Nurettin HUYUT
Tanrısever'in rüyasının tabiri yeni çıktı
Hür Adam filminin yapımcısı ve yönetmeni Mehmet Tanrısever yaptığı söyleşilerde devamlı gördüğü bir rüyasından bahsediyor.
Hatta sanırım filmin içine de bu rüyayı koymuş, bitiş sahnesinde Üstad O’nu kucaklıyor ve “merak etme her şey güzel olacak” diyerek sırtını sıvazlıyor.
Yanlış bilmiyorsam Tanrısever, bu rüyayı hep şuna yoruyordu “Üstad bu filmi çekmeme daha önce izin vermemişti ama bu sefer izin verdi.”
Bana göre; düne kadar böyle yormak mümkündü ama üç günlük gişe hasılatı ilan edilince durum değişti ve rüyanın tabiri yeni çıkmış oldu.
Üstadımız o hareketiyle “onay” vermekten çok “aziz kardeşim sen böyle bir işe giriştin, hayli para ve efor sarfettin neticesinde senin istediğin gibi bir seyirci kitlesi olmazsa üzülme” demeye getirmiştir.
Neden bu anlama geliyor. Çünkü önceki gün Sayın Tanrıseveri televizyonda hayli sıkıntılı gördüm, zaten kendisi de durumunu gizlemiyordu. “Nakavt olmuş gibiyim” diyordu. Belli ki sonuçtan hiç memnun değildi, adeta hayal kırıklığı yaşıyordu, bitmiş tükenmiş bir görüntü veriyordu. İşte O’nun bu halini Üstad Hazretleri mana aleminde görmüş olacak ki, moral vermek amacıyla gelip rüyasına girmiş ve kendisine teselli vermek istemiş.
Üstadın her zaman ifade ettiği gibi “Şu dâr-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir.” (Lemalar sh. 16)
Ayrıca Üstad Hazretleri rüya için önemli bir tavsiyede bulunuyor. “Rüya ile amel edilmez.”
Sayın Tanrısever, bu filme karar verirken rüya ile mi karar verdi? Sanmıyorum. Yirmi yıl önce de rüya ile karar vermemişti. Sadece yirmi yıl önce şartların müsaadesizliği ve istişare ettiği ağabeylerin muhalefeti ve üstüne rüya da gelince kanaat hasıl oldu ki, henüz erkendir biraz zamana bırakılmalıdır. O da o gün öyle yaptı.
Şartlar değişti ortam müsait hale geldi demokrasinin geldiği seviye cesaret verdi, kendisinin imkânları ve iş rahatlığı da eklenince böyle bir film çekmeye karar vermiş oldu.
Doğru olan yapılmıştır. Şayet bu kararı vermeyip bu filmi çekmemiş olsaydı bir mesuliyet söz konusu idi. Çünkü gelinen noktada anlaşılıyor ki, böyle bir hizmeti yapmaya güç ve imkânı varmış. Madem biz Müslümanlar ilayı Kelimetullah ile mükellefiz o halde her insan yapabileceği ile mesuldür. Şayet bir hizmet kalbine gelmiş ise ve onu yapabilecek kabiliyette ise, imkânları da müsait ise hiç durmamalı ve hemen yapmalıdır.
İstişare etmek her işte olduğu gibi elbette gereklidir. Ama ehil olanlarla…
Bir hizmet yapılırken o hizmetin neticesine bakılmaz. Neticesi tenkit edilmez, neden başarı elde edemedik diye serzenişte bulunulmaz. Sadece nerelerde hata yaptık bu hataları bir dahaki işimizde yapmayalım diye tahlil edilir. Şayet neticeyi beğenmemek anlamına gelecek tenkitler yapılırsa çizgi aşılmış ve Allahın işine karışılmış olur.
Malum Üstadımız bu gibi konular için Celaleddini Harzemşahı misal veriyor. “Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâı ona demişler:
"Sen muzaffer olacaksın. Cenâb-ı Hak seni galip edecek."
O demiş: "Ben Allah’ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlûp etmek Onun vazifesidir." (Lemalar sh. 135)
Neticeye kanaat etmemek bir anlamda Allahın işine karışmaktır. Vazifeleri birbirine karıştırmaktır.
Bilmeliyiz ki, peygamberler de birçok kere mağlup olmuşlar. Çok büyük gayretler sarfettikleri halde sonuç alamadıkları olmuş. Ama onlar hiçbir zaman bundan şikayetçi olmamışlar. “Nakavt oldum” dememişler.
Hem insanlar onlardan yüz çevirdikleri zaman “Allah bize yeter” demişler. Gevşemek, acze düşmek, geri adım atmak şöyle dursun daha bir şevkle ve daha fazla gayretle hizmetlerine devam etmişler.
Nitekim Peygamber efendimiz (sav) “insanların çekilmesiyle ve dinlememesiyle daha ziyade sa’y ve gayret ve ciddiyetle tebliğ etmiş.” (Lemalar sh. 135)
Bundan sonra ne olursa olsun geri adım atmak, moral bozucu konuşmak hatta acze düşmek, pişmanmış gibi davranmak yok, daha bir gayret ve daha bir dik duruşla olaya yaklaşmak ve en iyi netice alınmış gibi davranmak mümin olmanın bir gereğidir. Bu filmden hoşlanmayanların ekmeğine yağ sürmek anlamına gelecek davranışlardan uzak durulmalıdır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.