Bilal TUNÇ
Tashih mes'elesi ve nazar-ı tedkikle bakmak
Zaman zaman Risâle Haberde alışılmışın dışında, Böyle de yazı mı olur? denilebilecek yazılarım çıkıyor. Târihler, sehivler, tashihler, Kologriv vs.ler.. Doğrudur. Zâten yazar filân da değilim. 64 yaşın, yazarlığa soyunmak için hayli geç olduğunun da farkındayım. Maksadım, ülfet perdesi altında gözlerden gizlenen bâzı meselelere ehl-i ilmin nazar-ı dikkatlerini çekmek, tesbitlerimi araştırmacı, yazar ve yayıncıların istifâdelerine sunmak ve RİNAP gibi projelere malzeme hazırlamaktan ibâret.
Uzunca süredir, Külliyât ve Bedîüzzamân Târihçeleri üzerinde imkânlarım nisbetinde tashih ve tesbit çalışmaları yapıyorum. D. H. Örfî, Münâzarât ve Hutbe-i Şâmiye gibi bâzı Risâlelere âid imlâ ve nüsha birliği denemelerim de oldu.
Tecrübelerimin verdiği kanâatle diyebilirim ki; sehivsiz, nüsha ve imlâ birliği sağlanmış bir Külliyât ve musahhah bir Târihçe-i Bedîüzzamân olmadan bu sâhada sıhhatli çalışmalar ortaya koymak mümkün değil!.
İmlâ ve nüsha birliği sağlanmış bir Külliyât klasiği, hâliyle dahâ şumüllü bir çalışma gerektiriyor.
Târihçe-i Bedîüzzamân üzerinde yapılmış, belgelerle desteklenmiş hayli muhtevâlı araştırmalar zâten var. Bunların tashîhi ile bu meselenin hallolabileceğini düşünüyorum.
Mevcud çalışmalarda yapılan yanlışlıkların sebepleri olarak şu tesbitler zikredilebilir:
1-Tahkiksizlik. Doğum târîhinin hâlâ 1873, 1876, 1877 veyâ Volga, Kostroma ve Kologrivin Sibiryada gösterilmesi gibi.
2-Târih çevirmelerinde yapılan hatâlar. Bilhassa, 1 Mart 1917 ile 31 Aralık 1925 arasında resmî olarak kullanılan Rûmî Takvimin gregorien esaslı olduğunun, bugün kullandığımız Mîlâdî Takvimle arada gün ve ay farkının bulunmadığının, sâdece (584) yıl farkının bulunduğunun gözden kaçırılması..
Örneklendirelim:
Dârül-Hikmetil İslâmiyye (Sâdık Albayrak, Yeni Asya 1973, s.7), önsözün baş kısmından:
"Dârül-Hikmetil-İslâmiyye 12 Ağustos 1334 (25 Ağustos 1918) târîhinde V. Mehmed Reşad ve Şeyhül-İslâm Mûsâ Kâzım Efendinin zamânında kurulmuştur." (Dârül-Hikmetil İslâmiyye, Sâdık Albayrak, Yeni Asya 1973, s.7)
Sathî bir nazarla bakıldığında sağlam, kulağa hoş gelen, bizleri geçmişimize götüren, faydalı bilgiler yüklü güzel bir cümle gibi görünüyor. Gerçekten öyle mi?
Yakından bakalım:
1-12 Ağustos 1334ün Mîlâdî karşılığı 25 Ağustos 1918 değil, 12 Ağustos 1918dir.
2-Evet, D. Hikmet, Sultan Reşad zamânında kurulmuştur ama buradaki târih açılış târîhidir ve Sultan Reşâd, bu târihten yaklaşık 40 gün önce (3 Temmuz 1918) vefât etmiştir.
3-12 Ağustos 1918de tahtta Sultan M. Vahîdüddin bulunmaktadır.
Bir başka örnek:
Dârül-Hikmetil İslâmiyyeden (Sâdık Albayrak, Yeni Asya 1973, s.187):
İstanbula gelişinde (*) doldurduğu nüfus tezkeresinde eşkâli hakkında şöyle mâlûmât verilmektedir:
. 26 Eylül 1337 / 9 Ekim1921
BTBSNden (N. Şahiner, Nesil 2006, s.199):
İstanbula gelişinde (*) doldurduğu nüfus tezkeresinde eşkâli hakkında şöyle mâlûmât verilmektedir:
. 26 Eylül 1337 / 9 Ekim1921
İstanbula gelişinde (*) doldurulduğu belitilen belgeyi tedkik edelim, bakalım gerçekten öyle mi?..
Tedkik netîcesi:
BTBSNdeki cümle tamâmen öncekinin fotokopisi!. Tahkiksiz iktibâsın, yanlışların yayılmasına nasıl sebep olduğunun güzel bir örneği. Noktası-virgülüyle, yanlış târih çevirmesiyle bire-bir hatâ birliği!
Düzeltmeye çalışalım:
1- Bedîüzzamânın esâret dönüşü İstanbula gelişi, 18 Haziran 1918.
2- Dârül.Hikmete tayîni: 26 Şevvâl 1336, 04 Ağustos 1334 (04 Ağustos 1918).
3- Dârülhikmetin açılışı; 12 Ağustos 1334 (12 Ağustos 1918).
Bu kesin bilgilere göre, cümlenin doğrusu şöyle olmalı değil mi?:
Dârül-Hikmette iken doldurulan (*) nüfus tezkeresinde eşkâli hakkında şöyle mâlûmât verilmektedir: . 26 Eylül 1337/26 Eylül 1921
(*): İstanbula gelişinden 3 sene, 3 ay, 8 gün; D. Hikmete girişinden 3 sene, 1 ay, 22 gün sonra.
Dârülhikmetil-İslâmiyyenin 5 Teşrînisânî 1338 târîhinden (5 Kasım 1922) îtibâren çalışmalarına son verdiği Meşîhât Makàmı Kütüphânesindeki karar defterinden anlaşılmaktadır. Bu deftere göre
teşkîlât azâlarının yaptığı en son toplantı 21 Teşrînievvel 1338 (21 Ekim 1922) târîhindedir. (Dârül-Hikmetil İslâmiyye, Sâdık Albayrak, Yeni Asya 1973, s.93)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.