Ahmet AKCAN
Yanlar-Yönler ve Öncelikler
Pek çok gaye ve maksada medar dünya yüzünü hüsünde müttehid, hükümde muhtelif manalara mazhar eden, yanlar ve yönler ile var edip bizlere ‘dâr’ eyleyen Allah û Ehad, yandan-yönden, mekândan ve zamandan muallâdır.
Rahmetiyle arzı bize arzeden, iradetiyle fıtrat kanunlarını vaz’ eden, kudretiyle aralarını zapt, hikmetiyle birbirine rapteden Zat zamana uymaktan, mekâna sığmaktan, cari olan kanunlarından müteessir olmaktan muarradır. Mürid, Mucid, Muhit, Mubdi ve Muid yalnız O’dur.
Birlikte ve beraber olma manalarına gelen yan kavramı; eşyanın alt üst, ön arkası dışında kalan sağ ve solunu ifade eder. Taraf ve cihet, yer ve semt manalarına gelen yön kavramı, eşyanın mekânına nispetle ilerisini, zamanına izafetle gerisini, makamına nispetle üstünü ve aşağısını temsil eder.
İlk öğrenilen kavramlardan olan yanlar ve yönler içinde bulunduğumuz mekânı bildirmekle kalmaz; iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, dost ile düşmanı da bildirir bizlere...
Yanlar ve yönler; ya öznenin zatına, ya sıfat ile makamına yahut zaman ve mekânına göre isimlendirilir.
Zata nispetle yön şahsın mahiyet ve cevherine, sıfat ve makam olarak hakikat ve değerine işaret eder. Zata izafetle yön rütbe ve yücelikten, sıfat ve makam olarak yan gaye ve öncelikten haber verir.
İyi ve hoşu temsil eden sağ cihet Hakk’a tapmayı, kötü ve nahoşu temsil eden sol taraf, hak yoldan ayrılıp sapmayı temsil eder. Alt, makam olarak zillete; üst, rütbe olarak izzete remizdir. Kalıba nispetle yön ciheti, kalbe izafetle yön niyeti bildirir.
Yanlar ve yönler; zata, sıfata ve makama, mekâna ve zamana nispetle hiçtir, tektir, çifttir, üçtür, dörttür, altıdır...
Mutlak ve aşkın hakikat Allah’a nispeten yan ve yön hiçtir. Mekâna bağlı, zamana bağımlı yaşayanların tabi oldukları kuralları ifade eden yanlar ve yönler; “mutlak hakikat” Hak Teâlaya nispet edilmesi muhaldir.
Mutlak hakikat: Yan olarak sağdan-soldan, yön olarak önden-sondan müberra olmak demektir. Bu itibarla Ezel ve Ebed kavramları önü ve sonu değil, önsüz ve sonsuz, öncesiz ve sonrasız olmayı anlatır.
Evet! Zaman nehrinin ve mekân şehrinin sahibine yan ve yön izafet edilemez. İnsan nereye yönelirse yönelsin O orada, ne zaman dönerse dönsün O hep yanındadır.
Kalbe nispetle yön tektir. İnsan kalbi aynı anda iki yöne birden yönel(e)mez! Özün meylettiklerini, gözün seyrettiklerine bakarak anlayabilir insan... Yüzünü dünyaya çeviren bir kalp, sırtını ukbaya dönmüş insana ait bir kalptir.
Netice ve semerelerine göre yönler çifttir. Ya imandır, ya inkâr... Ya hayırdır, ya da şer... Ya nurdur yahut nar...
Hızla akan zaman nehrine göre yönler dün, gün ve yarın olmak üzere üçtür. Eşyanın mahiyeti, hakikatı ve hüviyeti itibarıyla da yönler üçtür. Dünyanın da üç yüzü ve yönü bulunur.
İnsanın içinde yaşadığı mekân şehrine nispeten yönler sağ sol, ön arka olarak dörttür. Şeytanın insana hücum edeceği yönleri de Kur’an ön-arka, sağ-sol olmak üzere sıralar.
Nazarın külliyetine medar yönler ön arka, sağ sol, alt üst olmak üzere altıdır. Altı yön (cihat-ı sitte), hadisatı hakikat adına tüm cihet ve cepheleriyle görmeyi ifade eder.
Elhasıl; yanlar ve yönler âli fıtratlar için tecdit ile fırsatları, diğerleri için tehdit ile ifsatları tevlid eder. Hakka yönelmek, hakikat adına ciddi emek ister. Düne bakarak gününü, sona bakarak önünü, önünü görerek sonunu tahmin etmek zor değil...
Her yarışın önünde bir yöneliş, her varışın öncesinde bir yürüyüş var... Niyetimizin yönü O’na aşikâr, yaptıklarımızın hepsinden haberdar...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.