında dehşetli neticeler veriyor.

Cenâb-ı Hakka şükür ki, Risale-i Nur, bu müthiş tahribata karşı girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor. Sedd-i Zülkarneynin tahribiyle Ye’cüc ve Me’cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi, şeriat-ı Muhammediye (a.s.m.) olan sedd-i Kur’ânî’nin tezelzülüyle ve Ye’cüc ve Me’cücden daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.

Risale-i Nur’un şakirtleri, böyle bir hâdisede mânevî mücahedeleri, inşaallah zaman-ı Sahâbedeki gibi, az amelle, pek büyük sevap ve a’mâl-i sâlihaya medar olur.

Aziz kardeşlerim, işte böyle bir zamanda, bu dehşetli hâdisâta karşı, ihlâs kuvvetinden sonra bizim en büyük kuvvetimiz, iştirâk-i a’mâl-i uhrevî düsturuyla birbirimize kalemlerle, herbirinin a’mâl-i saliha defterine hasenat yazdırdıkları gibi; lisanlarıyla, herbirinin takvâ kalesine ve siperine kuvvet ve imdat göndermektir. Ve bilhassa fırtınalı tehacüme hedef olan bu fakir ve âciz kardeşinize, bu mübarek şuhur-u selâsede ve eyyâm-ı meşhurede yardıma koşmak, sizin gibi kahraman ve vefadar ve şefkatkârların şe’nidir. Bütün ruhumla bu imdad-ı manevîyi sizden rica ediyorum. Ve ben dahi, iman ve sadakat şartıyla, Risale-i Nur talebelerini bütün dualarıma ve manevî kazançlarıma, yirmi dört saatte, iştirak-i a’mâl-i uhreviye düsturuyla, bazan yüz defadan ziyade “Risale-i Nur talebeleri” ünvanıyla hissedar ediyorum. (Kastamonu Lahikası, 103. Mektup)

Bediüzzaman Said Nursi

LÜGAT:

A’mâl-i Saliha : Dince Makbul Olan İyi, Güzel Ve Faydalı İş
Amel : İş; Dinin Emirlerini Yapma
Aziz : Çok Değerli, İzzetli, Saygın
Biçare : Çaresiz
CENÂB-I HAK : HAKKIN Ta Kendisi Olan Sonsuz Şeref Ve Yücelik Sahibi ALLAH
Dehşetli : Korkutucu, Ürkütücü
Düstur : Kural, Prensip
Elîm : Acı Veren, Üzücü
Ezcümle : Bu Cümleden, Meselâ
Fesad : Bozukluk, Karışıklık
Fütuhat : Fetihler, Zaferler
Hâdisât : Olaylar
Hayat-I İçtimaiye : Toplumsal Hayat
Hürmet : Saygı
İçtinab : Kaçınma, Sakınma
İfsad : Bozma, Fesada Uğratma
İhlâs : İbadet Ve Davranışlarda Sadece ALLAH Rızasını Gözetme; Samimiyet
İnşaallah : ALLAH Dilerse, İzin Verirse
İştirâk-İ A’mâl-İ Uhrevî : Âhirete Âit İşlerde Mânen Ortak Olma
Kast : Amaç, Hedef
Malûm : Bilinen
Medar : Dayanak, Sebep, Vesile
Menfî : Olumsuz
Merhamet : Acıma, Şefkat Etme
Mu’cizevâri : Mu’cize Gibi
Mukabil : Karşılık
Mukavemet : Karşı Gelme, Direnç
Muvaffakiyet : Başarı
Mücahede : Cihad Etme, Mücadele
Mütekabil : Karşılıklı
Nam : Ad
Niyet-İ İçtinab : Kaçınma, Sakınma Niyeti
Peder : Baba
Sedd-İ KUR’ÂNÎ : KUR’ÂN Seddi
Şakirt : Talebe, Öğrenci
Şeriat-I MUHAMMEDİYE : HZ. Muhammed’in (A.S.M.) Getirdiği Din; İLÂHÎ Kanun Ve Hükümler
Şükür : Nimetlere Karşı Memnunluk Gösterme, ALLAH’A Teşekkür Etme
Tahribat : Tahripler, Yıkıp Bozmalar
Takvâ : ALLAH’TAN Korkup Emir Ve Yasaklarına Titizlikle Uyma
Tarz-I Hayat-I İçtimaiye : Sosyal Hayat Tarzı, Biçimi
Tehâcüm : Hücum Etme, Saldırı
Tesirat : Tesirler, Etkiler
Tezelzül : Sarsıntı
Vâcip : Dinî Bakımdan Yapılması Şart Ve Kesin Olan Emir
Valide : Anne
Zaman-I SAHABE : SAHABELERİN Zamanı
Zulmet : Karanlık