Turgut Özal'dan Nurculara siyaset tavsiyesi
1982 yılının Mayıs ayında uçakta yaşanan ilginç diyaloğun ayrıntıları
Ahmet Bilgi'nin haberi:
RİSALEHABER-Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, siyasetin "günlük ve değişken" olduğuna dikkat çekerek Nurcuların siyasetle uğraşmamaları gerektiğini söylediği ortaya çıktı.
Hikmet Özdemir'in Turgut Özal kitabında Özal'la ilgili hatıralar da yer alıyor. Bunlardan biri de Vehbi Vakkasoğlu ile Başbakan Yardımcısı Turgut Özal arasında geçen bir diyalog.
Vakkasoğlu, diyaloğu şöyle anlatıyor:
Din ve laiklikle ilgili bu sorulara tutuk ve kekeme cevaplar
"1980'den sonra ülkemizde ve bütün dünyada bir dine dönüş hareketi başlamıştı. Gittikçe hızlanan bu gelişmeye olumlu bir katkıda bulunabilmek içim, bir anket çalışması yapmaya karar vermiştim. Yeni Asya Araştırma Merkezi adına başlattığım bu çalışmadaki sekiz soruyu, sahalarında isim yapmış 250 aydına postalamıştım. Bir çoğu ile de bizzat görüşerek cevaplarını alıyordum. O günkü şartlarda aydınlarımızın büyük bölümü, hepsi din ve laiklikle ilgili bu sorulara biraz tutuk ve kekeme cevaplar veriyorlardı. Bir kısmı ise, özel görüşmelerimizde çok güzel ve isabetli şeyler söylemekle birlikte, bunların yazılıp yayınlanmasından çekindiklerini söylüyorlardı. Tabi, inançları istikametinde açık ve aydınlık konuşanlar da vardı.
Özal ve yanındakiler yakınımızdaki koltuklara oturdular
Bu anket sorularını o tarihte Başbakan Yardımcısı olan merhum Turgut Özal Bey'e de göndermiş fakat cevap alamamıştım.
1982 Mayısında Ahmed Şahin Hoca ile birlikte Erzurum'a gidiyorduk. Sohbetimiz, uçağa binen bir heyetin gürültüsüyle kesiliverdi. Merhum Özal ve yanındakiler yüksek sesle konuşarak gelip yakınımızdaki koltuklara oturdular. Birkaç sıra arkadaki bizlerin de duyabileceği biçimde sohbetlerine ara vermeden devam ediyorlardı. Turgut Beyin bu tavrı bana çok tabii ve sade gelmişti. Halktan biri gibi samimi, sıcak, yapmacıksız tavrı hoşuma gitti. Şahin Hocama, gidip biraz sohbete katılmayı teklif ettim. Fakat o, vasatı pek uygun bulmadıysa da bana izin verdi. Kalkıp yanlarına vardım. Selam verdim. Çok tabii ve sıcak üslubunu bozmadan selamımı aldı.
Kendimi tanıttım ve anket sorularıma niçin cevap vermediğini sordum. Anketin mahiyetini sordu. Dini muhtevada olduğunu söyledim ve birkaç soruyu açıkladım. Fevkalade ilgilendi.
"Bana her gün bir çok mektup gelir. Fakat böyle bir şey gelmiş olsaydı unutmam mümkün değildir. Çünkü bana çok çeşitli şey sorulur, ama dini konular pek sorulmaz. Elime geçseydi mutlaka cevap verirdim" dedi.
On yıl sonra aynı sorulara çok daha net ve cesur cevaplar alabilirsin
Bunu üzerine yanımda bulunan anket metnini kendisine uzattım ve, "O halde cevabınızı bekliyorum" dedim. Soruları okudu ve fevkalade önemli bulduğunu söyledi. O zamana kadar kaç kişiye gönderdiğimi ve genellikle nasıl cevaplar aldığımı sordu. Ben de aldığımız cevapların biraz tutuk ve çekingen olduğunu söyledim. Tebessüm etti ve dedi ki:
"Tabi bunun sebepleri var. Fakat tahmin ederim on yıl sonra aynı sorulara çok daha net ve cesur cevaplar alabilirsin. Gelişmeler o istikamettedir."
Nurculara ilimle uğraşmak yakışır
Bu arada kağıdın başlığını okudu:
"Yeni Asya Araştırma Merkezi... Bu Yeni Asya ismi bana yabancı gelmiyor" dedi. Yanındaki zata dönerek:
"Bu Yeni Asya şey değil mi? Kimlerindi yahu... Nurculara ait değil miydi?" deyince "evet efendim" dedim.
Bunun üzerine bana döndü ve elimi tuttu:
"Öyleyse siz siyasetle uğraşmayı bırakın, böyle ilmi konuları araştırın. Asıl hizmet ilmi araştırmalarla olur ve size de bu yakışır. Eğer bu gibi konularda çalışmaya devam ederseniz, ben size yardım etmek isterim. Bu konularda görüşelim. Siyaset, günlük ve değişkendir. Siz kalıcı olana bakınız."
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.