Mehmet ÖZÇELİK
Van depremin düşündürdükleri
Depremde ölen 68 (75) öğretmenin hikayeleri gayet düşündürücüdür.
Ve bunlar öğretmenler gününde öldüler.
Bunların her birisi nice hesaplar kurmuşlardı.
Hepsini rahmetle anıyoruz. Büyük görev uğruna öldüler.
Öğretmen olmak için yıllarını vermişler, KPSS'ye girmişler, epey de puan almışlardı. Ancak yine de bir türlü kendilerine sıra gelmiyordu.
Öyleleri de vardı ki branşında az öğretmen alındığı için, yüksek puan almasına rağmen bir türlü alınmıyordu.
2011 yılı kur’a çekimlerine de katıldılar. Korku ile ümit arasında beklemekteydiler. Dualar ediyor, dualar ettiriyordu. Hatta adaklar adıyordular.
Eğer Rabbim, kazanırsam senin için kurban adayacağım, diyordu.
Kurban bayramı da yakınlaşmıştı. Hem kurban hem de adak bir arada…
Adak kurbandan önce geldi.
Adanan kendisi olmuştu.
Tıpkı İsmail gibi.
Kurban eden İbrahim gibi olmadı, kurban edilen İsmail oldu o.
Burada kazanmak ile kaybetmenin tanımını iyi yapmak gerektir.
Sadece zihnimizdekilerin gerçekleşmesi midir kazanmak?
Her kaybettiğimiz bir kayıp mıdır gerçekte?
Bu öğretmenler kazanmışlardı ancak şimdi kaybetmiş gibi görünüyor.
Veya o kayıpları onlar için bir kazanç neden olmasın ki?
Biz kendi irademizle buraya gelmediğimiz gibi,kendi irademizle de gitmeyeceğiz.
Onlar büyük manevi ücretlerini alarak bu dünyadan gitmekle kalmadılar,aynı zamanda bundan sonra insan hali olarak işlenecek günahlardan korunmuş oldular.
Hayatta kendilerini memnun etmeyecek bir çok durumlarla,hastalıklarla, belalarla karşılaşma gibi tehlikelerden uzak oldular.
Dünya imtihanını bazı dersleri görmeden erken bitirdiler.
Hem kimden kime şekva edebiliriz ki?Şikayetimiz ancak O’nadır.
Hayat kalış yeri değil,gidiş yeridir.Önemli olan kaybetmiş olarak gitmek değil,imanlı ve yaratıcının istekleri doğrultusunda yaşayarak gitmektir.
Nasıl, gidenler gibi bizler de hazır mıyız?
Gitmeme olmadığına göre, elbette gitmeye…
Yoksa hala hazırlanma safhasında mıyız?
Yoksa kendimiz için bir deprem olmayacağından emin miyiz?
Eğer hayatın hatları sürekli var ise,o hatlar mutlaka bizim bulunduğumuz yerden de geçecektir.
Öyle de olmuştu;depremden kaçtılar,kazaya yakalandılar,çadırın yanmasıyla öldüler,başka memlekette bir vesile ile öldüler.Bunun örnekleri hayatın içinden çokça bulunabilir ve görülebilir.
Çok söylenildi;aslında şimdilik ve burada bir deprem beklemiyorduk.
Deprem ansızın geldi.
Depremde haber yaptılar ancak kendileri haber oldular.
Ta Japonya'dan kurtarmaya geldiler.Kendileri kurtarılma beklediler.Kendileri gitti isimleri bir diş hastahanesine isim oldu.
Kader….
‘Men amene bil kader,emine minel keder’,-Kadere iman eden kederden emin olur.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.