Tesettür karşıtlarının hayasız yüzlerine şamar

Tesettür karşıtlarının hayasız yüzlerine şamar

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünkü kadınlar hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var.

Hem kadınların on adetten altı yedisi, ya ihtiyardır, ya çirkindir ki, ihtiyarlığını ve çirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır, kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düşmemek veya tecavüzden ve ittihamdan korkar; taarruza mâruz kalmamak ve kocası nazarında hıyanetle müttehem olmamak için, fıtraten tesettür isterler. Hattâ dikkat edilse, en ziyade kendini saklayan, ihtiyarlardır. Ve on adetten ancak iki üç tanesi bulunabilir ki, hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın.

Malûmdur ki, insan sevmediği ve istiskal ettiği adamların nazarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı nâmahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder. Hem tefahhuş ve tefessüh etmeyen bir güzel kadın, nazik ve serîütteessür olduğundan, maddeten tesiri tecrübe edilen, belki semlendiren pis nazarlardan elbette sıkılır. Hattâ işitiyoruz, açık saçıklık yeri olan Avrupa’da çok kadınlar, bu dikkat-i nazardan sıkılarak, “Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar” diye polislere şekvâ ediyorlar. Demek, medeniyetin ref-i tesettürü hilâf-ı fıtrattır. Kur’ân’ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor.

Hem kadınlarda ecnebî erkeklere karşı, fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten, tesettürü iktiza ediyor. Çünkü, sekiz dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmetle çekmekle beraber, hâmisiz bir veledin terbiyesiyle, sekiz dokuz sene, o sekiz dokuz dakika gayr-ı meşru zevkin belâsını çekmek ihtimali var. Ve kesretle vâki olduğundan, cidden şiddetle nâmahremlerden fıtratı korkar ve cibilliyeti sakınmak ister. Ve tesettürle, nâmahremin iştihasını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zayıf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kalesi, çarşafı olduğunu gösteriyor. Mesmûâtıma göre, merkez ve payitaht-ı hükûmette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gayet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayâsız yüzlerine bir şamar vuruyor! (Lem'alar, Yirmi Dördüncü Lem'a)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
belâ : büyük sıkıntı
cibilliyet : yaratılıştan gelen huy, karakter
cidden : gerçekten
dikkat-i nazar : dikkatle bakmak
ecnebî : yabancı
esaret : esirlik, tutsaklık
fıtrat : yaratılış, mizaç
fıtraten : yaratılış açısından
fıtrî : doğal, yaratılıştan gelen
gayr-ı meşru : helâl olmayan, dine aykırı
hâmisiz : koruyucusuz
hıyanet : ihanet, hainlik
hilâf-ı fıtrat : yaratılışa ters
hilkat : yaratılış
himaye : koruma
ihtar etmek : uyarmak
iktiza etmek : gerektirmek
istiskal : hoşlanmama, yüz vermeme, küçümseme
ittiham : suçlama
kesretle : çoklukla
kıymettar : değerli
maddeten : maddî olarak
maden-i şefkat : şefkat kaynağı
malûm : bilinen
mâruz : bir şeyin karşısında ve tesiri altında kalma
meyil : eğilim, istek
müteessir olmak : üzülmek, etkilenmek
müttehem : suçlanan
nâmahrem : nikahlanmanın haram olmadığı kişi, yabancı
nazar : bakış
nazik : ince, zarif
nisbeten : kıyasla
ref-i tesettür : tesettürün kaldırılması
refika-i ebediye : sonsuz hayatta hayat arkadaşı olacak kadın
sefalet : perişanlık, yoksulluk
semlendiren : zehirleyen, kirleten
serîütteessür : çabuk üzülen, çabuk ve kolay etkilenen
sukut : alçalma, düşüş
şekvâ etmek : şikâyet etmek
taarruz : saldırı
tahavvüf : korkuya düşme, korkma
tecavüz : saldırı, sataşma
tecrübe etmek : denemek
tefahhuş : fuhşa girme, ahlâksızlık
tefessüh etmek : bozulmak
tesettür : örtünme
vâki olmak : meydana gelmek
veled : evlat, çocuk
zillet : hor ve hakir duruma düşme
ziyade : çok, fazla