Tunus'ta demokrasiden başka çözüm yok
Dünya, 23 yıllık Zeynel Abidin bin Ali iktidarının halk ayaklanmasıyla devrildiği Tunus'u nasıl bir geleceğin beklediğini merak ediyor.
Sedat Özhançam'ın haberi
Yıllarca yasaklı olan siyasiler yeniden sahne almaya hazırlanırken iki ay sonraki seçimlerin kimleri iktidara taşıyacağı sorusuna cevap aranıyor. Ülkenin önde gelen muhalefet liderleri ve siyasî gözlemcileri, Tunus'u bekleyen sürece ışık tuttu. Uluslararası alanda tanınan Komünist İşçi Partisi lideri Hamma Hammami'ye göre Batılı ülkelerin radikalizm iddiaları asılsız, Tunus'ta demokratik süreç işleyecek.
Yıllarca hapiste kalan ve sürgün hayatı yaşayan Hammami, Zeynel Abidin bin Ali'nin Suudi Arabistan'a kaçtığının ertesi günü hapisten çıkmıştı. Yeni kurulan teknokrat ağırlıklı geçici hükümette başta içişleri bakanı olmak üzere eski isimlerin bulunmasının kabul edilemez olduğunu belirten Hammami, içişleri bakanı aynı görevde kaldığı sürece can güvenliği endişesi taşıyacağını vurguluyor. Kendileri ve Raşit Gannuşi'nin başında bulunduğu Nahda'nın içinde yer almadığı bir birlik hükümetinin başarılı olamayacağını öne süren Hammami, devrimi gerçekleştiren Tunus halkının küçümsendiğini, kimsenin bir diktatörün küçük bir protestocu grup tarafından kovulmasını kavrayamadığını belirtiyor. Ordunun darbe ihtimalini hiçbir zaman küçümsemediğini de ifade eden Hammami, halkı provokasyonlara karşı uyarıyor.
Yasaklı Nahda'nın önde gelen isimlerinden Avukat Semir Dilu ise liderlerinin geri dönmesini beklediklerini söylüyor. Nahda hareketinin ılımlı, vatansever, aşırılıklardan kaçan bir siyasi girişim olduğunu da vurgulayan Dilu, birtakım güçlerin Nahda'yı aşırı bir grup göstererek ülkelerine müdahale etmeye çalıştığının altını çiziyor. Dilu, dünyada örnek aldıkları tek hareketin AK Parti olduğunu da söylüyor. Ordunun tutumunu devrim süresince çok olumlu bulduklarını da söyleyen Dilu, ülkenin bir daha diktatörlerin ellerine teslim edilmeyeceğine de işaret ediyor.
Eski bakanların yer aldığı geçiş hükümetine dahil oldukları için sert bir dille eleştirilen en büyük muhalif parti durumundaki Demokratik Gelişim Partisi lideri Maya Jeribi, ülkenin hızlı bir şekilde düzlüğe çıkması için bu olumsuzluğa göz yumduklarını kaydediyor. Ülkenin çok kısa sürede demokratik kurumlarını oluşturmasının zor olduğunu da vurgulayan Jeribi, ülkedeki tüm siyasi görüşlerin siyaset sahnesine girmesi gerektiğinin de altını çiziyor. Tunus halkının olabildiğince anlayışlı ve demokratik olduğunu söyleyen Jeribi, ülkede hiçbir aşırılığın taraftar bulamayacağını da belirtiyor. Halk Birlik Partisi lideri Jellul Azzuna da bazı çevre ülkelerin Tunus'taki gelişmeleri şimdiden nasıl engelleyebilecekleri derdine düştüğünü öne sürüyor. Siyasette boşluk olmaması için sadece cumhurbaşkanının kalmasını desteklediklerini de ifade eden Azzuna, ekonominin gittikçe kötüye gideceği yönündeki görüşlere de katılmıyor. 'Ekonomi zaten çok kötüydü ve Bin Ali rakamlarla ülkeyi iyi gösteriyordu.' diyen Azzuna, Arap ülkelerinin de ilk kez endişeye kapılarak ekonomiyi birincil gündemleri yaptığını ifade ediyor.
Ortadoğu'da bazı liderlerin uykusu kaçıyor
Susa Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Adnan Munasır, Ortadoğu'da artık bazı liderlerin rahat uyuyamadığını, Tunus'taki gelişmenin kendi kapılarına da dayanmasından büyük bir tedirginlik duyduğunu öne sürüyor. Ortadoğu'da önümüzdeki çok kısa sürede önemli gelişmeler beklediğini de anlatan Munasır, başka ülkelerde de insanların kendilerini yaktığını ancak devrim olmadığını, bunun sebebinin de ülkeler arasındaki sistem, toplumsal yapı farkı olduğunu söyledi. Tunus'un demokrasi konusunda başarısız olması için pek çok bölge liderinin çaba sarf ettiğini de iddia eden Munasır, bu durumda kendi rejimlerinin haklılığına bir pay çıkaracaklarını ifade ediyor. Ülkenin en önde gelen hukukçularından ve Tunus Üniversitesi Hukuk Fakültesi eski dekanlarından Prof. Sadık Belaid ise mevcut yasalarla parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilmesinin ülke için yanlış olduğunu kaydediyor. Kurucu bir meclisin hazırlayacağı yasalarla seçime gidilmesini öneren Belaid, Tunus ordusunun gücünün de fazla abartıldığını iddia ediyor. Belaid, "Burası Türkiye değil, küçük bir ülkeyiz ve ordumuz da çok küçük. Zaten devletin kurucusu Habib Burgiba muhtemel bir ordu darbesinden korktuğu için hiçbir zaman onun güçlü bir pozisyonda olmasını istememişti." diyor.
Halk, devrimin kurbanlarına ağlıyor
Dört günlük Tunus geçici hükümeti, önceki günkü ilk oturumunda Zeynel Abidin bin Ali rejimini devirmek için gösteri yaparken öldürülen 100 kişi için 3 günlük yas ilan etti. Önceki gün alınan kararlar arasında sürgünde bulunan Raşit Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi ile Komünist Parti'ye yönelik uygulanan yasakların kaldırılması da bulunuyor. Ayrıca ülke genelinde genel af da ilan edildi. Hafta başında da ülkedeki binlerce siyasi tutuklu için genel af ilan edilmiş ve tutukluların çoğu evlerine dönmüştü. Ancak alınan tüm karar ve tavizler göstericilerin sokakları terk etmesine yetmiyor. İçişleri Bakanlığı önünde protesto gösterisi düzenleyen yüzlerce kişi, daha sonra 'Medine' diye adlandırılan eski şehirdeki başbakanlık binasına yürüdü. Göstericiler, Muhammed Gannuşi hükümetinin istifasını istedi. Polis ise göstericilere müdahale etmedi.
Önümüzdeki 6 ay içinde yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin hazırlıklarına da başlayan geçici hükümet, Bin Ali ve çevresine ait tüm mallara el konulması kararı da aldı. Daha önce de hükümet Bin Ali ve akrabaları hakkında yasal olmayan yollardan para kazandıkları gerekçesiyle soruşturma açmıştı. Soruşturulacaklar arasında Bin Ali ve eşi Leyla Trabelsi ile Trabelsi'nin kardeşleri ile onların çocukları bulunuyor. Bazı ekonomistler Bin Ali ve çevresinin dünya genelindeki parasının 10-12 milyar dolar civarında olduğunu belirtiyor. Tunus'ta Zeynel Abidin Bin Ali'nin devrilmesiyle sansür dönemi de sona erdi. Gazeteciler, görevlerini hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadan yerine getiriyor. Şimdiye kadar depolarda saklanan yasaklı kitaplar ise mağazaların vitrinlerinde yerini aldı. Habib Burgiba Caddesi'ndeki 'El Kitab' adlı mağazada üzerlerine Tunus bayrakları konmuş yasaklı kitaplara, halk büyük ilgi gösteriyor. Tek parti döneminde özellikle İslam ve insan hakları konulu kitaplar İçişleri Bakanlığı'nın sansür listesinde bulunuyordu. Öte yandan Fransa'daki tur operatörleri, Tunus'taki olaylar yüzünden, Fransız turistlerin tatil için bu yıl daha fazla Türkiye'yi tercih edebileceği belirtiliyor.
Zaman