Urfalıların Bediüzzaman Mevlidi hatıraları: Akşam yemeğe 100 kişi geldi!
Bir keresinde Mustafa Hoca "Kaç kişi göndereyim?" deyince "Beş" dedim. Hoca "Beş!" dedi, şaşırdı. Dedim "Yanına da bir sıfır koy."
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebelerinden Vahdettin Gayberi'nin yeğeni Urfalı Fehmi Gayberi, Gap Gündemi Gazetesi'nden Mehmet Sarmış'a verdiği röportaj serisinde bu sefer Bediüzzaman Mevlidi'ne dair hatıralarını anlattı:
Röportajdaki ilgili bölüm:
M. Sarmış: Maşallah! Haftanın beş gecesi dışarıdasınız.
F. Gayberi: Bir de Leyle-i Kadir geceleri var… Biliyorsunuz o gece Dergah'ta Bediüzzaman için mevlit okunur. Türkiye'nin her tarafından ziyaretçiler gelir. O akşam iftar için evlere dağıtılırdı.
Damat Süleyman Paşa Camii hocası Rahmetlik Mustafa Kılıç, telefon ederdi veya kendisi gelirdi. "Kaç kişi yollayalım?" Ben de çocukları veya şegirtleri (çırakları) yollardım, "Gidin, 50 kişi alın, gelin." Mustafa Hoca kalabalıkta bağırıyor: "Fehmi Gayberi, 50 kişi!" Şegirtler derdi ki "Usta, öyle duyunca çok hoşumuza gidiyor." Birkaç grup birleşiyor, 50 kişi olunca, otobüsle, minibüsle, otomobille getiriyorlar. İftardan sonra da Dergâh'a geri götürüyorlar.
Bir keresinde Kayseri grubu geldi. Dediler ki "Biz burada iftarımızı açacağız ama bir şartla." "Buyurun." dedim. "Bir hediyemiz var, kabul ederseniz, yemeğinizi yiyeceğiz." Ne diyeyim? "Başüstüne." dedim. Hediyeyi getirdiler; yarım metre uzunluğunda pastırma. Günlerce yedik, keyfettik.
Onları davet ettiğimde eğer cebimde para yoksa, her zaman borca iş yaptıran müşterilerden bazıları bakarsın o gece peşin para verirler. Hiçbir sıkıntı olmadı, elhamdülillah! Bu şekilde senelerce devam etti.
Bir keresinde Mustafa Hoca "Kaç kişi göndereyim?" deyince "Beş" dedim. Hoca "Beş!" dedi, şaşırdı. Dedim "Yanına da bir sıfır koy." Gülmeye başladı. Ama akşam yemeğe 100 kişi aldık. Mercimek çorbası, lahmacun, ayran ve çay ikram edildi.
Yine başka bir gün, bir cenaze için mezarlıktayız. Baktım birisi omuzuma vurdu. Döndüm baktım, eski bir müşterim, kamyon şoförü. Dedi ki "Senin ne güzel arkadaşların var." Dedim "Ne arkadaşı?" Dedi "Yav benim oğlum Suriye'den gelirken PKK'lılar arabasına zorla silah koymuşlar. Gümrük'te yakalanmış. Nusaybin emniyetinde, nezarette. Kalktık gittik. Arabayla vilayetin önüne gidip durduk. Saat 12 oldu, millet dağılıyor. Baktım iki kişi bize doğru geliyor. Plakayı görmüşler. "Nerelisiniz?" diye sordular. "Urfalıyız. "dedik. "Yerlisi misiniz?" "Evet" dedik. "Birisini söylesek tanır mısınız?" Dedim "Söyleyin." Dedi "Fehmi Gayberi." Dedim "Tanıyorum. Ben onun müşterisiyim." "Niçin buradasınız?" diye sordular. Anlattık. Bunun üzerine vilayete döndüler. Kefil oldular. Çocuğumuzu serbest bıraktırdılar. Çok şaşırdım. Bu sefer ben onlara sordum; "Fehmi Gayberi nereden arkadaşınız?" "Yahu o bizi leyle-i Kadir Gecesi evine çağırdı. Yemeğini yedik." dediler. Ne güzel dostların varmış Fehmi abi." Adam mezarlıkta, ayaküstü bunları anlattı. Ya! Nereden nereye?
M. Sarmış: Buradan Nur cemaatiyle de diyaloğunuz olduğu anlaşılıyor. Onların sohbetlerine de gittiniz mi hiç?
F. Gayberi: Vahdi Amcamın Risale-i Nur talebesi olduğunu anlatmıştım. Çocukken Rızvaniye Medresesinde Üstad'ın talebesi Abdullah Yeğin ve Ceylan hocadan kısa bir süre ders aldığımı da söylemiştim. Ama daha sonra ben gitmedim. Vahdi Amcam, oğlu Haşim, Akif ve Adnan Gayberi gittiler. Benim oğullarımdan da Fahri ve Zeki, Mustafa Hocanın talebesi oldular.
Said Nursi'nin kitapları 1952'de Urfa'ya gelince neler yaşandı?
M. Sarmış: Yıllar sonra Abdullah Yeğin Urfa'ya yeniden gelmiş, buluşmuşsunuz.
F. Gayberi: Bak onu hatırlattığın iyi oldu. Evet, Üstad'ın talebelerinden Abdülkadir Badıllı vefat ettiği zaman gelmişti. 2014'ün sonlarıydı. İmam Bakır Mahallesindeki Abdullah Yeğin Taziye Evinde buluştuk. Eski günleri yad ettik. Çok duygulandı.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.