Tecdidin dinamizmi

Bu günden geriye okunan geçmişin mizahına bakmak, gülümsemek, itirafla deşifre etmek güzeldir. İnsan hem yükünü atar hem de rahatlamış ve yaşadıklarını paylaşma cesareti ile aşar ve yerine ikame olacak yeni gerçeğini inşa zeminini sağlar.

Böylece hayat kendi 360 derece dönüşümünü tamamlamak için yeni bir fırsat elde etmiş olur.
Böyle bir dönüşümü, 360 derece ikmal eder.  Tamamlanan bir tur/periyot, kendine kavuşur ve yeni bir inşaya başlar.

Bu frekansın aynı olmayan tekrarları  devam edecek, bazen hızlı, bazen belli bir düzende ve sonunda her periyot bir önceki konu ve gündem bile olsa farklılaşan süreçte kendi değişimini bile değiştirecektir.

İşte tecdidin dinamiği böyle birşey. Acaba “Düşünme Fizyolojisi” buna ne der?
“A’mak-i Hayal” nasıl işliyor? “Gaye-i hayal”, zihnin evrenine ve yörüngesine nasıl yerleşiyor ve ilerliyor?

Yeni talepler, yeni ihtiyaçlarla medeniyete üstadlık/rehberlik yaparken, yeniden düşünme ve metotlar geliştirme, tecdidin dinamikleri ile “haşrolma” nasıl bir tasavvuru inşa eder?

İstikbali kuşatacak yeni fikirlerin kullanım süresi beşeri sınırlarda kısa far gibi olduğunda, yenilik adı altında maceraya ve başarısızlığa sürüklenen, hatta statükoya ömür kazandıran değişim merakı ve taklit hazretlerine yaslanmış kopyacı ve devşirme ezikliklerden tevarüs eden kendini ispatlama çabasının çırpınışları, ne derece fikri ve vicdani anlamda tecdit ile teknolojik anlamda inovasyonu sağlayabilir? Bu kolay bir şey mi?

Diğer taraftan, beşeri düşünme refleksinden ve sıradanlığından çıkıp, Risale-i Nur ile tecdit kavramına, tecdidi inşa eden süreçlere ve tecdidin dinamizmini veren tecdit ruhuna baktığımızda, fevkalade yeni, kökü mazide, mirasın ahlakına sahip, çağı kuşatan ve geleceğe nüfuz eden bir tecdit felsefesi görmekteyiz.

İhtiyaçların ızdırabına çare arayan, diğergamlığa kapı aralayan, dostluğa can katan, inkişafa yol veren, teşebbüse heyecan yükleyen, serbestiyet ve malikiyet devrinin şifrelerini paylaşan bir tecdit felsefesi görmekteyiz.

Risale-i Nur, bin yılın tarzını ve geleneğini yenileyerek statükoyu paranteze alan ve son yüzyıldır hâlâ ikazında ısrar edip paslı kulaklara sesini ancak duyurabilen çok güçlü bir nefes, ses ve soluktur 21. Yüzyıl ve sorası için…

Beşeriyet, ihtiyaçlar, medeniyet, meşveret ve adalet esasları etrafında İlahi kanunun çağımıza düşen iman ilmini ve zamanın ruhuna uygun beyan, izah ve irşadını yepyeni bir tarzda ortaya koymaktadır.

Bediüzzaman’da tecdit dinamiği, statik yapıları bile hareketli tarafından beslemektedir. Mekanik sistemdeki gibi sabit mesnetlerinden değil, hareketli mesnedinden gerilimi esnetmekte ve elastikiyet içinde deforme olmadan özelliğini/formunu koruyup taşıyıcı vasfını sağlayan bir mukavemet ve dinamik denge oluşturmaktadır.

Her şey şu an ve sonrasına depolanan gerçeğin hayat bulması ve tecrübenin yenilenebilir bir gelişim içinde tekamüle gitmesi, ermesi ve erişilebilirlikle birlikte bir sonraki basamağın içinde ve üstünde ödevlerine ait olması, birer tecdit emaresi, birer inkişaf yolculuğudur.

Zamanın tecdidi, delil “kılıcı”na vurulan cila ile sağlanır.
Hayatın tecdidi, “tecdid-i imanla” takviye bulur, ruhunu yakalar.
Düşüncenin tecdidi, “eski hal muhal” demekle ve  “hareket-i meşruasında şahane serbest olmak” ile hayat bulan hür fikirler ve şahsi teşebbüsler sayesinde ete kemiğe bürünür.
Zihni inşa, kalbi inşirah, ruhi inkişaf, vicdani fıtrat, kendi muktezasına göre tecdidini yapar.

Risale, muhteşem rehberlik yapar böyle bir yolcuya.
Yeter ki
, “Faniyim, fani olanı istemem, isterim, ama bir yar-i baki isterim” diyecek letafette bir ızdırar haline girsin.

“Felsefe yoldadır” denir. Halbuki, tecditte insan yoldur, düşünce ise yolcudur. İnsanlık kervanı “Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun, vazifen nedir?” sorularına insan yolunda muhatap olur. Yolcu ise imanla “insanı insan eder.”

Evet, eğer anlaşılmadıysa, düşünme dinamiklerinize gidin.
Sorgulayın, sorun, soruşturun, soru olun, cevapsız bırakın, acele hüküm vermeyin, beşeri olandan istifade edin ama yüksek hikmet yüklemeyin, İlahi olanın hükmüne gidin. Yorulduysanız, cevap bulmaya çalışın.

İnsan, zihni arayışları ile ilham kaynaklarına başvurur. Kapı açılmasa da, yoldaki her kervansarayda çalınacak bir kapı vardır. Yeter ki, yolda ve yolcu olalım.

Yürümek düşünmektir, düşünen yürür, arkasına bakmaz, ardına saklanmaz, ardında kalmaz.
Böylece taallüm ve tekemmül içinde ilerlemek mümkün. Muvaffakiyet tevfik olur, refik olur. Neticeyi düşünmeden ve düşünceyi neticelendirmeden.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum