Tespihin zevki başkadır
Tespih, emeklilerin hem geçim hem de teselli kaynağı...
Konya'nın tarihî Kapı Camii'nin avlusu yıllardır çoğunluğunu emeklilerin oluşturduğu tesbih satıcılarına ev sahipliği yapıyor.
Her türlü tespihin 10 liradan 250 liraya kadar fiyatlarla satıldığı mekânda yüzlerce meraklı cumartesi gününü iple çekiyor.
Kimine göre ibadete yardımcı bir eşya, kimine göre ekonomik değeri olan bir araç, kimine göre sanat, koleksiyon, antika, uğraş ya da hobidir tesbih. Neredeyse gencinden yaşlısına her Türk erkeğinin elinde bulunur. Bir aşağı, bir yukarı, çevir babam çevir... Büyük bir sevgi ve muhabbet beslenir bu 99 taneye. Konya'da kurulan tespih borsası işte bu sevginin bir tezahürü... 30 civarında tesbih satıcısı ve Malatya, Erzurum gibi illerden gelen toptancılar, 10 lira ile 250 lira arasında değişen fiyatlarda birbirinden güzel tesbihleri, Sarraflar Çarşısı'ndaki Kapı Camii'nin avlusunda meraklılarıyla buluşturuyor. Tesbih satışına emekli olduktan sonra can sıkıntısından kurtulmak için başlayan da var, 30 yıldır geçim kaynağı olarak devam eden de...
Konya'nın Osmanlı döneminden kalan, tarih kokulu bu büyük camiinin gölgesinde kurulan tesbih borsasında en revaçta olanlar kehribardan, kukadan ve Oltu taşından yapılan çeşitler. Kimi koleksiyon yapmak için, kimi 'Erzurum'un meşhur Oltu taşından yapılanlar strese iyi geliyormuş' diyerek sahip olmak istiyor cânım tanelere. Tesbihlerini gözleri gibi koruyan satıcılar özel kılıflara ve deri çantalara özenle yerleştirdikleri çeşitleri müşterinin talebine göre görücüye çıkartıyor. Yıllardır satıcılık yapanlar, kimin alıcı kimin ise meraktan sorduğunu hemen anlıyor. Müşterinin durumuna göre tesbihlerin nelerden yapıldığı ve maddi değeri anlatılıyor.
60 yaşındaki İbrahim Zıvlak, 30 yıldır seyyar tesbih borsasında satış yapanlardan... Koluna bağladığı çantasında birbirinden değerli yüzlerce tesbih var. En ucuzu 25 TL olan tesbihlerin içerisinde özel el çakma kuka, zümrüt, yakut, lapis, firuze, lületaşı, akik, kuvars çeşitleri bulunuyor. Satışların zaman zaman düştüğünden yakınan İbrahim Zıvlak, "Bu işin hastası olanlar var. Kimse gidip tesbihe 250 TL para vermez. Bu bir hastalıktır. Ben yıllardır çeşit çeşit tesbih alıp satarım. Ama bu işin zevki bambaşkadır." diyor.
Osman Balcı (75) ise emekli olduktan sonra seyyar tesbih borsasının müdavimleri arasına katılmış. İlerlemiş yaşına rağmen 5 yıldır cumartesi günleri erken saatlerde cami avlusunun yolunu tutuyor. Tesbihlerin çeşit çeşit nesnelerden yapıldığını belirten Balcı, bitki, ağaç türleri ve hayvansal ürünlerden de tesbih dizildiğini anlatıyor. En çok ilgi gören türlerin ise mercan, sedef, çeşitli hayvan dişleri (fildişi, deve dişi gibi), kemikler (deve kemiği, fil kemiği) ve boynuzlar (bağa, keçi, geyik, ceylan) olduğunu söylüyor. Balcı, ağaç ve bitkisel maddelerden yapılanların en çok talep gören türlerini ise şöyle anlatıyor: "Kehribar, Oltu, zeytin çekirdeği, gül, peleseng (gemi ağacı), vengi (sandal ağacı), kuka, andız, ardıç, kördiken, kızılcık, gül ağacı, yılan ağacı, zeytin ağacı, şimşir ağacı, öd ağacı."
Adını kale kapısından alıyor
Kapı Camii, Konya'nın en çok rağbet gören ibadethanelerinden biri. Karatay ilçesindeki Sarraflar (Tevfikiye) Caddesi üzerinde bulunuyor. Caminin asıl adı İhyaiyye ama eski Konya Kalesi'nin kapılarından birinin çevresinde yer aldığı için Kapı Camii adıyla anılıyor. Cami ilk defa 1658 yılında Mevlevi Dergâhı postnişinlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafından yaptırılmış. Bir süre sonra yıkılan camiyi 1811 yılında Konya Müftüsü Esenlilerlizade Seyyid Abdurrahman yenilemiş. 1867 yılında çıkan bir yangın, cami ile birlikte bu civardaki vakıf dükkânları da yok etmiş. Olaydan bir yıl sonra cami üçüncü defa yeniden yapılmış. Kapı Camii, Konya'da yer alan Osmanlı dönemi camilerinin en büyüğü olarak biliniyor.
Zaman