TÜSİAD:Başörtü kamuda kısmi serbest olsun
TÜSİAD, yeni anayasanın yapım, yöntem ve temel ilkelerini kapsayan çalışmanın sonucunu kamuoyuna açıkladı
Abdulkadir Argıllı'nın haberi:
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), yeni anayasanın yapım, yöntem ve temel ilkelerini kapsayan çalışmanın sonucunu kamuoyuna açıkladı.
Çalışmayı özetleyen raporda, demokratik ve sivil anayasa konusunda ileri adımlar öngörülüyor. Buna göre yeni anayasa; devlet değil insan odaklı bir felsefeyle kaleme alınmalı. Meşru olan-olmayan düşünce ayrımı yapmamalı ve ideoloji bakımından tarafsız olmalı. Üniversite öğrencileri, milletvekilleri ve belli kurallar dahilinde kamu görevlilerinin başörtüsü kullanmalarına engel olunmamalı. Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalı. Yüksek komuta kademesine atamalar sivil otorite tarafından gerçekleştirilmeli. Savunma harcamaları Sayıştay tarafından denetlenmeli. Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Askerî Yargıtay kaldırılmalı. AK Parti'nin sivil anayasa taslağını hazırlayan Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Prof. Dr. Serap Yazıcı'nın da aralarında bulunduğu toplam 22 akademisyen ve kanaat önderini bir araya getiren çalışmanın konu başlıkları ve ana hatları şöyle:
KAMUDA BAŞÖRTÜSÜ TAKILABİLİR
Yeni anayasa, başörtüsü ile ilgili görüş ayrılıklarının çözüme kavuşturulmasında bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Üniversite öğrencilerinin, milletvekillerinin, öğretim üyelerinin ve belli kurallar dahilinde kamu görevlilerinin başörtüsü kullanmalarına engel bir gerekçe bulunmuyor. Bununla birlikte hakim, savcı, polis, asker gibi devletin egemenlik yetkisini doğrudan kullanan ve tarafsızlığın öne çıktığı meslekleri icra eden kamu görevlilerinin; çocukların etkiye açık olmaları nedeniyle okulöncesi eğitim, ilk ve ortaöğretimde görev yapan eğitimcilerin; reşit olmamaları sebebiyle üniversite öncesi eğitim alan öğrencilerin din veya inancı belli eden simgeler taşıması uygun değil.
Siyasi parti faaliyetlerinin finansmanına anayasada mutlaka değinilmeli ve bu alan yasayla ayrıntılı bir biçimde düzenlenmelidir. Devlet, siyasi partilere, hakkaniyete uygun bir şekilde mali yardımda bulunmalıdır.
Yeni anayasada parlamenter sistem benimsenmelidir. Cumhurbaşkanı, bugün parlamenter sistemin özelliklerine uygun olmayan bir biçimde geniş yetkilere sahiptir; bu yetkiler sınırlandırılmalıdır. Cumhurbaşkanının rolünün parlamenter sisteme uyarlanması çerçevesinde, Devlet Denetleme Kurulu kaldırılmalıdır.
Demokrasinin yerel düzeyde güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım, yerel yönetimlerin etkinlik ve verimliliğini artıracağı gibi, özellikle Güneydoğu'ya hakim olan Kürt sorununun ve diğer kimlik sorunlarının çözümüne katkı sağlayabilecektir. Yerelleşmenin artırılması koşuluyla üniter yapının güncel ihtiyaçlara cevap verebilmesi mümkün olsa da üniter devlet ilkesinin esnetilmesi ile ortaya çıkan bölgeli devlet yapısı da tartışılabilir.
TÜRKİYE'DE BATI TİPİ LAİKLİK YOK
Türkiye'deki laiklik anlayışı, müdahaleci karakteri ve devletin dinlere, mezheplere ve inançsızlığa eşit mesafede konumlanmamış olması dolayısıyla Batı tipi laiklikten ayrışmaktadır. Bu kapsamda 1982 Anayasası'nın din ve vicdan özgürlüğünün kötüye kullanılması yasağını düzenleyen 24. maddesinin son fıkrası, dini inancın her türlü sosyal görünümünü yasaklamaya müsait olması nedeniyle yeni anayasada yer almamalıdır. Bu hükmün yerine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 9. maddesinde yer alan inanç özgürlüğüne ilişkin sınırlama nedenleri kabul edilebilir.
Nüfus kâğıtlarında din hanesi bulunmamalıdır. Bunun uygulamada gerçekleşmesi için Anayasa'daki mevcut hükmün doğru olarak yorumlanması yeterli olduğu halde, yasama ve yargı organları tarafından bu şekilde yorumlanmamaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın varlığına ve yapısına ilişkin görüşler farklılık göstermekle birlikte, katılımcıların tamamı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın mevcut konumunu, laiklik ilkesine ve din ve vicdan özgürlüğüne aykırı bulmaktadır.
Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilköğretim okullarında zorunlu ders olarak yer alması hükmü yeni anayasada yer almamalıdır.
Ulus kavramı hukuki nitelik taşımadığından, Anayasa'da "Türk milleti" veya milliyetçiliğe atıf yapan ifadeler ve etnik çağrışımı olan vurgular yer almamalıdır.
Anadilinde eğitim ve anadilin öğrenimi konularında adım atılması için gerekli toplumsal ve pedagojik (öğretmen yetiştirilmesi, müfredat hazırlanması vb.) altyapının oluşturulmasına ilişkin tedbirler alınmalıdır.
Kuvvetli bir kimlik boyutu da bulunan temsilde adalet sorununun giderilebilmesi için yüzde 10'luk seçim barajının düşürülmesi gerekmektedir.
SAVUNMA HARCAMALARINA SIKI DENETİM
Başkanlık sistemine geçiş, idarenin ve yürütme organının yapısının bu sisteme uyarlanmasını gerektirmektedir. Bu, kapsamlı ve yıllar alacak bir süreçtir. Yeni anayasa, parlamenter sistemi benimsemelidir.
Milli Güvenlik Kurulu, anayasal bir kurum olmaktan çıkarılmalı, yeniden yapılandırılmalı, üye kompozisyonu değiştirilmeli ve görev alanı net çizgilerle belirlenmelidir.
Genelkumay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalıdır.
Savunma harcamalarının denetimi Sayıştay tarafından etkin bir biçimde yerine getirilmelidir.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Askeri Yargıtay kaldırılmalıdır. Askeri mahkemelerin görevleri sadece disiplin suçları ve münhasıran askerlik görev ve hizmetleriyle ilgili suçlarla sınırlandırılmalıdır.
Yüksek komuta kademesine atamalar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin göstereceği belli sayıda aday arasından sivil otorite tarafından gerçekleştirilmelidir. Katılımcıların bir kısmı, Yüksek Askerî Şûra'nın anayasal bir organ olmaktan çıkarılmasını önermiştir.
YÖK yerine, üniversiteler arası planlama ve koordinasyondan sorumlu yeni bir yapı kurulmalıdır. Akademik özgürlükler ve üniversitelerin özerkliği güvence altına alınmalıdır.
- Yeni anayasa devlet değil, birey odaklı felsefeyle hazırlanmalı. İdeoloji bakımından tarafsız olmalı. Vatandaşlık, 'Türklük'' kavramına yer verilmeden, vatandaşlık bağı devletle birey arasındaki anayasal bir ilişki olarak tanımlanmalı.
- Türkiye'deki laiklik anlayışı, müdahaleci karakteriyle Batı tipi laiklikten ayrışıyor. Üniversite öğrencilerinin, milletvekillerinin, öğretim üyelerinin ve belli kurallar dahilinde kamu görevlilerinin başörtüsü kullanmalarına engel bir gerekçe bulunmuyor.
- Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Askerî Yargıtay kaldırılmalı. Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalı. Savunma harcamaları Sayıştay tarafından etkin bir şekilde denetlenmeli. Yüksek komuta kademesini sivil otorite atamalı.
Yeni Meclis'in önceliği anayasa olmalı
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, üç ay sonra gerçekleştirilecek genel seçimin ardından ülkenin önceliğinin yeni bir anayasa olması gerektiğini söyledi. TÜSİAD'ın 2011 yılının ilk Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşan Boyner, "Biz, yeni anayasa yapma heyecanını yitirmemeyi çok önemsiyoruz. Yeni anayasayı, genel seçim sonrası gündemimizin baş maddesi olarak görmek istiyoruz." dedi.
Boyner, konuşmasında üstü kapalı bir şekilde hükümetin AB politikasını eleştirdi. Tutuklananan gazetecilere dikkat çekerek, demokrasi ve ifade hürriyeti adına istenmeyen gelişmeler yaşandığını savundu.
Toplantının soru-cevap bölümünde söz alan Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner de demokratikleşme adımlarını engellemek için öne sürülen statükocu söyleme atıf yaptı: "Evrensel doğrular, ilkeler tamam da hocam, bunlar bize uyar mı? 'Türkiye'den duyulacak ses budur. İki tane örnek vermek istiyorum. İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca kendi dillerinde eğitim veren okullar var, ama Kürtlere yok. Kim onlar? Kendi vatandaşın. Niye vermem ki? Bölerler, bölünür Türkiye. Ya bu kafayla gidecek Türkiye, ya hocalarımızın yaptığı bu çalışmayı kendimize uyduracağız, abuk sabuk alaturka bir hale getirileceğiz, o zaman tamamen boşu boşuna çalışmış olacaksınız. Ya da bu ilkelere sıkı sıkı sarılacağız.''
Zaman