Uzay, Risale-i Nurla nasıl görünüyor?
Prof. Dr. Osman Çakmak, “Göklerin Kapıları” kitabını anlattı
Risale Haber-Haber Merkezi
Prof. Dr. Osman Çakmak, “Göklerin Kapıları” kitabını anlattı.
Uzayı öğrenmek, uzayı tabaka tabaka gezmek ve oradaki sırlara vakıf olmak bizim için ne anlam ifade ediyor?
Öncelikle şunu belirteyim ki; Büyük düşünmenin, bilime merakın artmasında uzay ve astronomiye dair konuların ayrı ve özel bir yeri vardır. Eskiden liselerimizde astronomi dersleri vardı. Şimdi ise, gençlerimiz kainatın en açık ve büyük sayfası olan uzay hakkında derin bilgiye sahip olmadan eğitim hayatını noktalıyorlar. Okuyucuyu uzayın tabakalarında ve derinliklerinde zihni bir seyahate çıkaran bu kitabımızın bilimin sevdirilmesi adına önemli bir hizmette bulunacağı ve bu sahadaki boşluğa cevap olacağı kanaatim var.
İmam-ı Gazalî'nin dünyasında astronomi "marifetullah"a bir vesile idi. Ve astronomisiz marifetin eksik olduğunu söyler Gazali. Milyarlarca yıldız ve gök sistemlerinin birbiri ile akıl almaz bağlarına rağmen her birinin müthiş manevraları size Yaratanın Azamet ve Kudretini gösterir. Bu azamet tecellileri sürekli ürpertir insanı ve insana şu uçsuz bucaksız evrende kendi yerini ve yolculuğunu düşündürür.
Okul kitaplarından başlamak üzere her türlü yazılı, sesli ve görüntülü yayın, bizi, Yaratıcısından gafil bir nazarla kâinata bakmaya şartlandırıyor. Tabiat zulmeti, bizi kör ve sağır edecek derecede üzerimize çökmüş; kâinattan gelen manevî sadâları işitemiyor, gökler ve yer dolusu mahlûkatın üzerindeki mühürleri göremiyor, mânâlarını okuyamıyoruz. İnançlarımız ne kadar sağlam olursa olsun, kâinata baktığımızda bu inancın neş’esini doğru dürüst yaşayamıyoruz. Buna karşı nasıl bir çözüm bulacağız?
Bütün bunların sebebi eğitim sistemi. Kâinatı ilk olarak tanırken yanlış ve eksik tanımış olmamız. Evet okulda okuduğumuz kitaplar bize bu âlemi ve içindeki varlıkları sahipsiz ve gayesiz olarak öğretir. Bu bakış açısına göre gökte bir Güneş vardır, ama onu oraya yerleştiren birisi yoktur. Güneşin orada olmasının bir amacı da yoktur. Fen bilimlerinin ateizme ve inançsızlığa alet edilen bir yapısı var. Sebepler yaratıcı olarak görülüyor. Milli Eğitim hala taklit ve kopya üzerine. Hala kimliğe kavuşamadı. Esasta dönüşümleri henüz başlatamadı.
Bir sergi ve fuar gibi güzel bir şekilde tanzim edilen binbir mucizenin teşhir edildiği bu alem belli ki insanın okuması-düşünmesi ve ibret alması için yaratılmış. Kur’an’ın ilk hitabı olan Oku’nun bir anlamı insanın kainat kitabını ve kendini okumasını öğrenmesidir.
Göklerin Kapıları ile kainat kitabının en geniş sayfasını okumak için rehber bir kitap piyasaya arzedilmiş oldu. Kitap okuyucuyu bir seyahate çıkıyor. Bu seyahatte evrenin sırlı kaplarını bir, bir açılıyor. Evrenin sır dolu sayfalarını heyecanla okurken binlerce ve milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki gök sistemlerini adeta yanı başınızda hissediyorsunuz. Kitaba aynı zamanda Yüce Kur’an’ın uzay ayetlerinin tefsiri olarak da bakabilir miyiz?
“Göklerin Kapıları” aynı zamanda Yüce Kur’an’da yer alan uzay ve yaratılış ayetlerinin açıklaması ve yorumlarını ihtiva etmektedir. Piyasada bu konulara dair bir çok neşriyat varsa da ne yazık ki bunların bir çoğunun uzman gözüyle yazıldığını söyleyemiyoruz. Kolay ve ucuz yorumlara gidildiği, tutarlılığı zayıf yüzeysel açıklamalardan ibaret kaldığı dikkatlerden kaçmamaktadır.
Yaratan’ın iki ayrı kitabı olan Kainat ve Kuran’ın iyi okunarak iki ayrı kitaptaki mutabakatı ve muvafakatı görmek ve göstermek bilim adamı ve uzmanlara düşen bir vazife olmaktadır elbette. Ancak Kur’anın uzay ve kainatla ilgili ayetlerinin yorumları yapılırken kesin hükümler yerine bir manası bu olabilir diye akla kapı açılmalıdır. Çünkü, sürekli gelişim içindeki izafi hakikatlerin izahı olan bilim, yarın başka gerçekleri ile karşımıza çıkabilmektedir.
Kitabınızda Risale-i Nur eserlerinde yer alan ve cevabı aranan ince kozmik sırlara yine ona atfen ilginç izah ve yorumlar getirilmekte. Örneğin; esir maddesi, şemşü’ş-şümûs, mecerre, kıyamet, Güneş Sistemi’nin topluca ona doğru gittiği Vega Yıldızı, tayy-ı mekân, uzay ve zamanda yolculuk, peygamber mucizelerinin bilimsel buluşlarla ilgisi bu konulardan bazıları. Kitabınızı Risale-i Nur eserlerinin feza ve gök sayfaları üzerinde gösterdiği tevhid delillerinin açılımı ve açıklamasında yardımcı kitap olarak değerlendirebilir miyiz?
Kur’an’ın çağımızaki bir dersi olan Risale-i Nur, kâinat kitabının kainatın ve uzayın sayfaları üzerindeki üstün nizam ve hikmete, ilahi azamet ve kudrete ait delil ve ayetleri sunar. Ayetü’l-Kübra kitabında kâinattan Hâlık’ını soran yolcunun seyahati ilk olarak kainat kitabının en geniş sayfası olan fezadaki ilahi mühür ve imzaların müşahedesi ile başlar. Göklerin Kapıları, okuyucu Ayetü’l-Kübra kitabında olduğu gibi uzayın derinliklerinde tabaka tabaka fikir seyahatine çıkarıyor.
Piyasada kolay okunabilen ve kolay anlaşılabilen astronomi kitabı zor bulunur. Kitabın yazarı olarak siz ne diyorsunuz?
Kitapta her olay ve sistemin, kâinatın bütünü içindeki yeri ve bağlantısına dikkat çekilmektedir. Bu da resmin bütününü her an görmeyi mümkün kılmaktadır. Eserin bu özelliğinden dolayı okuyucu, eserde “gök trafiği gibi karmaşık” ve birbiri ile ilişkili bilgiler arasında kaybolmuşluk duygusu yaşamıyor. Halbuki piyasalarda mevcut uzayla alakalı çoğu kitaplar, resmin bütününü göstermekten uzak kalmakta ve birbirinden kopuk ve bağımsız bilgiler arasında insan kaybolmuşluk duygusu içinde kalmaktadır. Açıklamalı resim ve şemalar konuların anlaşılmasını daha da kolaylaştırıyor. Bilgisayar ve internet hemen herkesin elinin altında bulunduğuna göre, kitapta uzayla ilgili animasyon ve görsel kaynakların, web adresleri kitapta verildi. Bu da konuları daha etraflıca öğrenmek isteyenler için faydalı olacaktır. Nesil yayınevi kendi üzerine düşeni fazlası ile yerine getirmiş. Eser üstün bir tasarımla ve birinci hamur renkli baskı ile yayına hayatına adım attı.
Göklerin Kapıları’nı emsallerinden ayıran önemli bir diğer özelliği ise astronomi ve evreni son gelişmeler ve bilgiler ışığında size sunmasıdır. Eğer astronomi ve evrenbilim konularına aşina birisi iseniz, Son 20-30 yılda, hatta son 10 yılda bile bu bilgilerin ne kadar değiştiğini, öncekilere göre farklı bir uzay tablosu bulunduğunu fark edeceksiniz. Eserin bu özelliklerini dikkate aldığımızda uzayı ve evreni tanımak isteyenler için Göklerin Kapıları’nın başucu bir el kitabı olduğunu söyleyebiliriz.
Takdim yazısında Ümit Şimşek, “bu kitap kapsamlı ve etkili bir eğitim programının ders kitabı olabilir” diyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öğrencilerde bilim sevgisi ve merakı kazandırılması ve onların hayret ve bilim dolu dünyalarla başbaşa kalması için evreni ve uzayı gerçekten tanıtan eserlere olan ihtiyaç büyük. Bu ihtiyacı okullar karşılayamadığına göre alternatif ve yardımcı kaynaklara müracaat etmek çözüm yollarından birisi. Temennimiz öğretmenler ve öğrenciler kadar, anne - babaların da bu ihtiyacın farkında olmaları. Bizler de kitabı bu yönüyle tanıtmak için çeşitli çabalar içindeyiz.
Ümit Şimşek’in kitap takdiminde yer alan sözü şöyle: “Elinizdeki kitap, öncü çalışmalardan biri..Hem özen ve titizlikle hazırlanmış, hem de kitabın nasıl başlayıp nasıl bittiğini hissettirmeyecek bir akıcılıkla kaleme alınmış olan bu çalışma, okuyucuyu gezegenimizin üzerinden alarak kâinatın uçsuz bucaksız ufuklarında heyecanlı bir seyahate çıkarıyor, fakat bu seyahatin hiçbir yerinde kaybolmuşluk duygusu yaşatmıyor.”
Eserden bazı başlıklar; Dünya Bir Uzay Gemisi, Hareket İçindeki Uzay, Evren Sonsuz Değil Sonradan Yaratıldı, Süper Kütleli Karadelikler, Kuasarlar, Samanyolu’nun Merkezi, Güneş’in Samanyolu’ndaki Konumu, Yaşanabilir Galaksi Bölgesi, , Büyük Yıldızların Farklı Kaderi, Evrenin Kaderini Gizleyen Karadelikler, Karadeliklerdeki Keşif Serüveni, Karadeliğe Yolculuk, Uzay ve Ötesi, Süper Sicimler ve Uzay, Karadelikler Bir Gök Kapısı mı? Karadelikler Yoluyla Zamanda Yolculuk, Tayy-ı Mekân, Dönen Karadelikler ve Uzay-Zaman Yolculuğu, Güneş’in Esrarlı Yolculuğu ve Kıyamet, Vega Yıldızı’na Doğru Seyahat, Geometrik Çekim Dengesinin Bozulması ve Mecerre, Karadelikler ve Kıyamet Depremi, Güneş’in Batıdan Doğması ve Kıyamet.