Vehip Sinan çağın Nasrettin Hocasıydı
ESKADER’in Babıali Sohbetleri kapsamında düzenlediği Vehip Sinan toplantısında konuşan karikatürist İbrahim Özdabak, “O, çağımızın bir Nasreddin Hoca'sıydı” dedi.
Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneğinin (ESKADER)’in düzenlediği Babıali Sohbetleri’nde geçen hafta, yakın zamanda ebedî âleme uğurladığımız karikatürist Vehip Sinan konuşuldu. Karikatürist, çizer Sinan, Cağaloğlu’nda kalabalık bir yazar, san'atçı ve gazeteci grubu tarafından saygıyla yâd edildi. Katılımcılar Vehip Sinan’ın hayatı, mesleği ve çalışmaları hakkındaki duygu ve düşüncelerini dile getirdiler. Karikatürist İbrahim Özdabak, karikatürist Demirhan Kadıoğlu, ressam ve yazar Gürbüz Azak, romancı Yavuz Bahadıroğlu, Kültür AŞ. Genel Müdürü Nevzat Bayhan, karikatürist Yurdagün Göker, kültür tarihçisi Can Alpgüvenç, Ümit Şimşek ile Suad Alkan programa katılıp konuşanlar arasındaydı. Büyük ilgi gören toplantıdan sonra Vehip Sinan’ın karikatürlerinden, eserlerinden ve fotoğraflarından meydana gelen bir sergi de gezildi. Takdimini ve yöneticiliğini Mehmet Nuri Yardım’ın yaptığı sohbet toplantısında Türk basın hayatının ve yazar camiasının seçkin isimleri Vehip Sinan’la ilgili hâtıra ve görüşlerini dâvetlilerle paylaştı. İşte o görüşler:
İBRAHİM ÖZDABAK:
“Vehip Sinan özellikle 70’li yıllarda Türkiye siyasetinde mizahıyla parlak ve hoş bir bahar iklimi yaşatan önemli fikir adamlarımızdan biridir. O hep sağ görüşlü gazetelede çizmeyi yeğlemiştir. Kendini; namusu, maneviyatı, hürriyeti için karınca kararınca vatanını kurtarmaya çalışan siperdeki bir er gibi görüyorum, diyordu bir söyleşisinde. O hizmetini bir Batı san'atı olan karikatürü kullanarak yaptı. Hem de en iyi, en nezih tarafından yaptı. Bu yönde bizlere bir öncülük yaptı. Sol kesimin yokluğa mahkûm ettiği bir çizerdi. Cumhuriyetin 50. Yılı münasebetiyle hazırlanmış Türk Mizah ve Karikatürü adlı kütük kadar kalın bir kitaba san'atı ve karikatürü kendi tekellerinde gören zihniyet, onun adını dahi yazmamışlardı. O, bunlara aldırmadı ve inandığı dâvâdan asla vazgeçmedi. Velev ki daha az ücrete, daha az tiraja rağmen. Bir yerde okumuştum. Sağın Turhan Selçuk’u diyorlardı. Daha fazla insana ulaşılma imkânı onun zamanda olsaydı diğer çizerlerin düşünce görüşlerinin fevkinde bir yere oturacağı muhakkaktı.
O gelince ben Yeni Asya’da çizdiğim köşeyi bırakır ve başka işlere yöneliyordum. Karikatürlerini yayına hazır hale getiriyordum. Renklendiriyor, eğer ona sıkıntı verecek dâvâ konusu olabilecek konular varsa, yazıişlerinin yorumlarını alır, kendisini arar düzeltmeler yapardık. Hemen hemen yayınlamadığımız karikatürü yok gibiydi. İki-üçü geçmez. Ben, sürekli, yayınlansın bir şey olmaz, şeklinde rey izhar ederdim. Yayınlanmayınca gönül koyardı. Karikatürü bire bir ölçülerinde çizerdi. Biraz büyüterek, şöyle manşetin yanında kullanınca çok sevinirdi. Beğenildiğini hissedirdi. O gün arayanlarının çoğaldığını söylerdi. Eski dostların arayıp çizgisini beğendiğini söylemesinden mutluluk duyardı. Allah ondan razı olsun. Allah gani gani rahmet eylesin. Makamı cennet olsun.”
GÜRBÜZ AZAK:
“San'atkâr ruhlu insanlar normal insanlardan çok farklıdır. Bir üst seviyeden hayata bakan san'atçılar, dünyayı çok farklı bir pencereden görüyor ve okuyorlar. Şair Sedat Umran bir keresinde güzel bir örnek anlattı. Bir gün bir kundura alır, kundura ilk gün ayağına olurken ikinci gün bir teki ayağını sıkmaktadır. Kundurayı değiştirmeye gidince aslında sorun olmadığını kunduranın içinde bir düdük olduğunu görür. Aslında san'atkâr ruhlu insanlar san'atlarının dışında bir şey düşünemezler. Vehip Sinan da hayatı boyunca beyefendi üslûbundan asla taviz vermedi. San'atkârane bir hayat yaşadı ve güzel bir ismi ardında bırakarak bu dünyadan ayrıldı.”
DEMİRHAN KADIOĞLU:
“Teksas Tommiks okuduğumuz yıllarda Vehip Sinan’dan çok şey öğrendiğimizi söyleyebilirim. Genç jenerasyon ona çok şey borçludur. Onun etkisi üzerimizde hâlâ daha devam ediyor.”
SUAD ALKAN:
“Son iki yıldır Vehip Sinan Elif dergisinde karikatürlerini çiziyordu. Ölümüne yakın bir zamanda onun dünyasına şahit olmak çok önemli benim için. Onunla çok hassas konuları konuştuk Aktüel mevzuları gençliğinden daha büyük bir heyecanla çiziyordu. İhmal edilmiş, bir koltukta öylece bırakılmış bir hali vardı son zamanlarda. Son karikatürlerinden birini çizerken bana, ‘Karikatür çizerken canlanıyorum’ demişti. Ruh halini keşfetmeye çalıştım ve gördüm ki kalabalık halinde yaşayan insanlardan çok farklı bir hali vardı. Gündemi çok iyi takip ediyordu. Münzevi değil aksine her zaman hayatın içinde yaşayan biri idi.”
NEVZAT BAYHAN:
“Vehip Sinan san'atı ile yaşayan bir usta san'atçı idi. Bir karikatüründe çok şey yaptığını söyleyip hiçbir şey yapmayan insanları eleştiriyordu. Maalesef bizler toplum olarak cenaze, cami avlusundayken kalabalık oluyoruz da mezarı başına gelince yalnız bırakıyoruz sevdiklerimizi. Marifet iltifata tâbiidir ve bazı değerlerimizi hayattayken sahiplenmeliyiz. Yaşarken insanlara saygı göstermeliyiz. Bizde gerçek san'atçı çok yetişmiyor. Geçim derdi olan insanlardan yüksek san'at beklememiz mümkün değil. San'atçılarımıza gereken önemi verdiğimizde yerlerine yeni usta san'atçılar yetişecektir.”
YAVUZ BAHADIROĞLU:
“Vehip Sinan hassas bir insandı. Hem görünüşü hem yaşayışı ile tam bir İstanbul Beyefendisi olduğu konusunda herkes hemfikirdi. Çizgi karakterleri ‘Topuz’ ve ‘Tamer’ kıskanmasın diye hiç evlenmedi. Vehip Ağabey san'atını doğru dürüst yapan karikatüristlerdendi. Vehip Sinan kendisi için yapılan vefa ve saygı gecesine, yüzüne karşı övülmekten hoşlanmadığı için gitmedi. Ziyaretine gitmek istedim. Bugün giderim yarın giderim dedikçe fırsatım olmadı, aslında bugün yapmamız gereken hiçbir işimizi yarına bırakmamalıyız.”
CAN ALPGÜVENÇ:
“Vehip Sinan’la uzun süreye dayanan bir dostluğumuz vardı. Son zamanlarında maalesef çok az kişinin kendisini aradığından bahsetti. Vehip Sinan görünenin aksine çok cesur biri idi. Kolay kolay kimsenin yapamayacağı karikatürleri büyük bir cesaretle çiziyordu.”
YURDAGÜN GÖKER:
“Vehip Sinan Türkiye’deki karikatüristlerden değildi. Her şeyiyle bir Osmanlı Beyefendisi idi. Bizler gülmenin ne demek olduğunu unutmuş bir toplumuz. Vehip öfkesini çok iyi bir şekilde kontrol etmesini bilen biriydi. Eleştiri zor bir şeydir. İnsanları kırmadan onları kazanarak eleştirmek düzeltmeye çalışmak ancak karikatüristlerin işi olsa gerektir. Vehip zarif insanlara karikatür çiziyordu. ‘Parayı sevmezdi’ deniyor, yok öyle bir şey bu yayıncıların uydurmasıdır. Herkes gibi karikatürist de geçinmek zorundadır. Maalesef bir kadir kıymet bilmezlik var.”
ÜMİT ŞİMŞEK:
“Vehip Sinan iyi izler bırakarak bu hayattan ayrıldı. Büyük ve ciddî insanların nükteden anlama potansiyeli de yüksektir. Cevherin kıymetini de kuyumcu bilir. Bazan Vehip Ağabey nasıl oluyor da aynı anda aynı şeyleri düşünüyoruz dedirten bir insandı. Vehip Ağabey ucuz şeylere tenezzül etmeden bu hayatı yaşadı. Sanatını alnının akıyla icra etti.”
Yeni Asya