Trak medeniyeti gün yüzüne çıkarılıyor
Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesindeki antik kentte bu yıl yapılacak kazılarda, Trakların "sağlık" ve "kült (din) merkezi"nin gün yüzüne çıkarılması amaçlanıyor.
Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesinde Trak medeniyetinin izlerinin bulunduğu Heraion-Teikhos (Hera'nın Şehri) Antik Kenti'nde yapılacak kazılarda, Trakların sağlık ve kült merkezlerinin ortaya çıkarılması hedefleniyor.
Karaevli Mahallesi'ndeki Hera'nın Şehri Antik Kenti'nde 2000 yılından bu yana sürdürülen kazı çalışmaları, bu yıl da başladı.
Kazı başkanlığını Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neşe Atik'in yaptığı çalışmalarda, Trak medeniyetinin izleri gün yüzüne çıkarılıyor.
Prof. Dr. Atik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Trakya'nın çok farklı medeniyetleri bünyesinde yaşattığını ancak Trak medeniyetinin izlerini daha fazla taşıdığını söyledi.
Türkiye'nin medeniyetlerin buluşma noktası olduğunu anlatan Atik, her kazı çalışması sonucunda bu durumun daha belirginlik kazandığını ifade etti.
Tekirdağ'da devam eden kazı çalışmalarında ortaya çıkanların, Trakların tıp yöntemleri ve dini inanışları hakkında bilgi verdiğini belirten Atik, şöyle devam etti:
"2000 yılında ilk kazıları başlattık. İlk kazılar bile bize buranın çok ilginç bir antik kent olduğunu gösterdi. Burası Trak medeniyetine ait bir yerleşim. Türkiye'de halihazırdaki tek Trak şehir kazısı olduğunu söyleyebiliriz. Yaptığımız kazılar bize burada çok önemli kült merkezi olduğunu gösterdi. Bunlardan birincisi şehre ismini veren 'Hera-Kybele Kült Alanı' ikincisi de sağlıkla ilgili 'Sağlık Tanrısı Asklepios'un kutsandığı bir alan."
"Bunun bir tapınak olması mümkün"
Antik kentte devam çalışmalarda Trak dönemine ait tıp aletleri bulduklarını vurgulayan Atik, "Bu alanda ilaç yapımına ilişkin çok ilginç bulgularla karşılaştık. İlaç bulduk. Tıp aletleri (kanca, spatula, iğne, cımbız, kulak kaşığı, çift çatal) bulduk. Hasta organların sağlık tanrısına ithaf edildiğini, pişmiş topraktaki ürünlerden anladık. Son iki yılda çok büyük bir yapının izlerini gördük. Bunun belki bir tapınak olması mümkün. Belki de bu, tapınak alanına ait bir yapıdır. Bu sene kült ve sağlık merkezini aydınlatmayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
Atik, çalışmalar sırasında Trak Kralı Kersobleptes'in kalesinden izlere de rastladıklarına işaret etti.
Kersobleptes'in, Trak Krallığı'nın bu bölgedeki Odrüs sülalesinin kralı olduğunu vurgulayan Atik, "Aynı zamanda son özgür kraldır. Kral Kersobleptes 2. Filip ile yani Büyük İskender'in babasıyla şu anda bulunduğumuz kaleye güvenerek savaş yapmıştır ve bu savaşı kaybetmiştir. Kersobleptes'in mezarı çok tipik, çok görkemli, orijinal yüksekliği 21 metre olan bir mezar. Oradan çok zengin buluntular çıktı. Tekirdağ Arkeoloji Müzesi'nde iki altın tacı var. Elbisesinin parçaları bulundu."
Atik, kazı çalışmalarında çok sıra dışı, iki kişinin yan yana gömüldüğü bir mezar bulduklarını anlattı.
Mezarda iki çukur ve üzerlerinde pişmiş topraktan iki kapak bulunduğunu belirten Atik, "Bu çok ilginç bir şey. Çünkü antik yazarlar Trak erkeklerinin çok eşli olduğunu söylüyor. Bir Trak erkeği öldüğü zaman bütün eşlerinin onlarla birlikte mezara gitmek istediklerini söylüyorlar. Böyle bir mezar daha önce hiç bulunmadı. Trak şehirlerini kazan meslektaşlara sordum. Böyle bir mezara daha önce rastlamadıklarını söylediler." diye konuştu.
Atik, kazı çalışmalarını Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcisinin gözetiminde gerçekleştirdiklerini ve belediyelerden de destek aldıklarını sözlerine ekledi.
Romanya Danube bölgesi ile Trakya arasındaki Balkan coğrafyasında MÖ 6 ve 3. yüzyıllar arasında etkili olan Trakların (Thracians) yarı yerleşik bir halk oldukları, arkalarında yazılı bir kaynak bırakmadıkları belirtiliyor.
AA
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.